YARGIYA TALİMAT MAFYAYA MÜKAFAT

Yazan: Turgut Koçak 30 Kasım 2020

Bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de mafyatik işler mafyanın devlet içinde adamları bulunmaz ise kolay kolay kendisine hareket edecek bir alan bulamaz. Alan bulamayınca da kendisinden söz ettirecek bir durumda söz konusu olmayacağından gündemimizi elbette almayacaktır.

Son Alaattin Çakıcı olayı yani CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun tehdit edilmesiyle mafya bir kez daha gündemimize girdi. Alaattin Çakıcı birden bire birilerinin sahip çıktığı insan olup çıktı. Devlet Bahçeli Ülküdaşım, dava arkadaşım derken ne söyleyeceği beklenen Erdoğan ise bu konuda sesini bile çıkarmazken Bahçeli’yi daha da bir sahiplenmesiyle mesajını da dolaylı yoldan vermiş oldu, durumu gördük anladık. Eee dinciler tarafından TBMM’nin ruhuna el fatiha okunduğuna Cumhuriyet’in de işi bitirildiğine göre ne söyleyip ne düşüneceğimizin yolu yordamı da bütün gerçekliği ile gözlerimizin önüne serilmiş oldu.

Dünden bugüne adım adım öyle bir noktaya geldik dayandık ki toplum tam bir çıkmazın içine itildi desek abartmış olmayız. Ekonomik tablonun artık üstüne güneşin doğması olası gözükmüyor. Yığınlar açlık ve sefalet içine sürüklenmiş. Kışın kıyametin yaşandığı bugünlerde evsizler, ısınmak için ceplerinden ayıracakları paraları olmayan milyonlar, işsizler ve işsiz adaylarıyla karanlık bir Türkiye resminden başka gördüğümüz hiçbir umutvar şey yok.

Ortada adalet dağıtacak bir kurum yok. Toplum dünün darbecilerinin Sıkıyönetim mahkemelerini ve DGM’lerini bile arar oldu. Yargı neredeyse tek bir kişinin ağzından çıkacak söze bakıyor. Atamalar, özel mahkeme heyeti oluşturmalar, yargıya dolaylı bile değil doğrudan talimatlar bizleri tam anlamıyla bir kuralsızlığın içine attı. Hangi suçlamaya nasıl bir savunma yapacaksınız bunun bile artık bir anlamı kalmadı. Maddeler var, maddelere göre davranan yargıçlar yok. Kimsenin vicdanını yoklamak gibi bir vicdan muhasebesi yapacak bir konumunun bile olmaması gerçekten da çok ürkütücü.

Türk/İslam sentezi iktidarda. Onların politik başarısızlığı ise neredeyse toplumdan intikam almaya dönüşmüş durumda. Bu yüzden de sürekli olarak iktidarın ayaklarının altındaki toprak kayıyor. Kendi koltuklarını koruma derdine düşmüş olan Cumhur ittifakının küçük ortağı Bahçeli bu yüzden Alaattin Çakıcı’yı imdada çağırmış. Sağ siyasetin dirhemi öyle düşmüş öyle dibe vurmuş ki değil yararlı olması geçerken başınızı çevirseniz kesin size virüs bulaşır korkusuna kapılıyorsunuz. Yani bitik bir hale gelinmiş.

Neler gördük neler. Kimi mafyacı kalkıp AKP iktidarına dayanarak akademisyenleri kan banyosu üzerinden tehdit etti. Kimi politikacı Cemaat, tarikat başlarıyla görünüp parsa toplamaya kalkıştı. Devlet öyle bir hale düşürüldü ki Suriye’nin terör elebaşıları olan kelle kesiciler yani ÖSO’culara ayrıcalık üstüne ayrıcalık birbirini izledi. Eleştirdiğinizde de hain ve terörist olarak nitelendirildiniz. AKP kendisine göre meşru olmayan güçlerden bir güç oluşturmuştu ancak bu yetmedi. Şimdi de MHP eliyle mafyalar imdada çağrıldı. MHP bu güçle istediğini iktidarın büyük ortağına yaptırır oldu.

Az geldi birinci ikinci mektup, Çakıcı Kılıçdaroğlu’na üçüncü tehdit mektubunu yazdı. Çakıcı’nın sırtı daha da bir sıvazlanırken. Çakıcı ile ilgili twit atan bir yurttaş, Çakıcıya hakaret ettiği savıyla gözaltına alınıp mahkemece içeri atıldı. Bu durumda ne günlere kaldık demenin bile bir anlamı yok. İşler bu noktada bok üstün bok hale gelmiş durumda.

Ortada küçük mafya mahfillerinin işlediği kadın cinayetleri var. Doğru dürüst ne bunların üzerine gidiliyor, ne de içeri atılıp yapıp ettiklerinin bedeli ödetiliyor. Ümitcan Uygun’u duydunuz değil mi? Kimlerin ölümü ile ilgili suçlanıyor ve niçin dışarda? Adam bir de kalkmış, kendisine yönelik söz söyleyenlere acayip bir görüntü takınarak sosyal medyada yayımladığı bir video ile “Kudurun” diye sesleniyor. Bu durumu siz nasıl açıklarsınız bilmem de bize göre bu tür katillerin dayandıkları bir şey olacağına dair sizin de aklınıza bir şey gelmiyor mu?

Bir de baktık gördük ki Soylu kendisini Siirt’te intihar eden 18 yaşındaki İpek Er’in katili ile ilgili tartışmaların içine atlamış. Biliyorsunuz İpek Er’in intiharına neden olan Musa Orhan iyi vatandaş olduğu sonucuna varılmış ve serbest bırakılmıştı. İpek Er, neler yaşadığına dair mektup bırakmış Uzman Çavuş olan Musa Orhan’ın serbest bırakılmasına başsavcılık itiraz ettiği halde mahkeme bu itirazı dikkate bile almadı. Ülkücü işareti veren Musa Orhan’ın tutuklanmamasına tepki koyanları Süleyman Soylu bir güzel eleştirip had bildirmişti anımsadınız mı?

Kadın cinayetleri ve tecavüzleriyle ilgili daha pek çok örnek verebiliriz ama devletinde bu konuda kılını kıpırdatmadığını görmek bizi yeter artık deme noktasına getirdi. Şimdilerde birilerinin de devlet büyüğüymüş muamelesi görüp onları eleştirenlere cezaevi yolunun görünmesi doğrusu içimizi acıtıyor. Acıtıyor da bilinmeli ki bu böyle gitmez. Çarkların arasında yurttaşların canını çıkaranların da çarkının kırılacağı gün nasıl olsa gelir. Bakalım o zaman ne söyleyeceksiniz anlayacağız.

Son olarak Çubuk’un Akkuzulu Köyü’nde bir askerimizin cenaze törenine katılan Kılıçdaroğlu’na linç girişiminde bulunulmuştu.

Bugün Çubuk’ta duruşması var bakalım ne olacak göreceğiz kim kimi koruyor, bu işin içinde devlet ne kadar var onu da anlamış olacağız.