Yazan: Turgut Koçak 31 Ocak 2015
Zengini sevmek bunların doğasında var. Turgut Özal ne derdi? Zengini severim. Eee onu kendilerine yol gösterici olarak gören Recep Tayyip Erdoğan ne yapar bu durumda? Ne yapacak o da zengini sever, hem de gelmiş geçmiş cümle kapitalizmi savunan iktidar sahiplerini bine binbeşyüze çarparak. Bu yüzden de Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde sürekli olarak zenginler kayırıldı, onların köşeyi dönmeleri sağlandı. Ha, bu arada kendileri de Karun olmayı başardılar tabi. Yani sizin anlayacağınız iyi at binip iyi kılıç kuşandılar. Her ne kadar bir keresinde ata bineyim derken yere yuvarlandı ama o da kaza idi sonunda. Recep Tayyip Erdoğan’ın döneminde sendikalar işlevsiz hale getirildi. Sendikaların hak aramak için tek silahları olan grev hakkı geçersiz kılındı. Her şey göze alınıp greve kalkışıldığında da memleketin yüce çıkarları için grevler Bakanlar Kurulu kararı ile erteleniverdi. Yani bunların ülkenin yüce çıkarları denildiği zaman akıllarına hep zenginlerin çıkarları geldi. Ülkenin yüzde 90’ı açmış, susuzmuş, işsiz ve umarsızmış dert bile etmediler. Vurun abalıya örneğinde olduğu gibi gelen vurdu halka giden vurdu.
Şimdi metal iş kolu işçileri haklarını almak için patronla sözleşme masasına oturdular. İşçileri DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası temsil ediyor. Patronun nasıl olsa arkası sağlam. Bu yüzden de Nuh diyor peygamber demiyorlar. Çünkü biliyorlar ki arkaları sağlam. Kendilerini sonuna kadar koruyacak olan AKP iktidarı var işbaşında. Bu yüzden de işçilerin isteklerini ellerinin tersiyle geri çeviriyorlar. Ne yapsın işçiler, başka yolları kalmadığı için greve başvuracaklar. Bu durumda durur mu AKP iktidarı, durmaz. Bakanlar Kurulu kararı ile işçilerin grevini iki ay süreyle durduruverdi. Dayanağı ise hep aynı numara. Ülkenin milli güvenliğini tehlikeye düşürüyormuş.
AKP işbaşına geldiği günden bu yana ülkemizin güvenliğini o kadar çok tehlikeye düşürecek adımlar atıldı ki, bunları saysak akıllara durgunluk verecek kadar çok. Her halt bunlarda. ABD’nin taşeronluğunu üstlenip bölgemiz halkları üzerinde oynanan ne kadar oyun varsa AKP iktidarı içinde yer aldı. Recep Tayyip Erdoğan Eşbaşkan olarak kendisine verilen görevleri üstlenirken Dışişleri Bakanılığı koltuğunda oturan şimdilerde Başbakanlık görevini yürüten Ahmet Davutoğlu da her türlü Alicengiz oyunlarının tertipleyicisi olarak görev yürüttü.
AKP’nin iktidarı döneminde işlenen suçların saymakla bitirilemeyecek kadar çok olduğunu söylüyoruz. Diğerlerini bırakalım, bugün Suriye’de işlenen ne kadar rezalet ve insanlık suçu varsa bunların sırtındadır. Hani bunların işlediği suçlar Türkiye’nin milli güvenliğini tehlikeye sokmuyor da, her nasılsa işçilerin haklarını almak için greve kalkışmaları böyle bir tehlike yaratıyor. İnsanda birazcık utanma arlanma olur. İnsan biraz olsun ülkesine ve ülkesinin insanına saygı duyar da haklıyı haksızı ayırmak için kılını kıpırdatır. Hani bir söz vardır Anadolu’da; “Zengin arabası dağdan aşar, yoksulunki düz ovada şaşar” diye, Birleşik Metal İş Sendikası’nın grevinin iki ay süreyle milli güvenliğimize zarar verir gerekçesi aslında zenginin arabasının devlet eliyle nasıl dağdan aşırıldığını gösterir ki, bunu bugüne kadar devlet hep yapmaktadır. Bu yüzdendir ki, yoksulun arabası da düz ovada şaşıp kalmakta, halkımız umarsızlığın pençesinde iktidarların eliyle kıvrandırılıp durmaktadır.
Ülkemizde bunca zorluk arasında ülke gezisine çıkan Haşmetmeab hazretleri ise sanki cumhurbaşkanı değil de AKP’nin tepesindeki eski Recep Tayyip Erdoğanmış gibi caka satmaktadır. Nasıl olsa devletin olanakları elindedir. Bu olanakları nasıl Cumhurbaşkanı koltuğuna oturmak için kullandı ve suç işlediyse, şimdi de aynı suça devam ederek devlet olanaklarıyla kendisini hukuksuz denetimsiz başkan ilan etmenin gayretine düşmüştür. Bu yüzden Kırşehir ziyaretinde devlet eliyle bütün kurumlar ayağa kaldırılmış, kendisine karşılama törenleri düzenlenmiştir.
Koruma ordusu ile Kırşehir topraklarına ayak basan Saray haveslisi muhteremi Saray marşları ile karşılamak adet üzre olmuştur. Bazılarının ellerinde de sözümona eski Türk devletlerini temsil eden bayraklarla kendisi karşılanmaktadır. Bayrağı taşıyanlar taşıdıkları bayrağın kimi simgelediğini bile bilmezken ve de oradakilerin hiçbiri bu bayraklarla ilgili bilgi verecek durumda değilken iş nedense yaranmaya gelince on numaralar vallahi.
Sonuç işçilerin grevlerinin milli çıkarlarımıza aykırı olduğunu saptayan Bakanlar Kurulu işçilerin grevini iki ay süre ile erteleyeceğine aynada kendisine baksın ve milli çıkarlara kimin tutumu aykırıymış bir güzel görsün. Dünyada cumhurbaşkanı koltuğuna oturan kişi eliyle parlamenter sistemin yıkıldığı, yerine diktatörlüğün kurulduğu hiçbir ülke yokken bizde çark bu yönde işlemektedir.
Yani Recep Tayyip Erdoğan en yükseğinden Anayasa suçu işleyen biri olup hem partisi, hem de kendisi çoktan ülkenin milli güvenliğini tehdit eder konumunu çoktan aşmıştır çoktan.
Eğer yasak gelecekse işçilerin grevlerine değil, bu hak hukuk bilmeyenlere gelmelidir ki, yuvarlanmaya ramak kalmış olan uçurumdan yol yakınken dönülebilsin.