Yazan: Turgut Koçak 3 Ekim 2020
Bildiğiniz gibi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın korona virüs konusunda bazı bilgilerin halka açıklanmasını ulusal çıkar bakımından uygun görmemiş olması kamuoyunda şiddetli bir tartışma ortamı yarattı. Hasta sayımız nedir, kaç yurttaşımız yaşamını yitirmiştir gizlendiği için halkta ister istemez büyük bir korkuya kapılmıştır.
Hani yalanla, yasakla, baskı ve zulümle devlet yönetilemez diyeceğiz de böyle bir düşünce zaten doğru olamaz. Çünkü devlet zaten bütün ülkelerde üç aşağı beş yukarı yalan, baskı ve zulümle yönetiliyor.
HDP onca belediyelik kazanmıştı ne oldu? Seçimle kazandıklarını tek tek kayyum atanmasıyla yitirdi. Şu an elinde bir tek il belediyesi kalmadı. Hatta ilçe ve belde belediyesi bile kalmadı. İktidarı ellerinde bulunduranlar devletin bütün kurum ve kuruluşlarını felç ettiler.
Hak aramak ve yanlışlığın düzeltilmesi için neredeyse tek bir kurum bile ortada yok. İktidar bu konuda astığım astık, kestiğim kestik bir politika yürütüyor.
HDP’ye karşı kayyum atanılarak her şey daha pervasızca yapılırken CHP’li belediyelerin de durumu çok parlak hatta hiç parlak sayılamaz. İktidar büyük şehirlerde seçimleri yitirmiş de ne olmuş sanki? Belediyelerin yetkileri bir bir ellerinden alınarak merkezi yönetime devredilmiş. Belediye bir şey yapacak olsa o ilin valisi hemen stop çekiveriyor. Sen bunu yapamazsın, yekti sende değil diyor. Daha da önemlisi para musluğunu kapatarak halka hizmet verilmesinin önüne geçiliyor ki halk bir daha ki seçimlerde başkalarına değil kendilerine oy versin.
Ülke bir kişinin KHK’lar çıkarması ile yönetilir oldu.
Mecliste çıkarılan yasalar da farklı değil. Yukarıdan ne denilirse çoğunluğa güvenilerek o yapılıyor. Anayasa’ya aykırı çıkarılan yasaların bile bir tanesine AYM dokunacak olsa iktidar hop oturuyor hop kalkıyor. İçişleri Bakanı bu yüzden AYM’yi hedef aldı ve demediği söz bırakmadı. Eğer ülkede güvenlik sağlanamıyorsa demedi ki Süleyman Soylu sorumlusu benim. AYM başkanına işine bisikletle gidebilir misin deyip çıktı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin çıkışı İçişleri Bakanı Soylu’nun çıkışından da daha tehlikeli. Neymiş efendim; AYM sisteme uydurulup kapatılmalıymış. Sonra da bu yeni sistem denilen tek kişilik iradeye göre bütün kurum ve kuruluşlar yeniden düzenlenerek yeni bir düzenlemeye gidilmeliymiş.
AYM’de Divan-ı Ali olmalıymış.
Bu düşünceye Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığını zaten gördük.
Gördüğünüz gibi ortada içler acısı bir durum var. Bütün kamu görevlileri din devletinde işler nasıl yürüyorsa kendilerini çoktan bu sisteme uydurmuşlar bile. Bu yüzden de önüne gelen sokak ortasına seccade atarak namaza duruyor. Kim ne söylerse söylesin Kars Belediyesi’ne kayyum atanan valinin durumu da bu. Adam sokak ortasında caminin en uzak yerinde belediyenin önünde namaza durmuş. Bu namaz artık ne namazı ise. Kars Belediyesi HDP’den alınıp yerine kayyum atandı ya sanırız vali şükür namazı kılmıştır.
Bazıları bu duruma gerekçe uydurmaya kalkabilir fakat bunda gerekçe uydurulacak bir şey yoktur. Ortada açıktan açığa kamuoyunun gözüne kül üfürülmesi vardır.
Yapılmak istenen şey çok belli değil mi?
HDP bu baskı yöntemleriyle dağıtılır, AKP ise bu boşluğu doldurursa yeme de yanında yat bir durum ortaya çıkmaz mı?
Bu yüzden HDP açık siyaset alanı dışına çıkarılmak isteniyor. Dolayısı ile HDP’ye çekilen operasyonun altında yatan gerçek budur.
Peki, iktidar bu kadarla yetiniyor mu? Hayır! Operasyon bir yandan da İyi Parti içinde milliyetçilerden oluşan ve MHP’ye yakın kimseler aracılığı ile İyi Parti’ye çekiliyor. Koray Aydın ve çevresi bugün bu oyunun tezgâhçıları olarak sahnedeler. Bu olayı İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener her ne kadar, bizler memleket meselesini düşünüyoruz İyi Parti’de şunlar bunlar oluyormuş çok önemli değil dese de nasıl olsa Akşener de elinin altında bir İyi Parti kalmadığında gerçeği görecektir.
Özetlersek; ülkede gidiş iyi değildir. İktidar ekonomiye düze çıkaracak bir yetide değildir. Siyasi bunalımı ise daha da bir körüklemek için elinden geleni yapmaktadır. Sonra erken ya da zamanında yapılacak olan bir seçimde ortaya ne çıkar diye soruyorsanız söyleyelim; AKP ve saray iktidarı kazanamadığında her şeyi göze almaya hazır gibi gözükmekte siyasi bir bunalımla da bitse sonuç derdi bile değil bir havadadır. Bu yüzden de önümüzdeki günlerde demokrasi güçleri eskiden olduğu gibi davranarak olup bitenleri seyredecek bir lüksü kalmamıştır. Dolayısı ile demokrasi güçleri bir an önce toparlanmalı ve güçbirliği yaparak sorunun üstesinden gelmelidir. Önümüzdeki seçenek budur.
Bu seçenekte HDP’nin yeri de tartışılmaz bir şekilde demokrasi güçleriyle birlikteliktir.
Çünkü HDP’nin yadsınamayacak bir gücü elinde bulundurduğu da bir gerçektir.
Dolayısıyla biz sosyalistler olarak yol yürüyeceksek sözünü ettiğimiz temel üzerinden yürüyecek ve başarı kazanabileceğiz.
Başkaca da bir yol yoktur…