Yazan: Turgut Koçak 19 Aralık 2014
Recep Tayyip Erdoğan’ı yasakçı, Ahmet Davutoğlu’su yasakçı, valisi yasakçı, polisi yasakçı, özetle bu taifenin hepsi yasakçı.
17 Aralık operasyonu sonrası ortaya çıkan hırsızlıkları, yolsuzlukları, rüşveti mi kınıyorsunuz, kınayamazsınız yasak! Yürüyecek, sesli protesto edecek, oraya buraya günün anlamını ifade eden pankartlar mı asacaksınız; para ile kiralanan bilboardlar da yasak, kendi binanız bile olsa oraya asmakta yasak! Alimallah böyle bir şey mi yaptınız, polis hemen orada bitiyor ve astığınız pankartı indirmek için her yola başvuruyor. Diyelim ki polis baskısına boyun eğmediniz, gelen polislere yasa masa diyerek polisin eylemini engellemeye çalıştınız, anında mahkemeden karar çıkarttırıp dayıyorlar kararı önünüze. Yani sizin anlayacağınız, AKP iktidarının ileri demokrasisi ileri yasakçı olup çıkmış bulunuyor. Eh zaten, bütün diktatörlükler diktatörlüklerini böyle böyle inşa edip sonunda da bu yasaklara karşı koyanların ve halkın tepesine biniverirler. Bugün isim isim belirttiğimiz yasakçıların hüneri gele gele bu noktaya geldi dayandı.
Hak isteğiymiş, masumane isteklerinizi dile getirmek için yürüyecekmişsiniz, sesli ve görsel olarak protestoda bulunacakmışsınız; bulunamazsınız. Yasak efendim yasak! Dün TMMOB’nin; mimar ve mühendislerin haklarını budamak için yasa çıkarmak isteyen iktidarı haklı olarak protesto etmek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yürümek istemesi de yasak! Polis hemen yürüyüşçülerin önünü kesip “hayır yürüyemezsiniz, dağılın yasak” diyor ve sonra da yürüyüşçüleri bir güzel gaza boğuyor. Diyelim ki, mimar ve mühendisler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yürüdüler ve önünde isteklerini bir basın açıklaması ile dile getirdiler, ne olurdu dersiniz? Hiçbir şey. Yani insanlar demokratik haklarını kullanmış ve isteklerini dile getirmiş olurlardı o kadar. Peki, niye engellenir öyleyse? Yanıtı çok basit, iktidardakiler;hak istemeler bir yaygınlaşırsa önünü alamayız diye düşünüyor oldukları için işi baştan sıkı tutuyorlar akıllarınca.
Eski AKP milletvekillerinden biri Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı ya, İstanbul Paşakapısı Cezaevinden açıklama yaptı. Ne dedi eski milletvekil? “Polisler beni evimden alırlarken biz Recep Tayyip Erdoğan’ın polsiyiz dediler.” Milletvekili polislere hatırlatmış; “Recep Tayyip Erdoğan’ın polisi olmaz, devletin polisi olur” diye ama dinleyen kim? Polisler yine “biz Recep tayyip Erdoğan’ın polisiyiz” diye karşılık vermişler. İşte gelinen nokta budur. Burjuva demokrasisi de olsa eğer işliyorsa o ülkede polis kimsenin polisi değildir, eksiği ile gediği ile halkın polisidir ama bu faşist zihniyette bu tür gerçekleri takan kim?
Yasakların arkası gelecek gibi. Bugün valiler, kaymakamlar AKP’nin belediye başkanlıklarını kazanamadığı yerlerde AKP adına davranıp, halkı AKP’nin daha çok oy alması için efsunlama çalışması yapabiliyorlarsa varın gerisini siz düşünün. Efsunlama diyorsak, anlatmak istediğimiz şudur; vali ve kaymakamlar halkın yoksulluğunu AKP adına istismar ederek halka ulaştırdıkları yardımı sanki AKP yapıyormuş havası vererek çalışma yürütüyorlar. Kimin adına AKP’nin adına. İşte halkın değil de, AKP’nin valisi, kaymakamı giysisi ile dolaşan bu gibi kimselerin hak, hukuk tanıyacağını siz düşünüyor musunuz? Onlar için hak ve özgürlüklerin ve dahi demokrasinin kırıntısının önemi var mıdır acaba?
Bize göre yoktur. Yoktur, çünkü bugün Kahramanmaraş katliamının yıl dönümü ya. 21 Aralık 1978 tarihinde bazı halk düşmanları harekete geçmiş ve Kahramanmaraş’ta görülmemiş bir katliama imza atmışlardı ya, işte bu katliamı protesto etmek ve katliamda yaşamlarını yitirenleri anmak gibi eylemleri de Kahramanmaraş valisi yasaklayıverdi. Yapılan açıklamaya göre her türlü etkinlik yasaklanmış. Niye diye soruyorsanız, anlı şanlı Kahraman ilimizin kahraman valisi düşünmüş, taşınmış eski yaraların kaşınmasının kimseye yararı olmadığına karar vererek yasak efendimi dayayıvermiş burnumuza. Bu kararı açıklarken birde sevecen birde sevecen ki demeyin gitsin. Sayın vali kimseye zarar gelsin istemiyormuş falan filan.
Ne diyelim yasakçılar, her zaman kendi fesatlarının ortaya çıkmasından korkmuşlardır.
Bu yüzden de yasakçıdırlar.
Amma velakin güneşin altında el atılacak o kadar çok şey var ki, biz de el atacak ve kim kimdir bir bir ipliklerini pazara çıkaracağız, biline…