Yazan: Turgut Koçak 30 Nisan 2021
AKP ve saray iktidarı bilinçli olarak 1 Mayıs’ın kutlanmasını istememektedir. İstememektedir çünkü başta işçiler olmak üzere tüm emekçilere dayatılan çalışma yaşamının kötülüğü, işten atılmaların dayanılmaz hale gelmesi, ücretlerin insanca yaşamak için devede tüy bile olmayacak denli azlığı, baskılar, zulümler, örgütlü sendikal çalışmaların önüne geçilmesi elbette 1 Mayıs gösterilerinde en çok dile getirilecek olan belgilerdi. Bir kez iktidar bu yönde tutum ve tavırlardan oldukça rahatsızdır.
İktidar artık basın açıklamalarına kadar yasaklamalar getirmişse ki bin kat daha kitlesel olacak 1 Mayıs’ın kutlanmasından da büyük çapta ürkmektedir. Kaldı ki her gösterinin bir şekilde Gezi gösterileri gibi büyüyeceği kuşkusuyla yatıp kalkan iktidar 1 Mayıs’ın yasaklanmasını elbette düşünecektir.
Zaten bu gerçekler ışığında konuyu ele alırsak iktidar sürekli hale getirebileceği bir olağanüstü hal ilanı peşindedir. OHAL’e deyinerek kabul edelim ki demokrasi güçlerinin attığı her adım daha kolay kontrol altına alınabilecektir. İşte bu yüzden iktidarın bir OHAL ilan etmek istediğini kimse aklından çıkarmamalıdır.
Muhalefet çok yüksek sesle olmasa da zaman zaman erken seçime gidilmesi konusunu sıcak tutmaktadır. İktidar ise erken seçimden kaçan taraf görünümündedir. Böyle bir şey unutulmamalı ki iktidara puan kaybettirecektir. Bu yüzden de iktidar hızla her türlü olasılığa kendisini hazır tutmanın yollarını aramaktadır. Eğer şu ya da bu nedene bağlı olarak iktidar bir de OHAL ilan edebilirse yitirmesi kesin olan seçimi kazanmayı hedef haline getirmiş olacaktır.
Nitekim ülkemizde 2017 Anayasa oylamasının demokrasi güçlerince yitirilmiş olması bunun en belirgin örneğidir. Eğer iktidarın dayatmaları olmasaydı bugün Anayasa kabul edilmiş olmayacak, Türkiye’de tek kişi tarafından yönetilir hale düşmeyecekti. Sandıklar açılacağı sırada YSK’nın aldığı kararla anayasa değişikliği kabul edilmiştir. Ne yazık ki bu yasalara aykırı tutum tüm demokrasi güçlerince sineye çekilmiş, sonuçlarına ise bugün katlanmaktayız.
Evet, salgın bahanesiyle 1 Mayıs’ın yasaklandığı izlenimi verildiğini görüyoruz fakat gerçekler hiç de sanıldığı gibi değildir. Görüldüğü gibi salgın bahanesiyle sözüm ona tam kapanma kararı alınmıştır ama gerçekler hiç de görüldüğü gibi değildir. Çalışanlar eksiksiz işlerinin başındadır. Hemen hemen toplumun yüzde 60’ından yukarısı sokaklarda işlerinin başındadır. Kimi yasaklar elbette vardır ama bu yasaklar salgının önüne geçilmesi sonucunu doğuracak nitelikte değildir. Herkes dışarda olduğuna göre dışardan gelenlerin virüsü evdekilere bulaştırabileceği gerçeği de belli belli besbellidir.
Camiler açıktır. Cumalar serbesttir. Bütün zincir marketlerde alışveriş yapılabilmekte olup yasaklar konusunda seçici davranılmıştır. Her ne faydası varsa içki satılan yerlere de yasaklar getirilip bu bayiler kapatılmıştır. Lokantalar Ramazan boyunca kapatılmış ama paket servisler serbesttir. Bu yüzden de ortada bulaşı engeleyecek bir tedbir yoktur. Bu nedenle bu son kapanma olayını anlamaya çalışırsak elbette kolay olmayacaktır ama bu dinci iktidarın dini bir devlet sistemi oluşturmak için provasıdır diyebiliz.
Şimdi özetlersek 1 Mayıs’ı kutlanamaz hale getirenlerin tavrı oldukça açıktır. Ayrıca iktidar ortaya koyduğu politikalarla bizlerin yaşam tarzına müdahale eder konumdadır. Bugüne kadar iktidarın attığı her adım şu ya da bu sebeple sineye çekilmiş olsa da sonuçları ağır olan yaptırımlardır. Bizler bu durumda ne ekonomik, demokratik, sosyal ve siyasal haklarımızdan vaz geçeriz ne laiklikten ne 1 Mayıs gibi bizlerin bayraklaşmış belgisi haline gelmiş olan BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA günümüzden. 29 Nisan günü tam kapanma nedeniyle kutlamaların yapıldığı bazı illerimizde polisin saldırısına tanık olduk. Yürekleri kin ve nefretle dolu olanlara karşı bizler de elbette hayır hak bir anlayış içinde değiliz. Bu yüzden tüm saldırıları şiddet ve nefretle kınıyoruz. Kimse bizlerin sesini kesemez, kesemeyecektir de.
Bu gerçekler ışığında bir kez daha söylemek isteriz ki Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) olarak sınıfın öncü müfrezesi göreviyle kendimizi yükümlü sayıyoruz.
Bu yüzden de bir geleceğiz tam geleceğiz.
Morali yüksek komünistler olarak 1 Mayıs dolayısıyla faşizme, dinci gericiliğe karşı olan tüm demokrasi güçlerini devrimci coşkuyla selamlıyoruz.