Yazan: Turgut Koçak 11 Mayıs 2021
Bu ülke nerelerden buralara gelmiş hiç akıl yoruyor musunuz? Sanki Susurluk kazası sonrası bir çuval suç dosyası ortaya dökülmedi. Fethullahçılar yıllarca “hizmet” adı altında toplumu içten içe kurt gibi kemirmedi ve iktidarla bir olup astığı astık, kestiği kestik bir dönemi yaşamadık. Sonra Alaattin Çakıcı MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli tarafından içerde ziyaret edilip kendisine özel af çıkarılması vaadi verilmedi.
AKP ve saray iktidarı döneminde bunca vurgun, talan, kayırma ve kollama da yaşanmadı. Bakanlar ne yolsuzluğa karıştılar ne de bir suç işlediler. Geldiler hizmet edip gittiler sanki. En son Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın marifetlerini de yaşamadık, damadın 128 milyar dolar olayını da. Sedat Peker çıkıp bir video ile güm diye gündeme de düşmedi, politika alanında yaşanan akıl almaz şeylerden de söz etmedi. Bizde devlet içinde yuvalanmış olan, “aile, mafya, tarikat ticaret” ilişkileri de yok.
Sizin anlayacağınız acayip şeyler yaşıyoruz. Ülkenin yazgısını neredeyse aile çevreleri belirler oldu. Hangi taşı kaldırsak altından bir Çapanoğlu çıkıyor ve adeta bizimle alay eder gibi şeyler yaşatıyor bize ve bilmem ne kadar taş yine bizim kafamıza düşüyor niyeyse.
Hani sık sık ülkemizde mafyadan söz ediliyor ya eğer bu yapılara devlet göz yummamış olsun bir gün bile ayakta kalamazlar. Evet, çıkar amaçlı kurulmuş suç örgütleridir. Üyeleri arasında suskunluğa indirgenmiş, ihanetin sonu ölüme varan bir işlerlik vardır ama yine de devlet bunları dağıtmak isterse gözünün yaşına bile bakmadan dağıtır. Ama öyle olmaz işte, zaman zaman bu örgütlere yol verildiğini görür, zaman zaman da yularlarının sıkıya alındığını. Ancak bu yapılar siyasetle ilişkilendirildiğinde etkinlikleri de artar, kullanma alanları da genişler. Şimdi bakıyor ve görüyoruz ki AKP ve saray iktidarı döneminde bu tip örgütlerin siyasetle ilişkileri hız kazanmış. Bilemiyorum belki de bu yapıların tımar edilmeleri zamanı gelmiş de olabilir ki aralarında cıyaklayanlar ve iktidarı zora sokmak isteyenler çıkıyor.
Tarikatlar zincirine gelince; ötedenberi din ticareti pek çok kesimlerin semirdiği alan olmuştur. Dinin etkilerini iyi bilenler insanların nasıl kandırılacaklarını ve kendilerine ölümüne nasıl bağlanacaklarını da iyi bilirler.
Doğal olarak birileri için bu alan da hem kazanç kapısı hem de iktidara giden yolda önaçıcıdır. Öyle ya kutsallaştırılıp tabulaştırılan bir şeyin altından kim kalkabilir ve bu işi yapan şeyh ve şıhlara karşı kafa tutabilir değil mi? Mürit deyip geçmeyin, şeyhine ve inandığına kendisini ateşe atacak kadar gözü dönmüşlerle neler yapılmaz ki?
Ülkemizde örgütlü mafya liderlerinin politikacılarla ilişkilerinin yok sayılması olası mı?
Değil!
Çeşitli tarikat ve cemaatler devlet içinde örgütlüler mi?
Evet, örgütlüler. Örgütlülükten de öte devletin her kademesinde açıktan açığa görev almış bulunuyorlar. Eğitim bile iktidarın isteği ile bu yapıların tasallutu altında.
Aile ilişkilerinin bugüne kadar hiç olmadığı kadar devlet yönetimine hem de can evine işlemediğini söyleyebilir miyiz?
Söyleyemeyiz çünkü bu açıktan açığa görünür durumda.
Böyle bir durum altından kalkılamayacak yozlaşmayı da beraberinde getirmez mi? Getirdiği bütün çıplaklığı ile ortada ki bugün sonuçlarını çok acı olarak yaşamaktayız.
Dünyanın bütün kapitalist ülkelerinde hatta en gelişmiş olanlarında bile bu yozlaşmayı açıkça görmekteyiz. Ancak bu yozlaşma ve tahammülü zor olan bir yönetimle yaşıyor olmamızın nedeni tabi ki de ülkede demokrasinin, hukukun, adaletin rafa kaldırılması ve devlet yapısının nasıl işlediği ile yakından ilgilidir ama yine de yukarıda sözünü ettiğimiz ve canımıza tak ettiren şeylerin tam olarak ortadan kaldırılması olası değildir.
Bu yüzden de insanlığı sonuncu kurtuluşuna götürecek olan sosyalizm tek seçeneğimiz olup yukarıda sözünü ettiğimiz yapıların da yaşam bulmadığı, bir daha da yeşermeyeceği bir sistemdir ki bu sistem için savaşmayana demokrat da denilemez, haklarında olumlu bir sıfatta kullanılamaz.