Yazan: Turgut Koçak 13 Mayıs 2015
Geçen yıl 13 Mayıs 2014 günü yüzlerce işçimiz Soma Maden ocağında yerin dibinde kaldı. İçeride bulunanların sayısı bile belirsizdi. Kimine göre yaşamını yitiren işçi sayısı 1000’e yaklaşıyordu. Kimine göre ise çok daha azdı. Günlerce acılı bekleyişin ardından nihayet sayı açıklandı. 301 maden işçimiz yerin yedi kat altında can vermişti. Oysa günler öncesinden alarm veren ocakta gerekli tedbirler alınacağı yerde daha çok üretim daha çok kazanç hırsı yüzünden işçilerimizin göz göre göre canına kıyıldı. Bilindiği gibi bu ocakta üretilen kömür çuvallarına, “para ile satılmaz” damgası vurulup devlet tarafındans alınarak AKP’nin halktan daha çok oy alması için bu kömürler dağıtılıyordu. Ocağın sahibi muhterem de AKP’nin bir numaralı adamıydı. Nerede AKP mitingi var, ocaktakı işçileri topluyor, başlarına baretlerini geçirdiği gibi yallah AKP mitingine götürüyordu. Orada Recep Tayyip Erdoğan baretli işçilerce alkışlanıyordu ki, cümle alem Erdoğan’ın işçiler tarafından da ne kadar çok sevildiğini görsünler.
Sonra bağıra bağıra geliyorum diyen bu iş cinayeti yaşandı ve Recep Tayyip Erdoğan bu ölümleri “fıtrat” olarak açıkladı. İnsanların acıları tazeydi, bu açıklamaya işçi yakınlarından şiddetli tepkiler geldi. Ortada ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı vardı ne de bu ocaklardan önemli derecede sorumlu Enerji Bakanı. Bakıldı olmayacak, Enerji Bakanı oraya gitti ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ortalıkta görülmedi. Başbakan olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın gitmemesi olmazdı. O da Soma’nın yolunu tuttu. Recep Tayyip Erdoğan Soma’da şiddetli tepkilerle karşılandı. Kendisine karşı gösterilen tepkilere ise yakın korumaları ve Özel Harekat’tan polisler şiddetle karşılık verdiler. Madenciler dövüldü. Bir madenci yerlerde tekmelendi. Recep Tayyip Erdoğan boş duracak değil ya o da bir genci pataklayarak o gence “Yahudi dölü” demekten de kendini alamadı. Baktı pabuç pahalı sığındığı yerden korumaları eşliğinde çıkarak Soma’dan ayrıldı.
Soma’da işçi ölüleri arka arkaya çıkmaya başladı. Yüreği yangın işçi aileleri çıkan her işçinin cesedinin arkasından ölüp ölüp dirildiler. Yetkililerden gelen mesajlar yaraların sarılacağı yolundaydı. Yaralar sarılmadan AKP iktidarı Soma’ya molla kılıklı adamlar gönderdi. Bunlar Soma sokaklarından dolaşıyor, ağlayıp sızlayan işçi yakınlarına telkinde bulunarak ağlamamalarını, fazla ağlayıp sızlanarak madende can veren işçilerin cennete gitmelerini engellememelerini söylediler. Bir başka deyişle bunlar işçi yakınlarının isyanından kortukları için onları bir kez daha uslu yurttaş haline nasıl getiririzin yol ve yöntemlerini uyguladılar.
Oysa bu ocakta yaşamlarını yitiren işçilere her anlamda hukuki destek vermek için oraya giden başta Çağdaş Hukukçular Derneği üyeleri olmak üzere avukatlara saldırılar gerçekleştirildi. Bizzat polisler tarafından avukatlar sopadan geçirilip Selçuk Kozağaçlı’nın kolu kırıldı. Güvenlik güçleri olağanüstü tedbir alıp neredeyse Soma’ya giriş ve çıkışları bile yasakladı. Sonra Soma için verilen sözler havada uçuşmaya başladı. Bu sözlerin ne yazık ki, hiçbiri tutulmadı. Bugün gidip işçi ailelerine sorduğunuzda sonuçların ne kadar ağır bir travma yarattığını da görebilirsiniz.
Sağ kalanlar ise ne yazık ki işsiz kaldılar. Bugün Soma’da kömür işçileri işlerini kaybetti. Orada kim nasıl geçimini sağlayacak belirsiz. Soma esnafı kepenk indirdi. Bütün Türkiye’de olduğu gibi Soma ve çevresinde de AKP tarafından tarım bitirildiği için insanlar açlıkla karşı karşıya kaldılar. Yaşananlar çok acı, acı olduğu kadar da incelenmeye değer sonuçları var. Bugün hiçbir şekilde bu ilçemizde AKP’nin esamisi okunmaması gerekirken hâlâ burada bu parti varlık gösterebiliyorsa gerçekten de düşünülmesi gerekiyor. İnsanlar canlarını yitiriyor, yine AKP’nin peşinde, insanlar işlerini yitiriyor yine AKP’nin peşinde, insanlar dükkanlarının kapısına kilit vurmuşlar ne yazık ki yine AKP’nin peşinde olanlar var. Bu durumda öyle görünüyor ki, AKP insanların çaresizliğini yönetip çaresizliklerini istismar ederek oy alıyor. Ancak Soma maden işçileri ve esnafının hiçbiri birer Ethem Sancak değil. Onlar ne kendi canlarını, ne eş ve çocuklarının canlarını, ne de anne ve babalarının canlarını Recep Tayyip Erdoğan’a feda edecek kadar akıllarını peynir ekmekle yemiş değiller. Ethem Sancak gibiler AKP döneminde vurgun vurup zenginliklerine zenginlik kattılar.
Bu yüzden de bu tür akıl dışı sözler sarfedebilirler. İş Soma’daki halka gelince gerçekler başkadır, başka olacaktır.
7 Haziran günü göreceksiniz Somalıların vicdanı ve acıları öne çıkacak ve daha kaza bile olmadan çırpınan CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel başta olmak üzere emek verenlerin emeği boşa gitmeyecek. Soma, Manisa, Balıkesir ve İzmir halkı bölgesel oyarını CHP’ye verip, işçi düşmanı AKP’yi sandığa kilitleyerek işini bitireceklerdir.
Bugün Soma’da yaşanan işçi cinayetinin yıldönümü.
Acımız büyük, öfkemiz de…