YOKSULLAŞMA KORKUNÇ BOYUTLARDA

Yazan: Turgut Koçak 19 Haziran 2022

Öyle bir iktidarla karşı karşıyayız ki yoksullaşmanın boyutunu bile bile adeta sorunsuz olduğumuzu söyleyecek kadar pişkin. Çünkü gezip gördüğümüz her yerde ekonomik kriz yığınları öyle bir vurmuş ki akıl alacak gibi değil. Hiç kuşku yok ki başka sorunları da Türkiye derinden yaşamaktadır fakat yoksulluk ve sefaleti çözümün bayına koymak durumundayız.

AKP tamı tamına 20 yıldır iktidardadır bu yüzden de neyi yapabilir neyi asla yapmaz bilinip durulmasına karşın az da olsa hala bu iktidardan çözüm bekleyenler ne yazı ki vardır. Hatta öyle ki kimi açılımlar da yaparak halkçılığı gündeme getiren reformlar bile yapabileceğine kalıbını basanlar bulunuyor. Oysa AKP bunları seçi yüzü suyu hürmetine yapmayı aklından geçiriyor olsa da ileri sürülen şeylerin yapabileceğine kesinlikle olanak yoktur. Çünkü bütün düzen partileri gibi AKP onlardan da yüz kat daha fazla sermaye güçlerinin kasasına akıl almaz miktarlarda para akmasını neredeyse ilke edinmiş. Bu yüzden de yandaş sermaye grupları bir anda palazlanıp yanına varılamaz koca koca holdinglere dönüşüveriyorlar. Bu arada rüşvetler, gayri hukuki şirketlerin ele geçirilmesi, koca koca fabrikalara çökme eylemi bir yolu bulunup sahip değiştiriyor. İşin daha da kötüsü bütün bunlar yapılırken devlet de bir güzel soyularak olup bitenlerin yükü halkın sırtına yükleniyor.

AKP varlığı hesabıyla bu yolu tutturması doğası gereğidir. Bütün bu uygulamaları yaşama geçirmek için de devlet desteğini de arkasına alan bu iktidar ciddi bir örgütlülüğe sahiptir. Konuyu yakından irdelediğimizde bu iktidar çok daha çetrefilli örgütlü dinci vakıf ve derneklere dayanmadığı gibi kimi aşiret desteği de peşin peşin arkasındadır. Mafyatik bağları da göz ardı edemeyiz. Ve zaten bu konuda AKP’ ve saray iktidarının dosyası da az kabarık değildir hani. Bu yüzden de ülkemizde bir takım karanlık çetelerin fink attığını görmemiz olasıdır. Bu işin biraz üstünü kazısanız altından çıkacak olan yetkililer gerçekten de dudak uçuklatacak cinsindendir.

AKP ve saray iktidar hani bir şarkı var ya “Ben sana mahkumum” diye işte bu iktidar da iktidar olmaya mahkum. Bu yüzden de bu partinin seçim yitirerek muhalefet partisi olarak kalmasının olanağı yok. Böyle de olsa AKP ve cumhur ittifakının iktidarda kalması olanaksızlaşmıştır. Göreceksiniz bu yüzden de tuzla buz olup dağılacaktır. Bunlar dağıldığı zaman yapıp ettikleri yanlarına mı kalacak, elbette kalmayacak bir şekilde kendilerinden hesap sorulacaktır. İktidar seçeneği olan partilerse iktidar olduklarında bütün sorunları kökten çözmeseler de önemli bir bölümüne el atmak zorundadırlar. Bu da sermaye birikimi ile ilgili politikadan uzaklaşma anlamına gelir ki bir ölçüde de olsa bu partiler böyle davranacaklardır kesin. Ama çözüm mü diye sorarsanız değildir tabi ki de…

Burada gözümüze çarpan nedir diye sorarsanız bir avuç haramzadenin semirtilmesi söz konusu iken geniş halk yığınlarının yoksullaştıkça yoksullaşmasına bu iktidar kapıyı arkasına kadar açmıştır. Yani bu iktidarın bu bilinçli seçimidir.

Bugün bu denli ağır bir yük altına sokulan yoksul kesimler artık AKP ve saray iktidarına olan inancını tam olarak yitirmiş bulunmaktadır. Zaten bu kesimlere de vereceği bir şey yoktur. Tercih sermayeden yana konulduğu için bu iktidar sermayenin şimdiye kadar tartışmasız bir seçeneğiydi. Fakat işler bozulmaya yüz tutmuştur. Yığınların bunca hoşnutsuzluğu işi nerelere vardırır iyi kötü kestirebiliyoruz. Bu yüzden de CHP’nin olası diğerleri ile birlikte iktidarı yığınları tam olarak demiyorum bir ölçüde rahatlatacak sermayenin bir ciddi kesimi de yeni iktidardan yana yatarken AKP ve saray iktidarı terci listesinden çıkarılmış olacaktır.

Hal neler olabileceğini çok da kestiremiyor. Şimdilik muhalefette bulunan başta CHP olmak üzere diğer partilere kulak kabartılmış durumda. Ancak yine de önümüzdeki günler ciddi bir kırılma yaşanacağını da açıkça gösteriyor. Şu an kitleler yoksullaşmaya devam ediyor. Bir an gelecek ki bunun sürdürülmesi olanaksız olacak ve AKP ve saray iktidarı da tuzla buz olup dağılacaktır. Bu sürecin sonuna doğru gelindiğinde halkın belirleyici yumduğunu yiyeceklerin kimler olduğunu kesinlikle yaşayarak göreceğiz.

Bu denli yoksullaşan kitleler işlerini de yitirdikleri için ekmeklerini sokaktan çıkarmanın yollarını aramaktadırlar. Kağıt toplayıcılıktan tutun da seyyar satıcılığa kadar aklınıza ne gelirse insanlar açlıktan ölmemek için yapmaya başlamıştır. Eskiden kentlere göç eden emekçilerin niye bu kadar suskun olduklarını anlatmak için köyden gelen desteği öne çıkaranlar artık böyle bir desteğin de kalmadığını görmeye başladıkları için başka başka gelişmeler olabileceği yönünde savlar ileri sürer olmuşlardır.

Sorun çok. Adalet sistemi yerlerde sürünmektedir. Hak ve özgürlüklere yönelik yapılmadık şey kalmamıştır. Dinci gericilik gemi iyice azıya almış sokaklarda kendileri gibi yaşamayı reddedenlerin peşine düşer olmuşlardır. Daha dün Ya Allah bismillah nidaları ile Beyazıt Kampüsünün basılmaya kalkışılması ne demek istediğimizi açıkça ortaya koyuyor. Savaştı, göçmen sorunuydu derken bir yığın içinden çıkılması zor iş kapıda beklemektedir. Yoksullaşmayı en başa aldığımızda bu iktidarın görüyoruz ki işi bitiktir.

AKP ve saray iktidarı tersine şeyler söylese de böylesine bir yoksullaşmanın üstün kapatılamaz ve zaten bizler de buna izin verecek değiliz. Halkın gözünün boyanması girişimi artık para etmediğine göre yoksullaşma gerçeğini daha da çok işçi, emekçi ve geniş halk yığınlarının görmeleri sağlanmalı ve bu iktidarın ruhuna fatiha okumayı daha fazla ertelememeliyiz.

Öyle görünüyor ki seçimler bu işin noktasının konulduğu mücadele alanına dönüşecek bu iktidar da geldiği gibi gidecektir ama bu kez sosyalistlerin bir kurtuluş seçeneği olarak ortaya koydukları sosyalist seçeneğin de yığınlar arasında yaygınlaştırılması için partimiz Türkiye Sosyalist İşçi Partisi elinden geleni sonuna kadar yapacaktır….