YÜZÜNE BAK NASİBİN KESİLSİN

Yazan: Turgut Koçak 11 Haziran 2011

Bay Tayyip’in gerek seçim meydanlarında gerekse televizyon kanallarında hiç dikkatlice yüzüne baktınız mı? Ben baktım. Bulanık, silik bir yüz ve bulanık, silik bir bakış. Söylediklerinin aslının astarının olmadığını anlamak o kadar kolay ki olsa olsa bu kadar olur. Bay Tayyip’e bu yüzü ve bu bakışı kim önerdi, yoksa kendisi mi aynada çalışıp bu bakışı ve bu yüzü keşfetti bilmiyoruz ama artık tutturamıyor. Kendine güven hali, bu dağları ben yarattım kostaklanması artık her yerinden dökülmeye başlamış. Diyebiliriz ki içindeki korkular öyle bir dışarıya vurmuş ki, anlamamak olası değil. Gerçek bu iken yine de kendisine yakın gazetecilerle televizyonlara çıkıp yağdanlık soruları bile iştahla yanıtlayamıyor. O uyduruk “çılgın proje” numaralarıyla idare etmeye kalkması bile sonucu değiştirmediği gibi Bay Tayyip’i giderek daha da dibe itiyor. Miting meydanlarında önünden geçen yazı akışını bile ya zaman zaman tutturamıyor ya da yazı akışı durduğu zaman birkaç dakika bile doğaçlama konuşmayı başaramıyor. Bingöllülere dönüp, “Diyarbakır ses ver” diye birkaç kez seslenip ses alamadığında da bir türlü uyanamayıp durum düzeltmede bir beceri gösteremiyor. Böyle bir manzaranın nedeni nedir diye sorarsanız; bizce nedeni yorgunluktan morgunluktan değil. Artık içinden çıkamadığı sorular ve sorunlar yumağı ile karşı karşıya. Bu yüzden de dili başka söylüyor, aklından geçenler başka. Biz de yüzüne baktıkça nasibi kesilmiş nasipsizlere dönüyoruz.

Kendisini eleştirenlere karşı ise kaplan kesiliyor. Aklından ne geçerse denetimsiz ortaya döküyor. Kimi zaman istemeye istemeye de olsa bazı gazeteciler bu durumu kendisine sorduğunda ise; bir olgunluk gösterip, “seçim havasıdır zaman zaman istemediğimiz sözleri ağzımızdan çıkıyor” diyemiyor da, aynı saldırgan üslubun arkasında olduğunu üstüne basa basa bir kez daha yineliyor. İşte o zaman da Ademoğlunun biri çıkıp “dişlerini sökeceğim” deyiveriyor. Sonra da bu söz üzerine öyle bir polemik başlatıyor ki, sanırsınız sütten çıkmış ak kaşıktır.

Dedik ya Bay Tayyip’i saldırganlık konusunda kimse dizginleyemiyor. Kim ki, kendisine ve partisine bir eleştiri yöneltmiştir, demediğini bırakmıyor. Halkın deyişiyle “ağzının payını veriveriyor.” Bizler; ülkemizdeki gazete ve televizyon patronlarını ve gazetecileri bu yüzden çok ağır tehdit sözleriyle tehdit ettiğinin tanığıyız. Hatta bu yüzden maliyenin sopası kimilerinin üzerine yöneldi bile. The Economist dergisi ve Thames Gazetesi AKP’nin gerilediğini CHP’nin yükseldiğini yazdı da Bay Tayyip’ten alacağını aldı. Şimdi de Amerika’da Babacan’la bir söyleşi yapılmış, bu söyleşide; AKP’nin çok büyük oy alacağı, Türkiye’nin AKP ile birlikte liberalizmin kalesi olduğu övgülerle dile getiriliyor. Bir başka deyişle; daha önce olduğu gibi bu seçimlerde de ABD; AKP’nin arkasında olduğunu çekincesiz dile getiriyor. Peki, Bay Tayyip çıkıp da bu söyleşi ile ilgili hiç konuşuyor mu? Konuşmuyor. Tıs yok yani. Yeter ki, AKP ve Bay Tayyip övülsün. Yeter ki, Türkiye halkının uyutulması için içte ve dışta halk düşmanları ellerinden gelenleri yapsınlar.

AKP’nin aslında halka vereceği bir şey olsa bütün sözcüleri düşün birliği etmiş gibi konuşmazlar. Birinden birinin ağzından din alıp satmanın dışında başka bir söz çıkar. Ağlak Bülent Arınç TRT televizyonuna çıkmış, Türkçe, Kürtçe ezan deyip duruyor. Kürtlerle Türklerin birlikte yaşamasının en önemli unsurunun da din iman olduğunu söyledikten sonra yumuşak vaaz sesiyle bu minval üzerinden konuşmasına devam ediyor. Başta Bay Tayyip olmak üzere mikrofon uzatılan her AKP’linin yaklaşımı din imanla ilgili. Yani dini politikaya bir güzel bulayıp halka; halka şekeri niyetine dağıtıyorlar. Oysa ülkemizde milyonlarca yoksul var. Çalışanlar insan gibi yaşama olanağından yoksun. Yüksek okul bitirip meslek sahibi olanlar bir iş bulamayıp sürünüyor. Emeklinin durumu içler acısı. Küçük esnaf siftahsız dükkan kapatıyor. Memurların ekonomik hak ve özgürlükleri yok gibi. Sendikalar göstermelik hale gelmiş. Tarım bitmiş, köylünün hali duman. Öğrenciler yarınsız ve umutsuzlar. Şifre varmış ama kopya yokmuş. Bay Tayyip’e göre bu iftirayı atanlar ağızlarının paylarını almışlar bile. Yargının içi karıştırılmış, zaten doğru dürüst işlemeyen eski duruma üstüne üstlük bir de AKP’nin görüşleri doğrultusunda yapılanmalar eklenmiş. Özel Mahkemeler, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni bile çoktan sollayarak iyice özel olmuş.

Uzatmayalım, AKP’nin 9 yıllık iktidarında bu da iyidir diyebileceğimiz bir tek örnekten söz etmenin olanağı yok. Bütün bunlara karşın, neymiş efendim; AKP 367 milletvekili çıkarıp seçimlerden sonra yeni bir anayasa hazırlayacakmış. Ne diyelim aç tavuk, düşünde kendisini darı ambarında görürmüş. Geniş emekçi yığınlar bu seçimlerde AKP’ye fırsat vermemeli, hatta düşünde darı ambarı görme zamanı bile bulamamalı. Onları halk getirmedi ama halk bu seçimlerde mutlaka götürmeli, tarihin çöp sepetini boylamalıdırlar. Pazar günü seçim var. Seçimlere iki gün kaldı. Sıra sende, sistem partilerine oy verme. Kapitalist sistem senin için kurtuluş değildir. Tek kurtuluş seçeneğin sosyalizmdir. Ona göre düşün, ona göre davran…