YARGIYA BAKIN YARGIYA

Yazan: Turgut Koçak 18 Şubat 2020

Eğer bir yerde hukuk dışı uygulamalar söz konusu, adalet de yoksa bu yaptırımlarla kim karşılaşırsa karşılaşsın karşı çıkmak insan olmanın gereğidir.

Bizler kuşkusuz pek çok nedene bağlı olarak Osman Kavala’nın politik tutum ve davranışlarını onaylamış değiliz. Ancak bu demek değildir ki Kavala haksızlığa uğrarsa salt beğenmediğimiz görüşleri yüzünden bu haksızlığı görmezden geleceğiz.

Niye hoşlanmıyoruz, şimdi onlardan söz edip uzun uzun kafanızı şişirmek istemiyorum. Bu konuda sadece bir örnek yeterlidir diye düşünüyorum. Çünkü pek çok kişi; AKP ve AKP iktidarının bir takım attıkları adımlara kanarak gerçek yüzünü görmekte zorlananlara veya gerçekleri tersyüz ederek güzelleme düzenlere sıcak bakmamızın olanağı yoktur.

Gezi gösterileri nedeniyle çeşitli bahaneler altında haklarında dava açılıp içerde tutularak haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenenlerle ilgili oturup düşünürsek hiçbir dayanağın söz konusu olmadığını, işin içinde sadece AKP ve Recep Tayyip Erdoğan İktidarına karşı olmanın yeterli olduğunu görürüz. İşin daha da kötüsü uyduruk suçlamalarla hukuku katledip adaleti yerle yeksan eyleyenlerin eylemlerine ne insan olarak ne de vicdanen seyirci kalmamız olası değildir.

Kendilerini hukuk insanı olarak sayanların komik gösterileriyle de karşı karşıya kalmak gerçekten de kaldırılamayacak kadar acıdır. Acıdır çünkü üç yıla yakın süredir içerde tutulan Kavala ve diğer başka kişiler öyle bir hava yaratıldı ki ceza almadan kurtulmalarının olasılığı neredeyse sıfır diye düşünmeye başladık ki bir de ne görelim bazı sanıkların dosyası ayrıldı diğerleri ise aklanarak özgür bırakıldılar.

Duruşma sahnelerine baktığınız zaman hem sanık sandalyesinde oturanlar hem de onların savunmanlığını üstlenen avukatlar savunma bile yapamadıkları savıyla bu iş bitmiştir düşüncesindeyken aklanma olunca hepsi büyük şaşkınlıklar yaşadılar. Gördüğümüz kadarıyla bazı sanıklar kararı duyunca sevinç içinde yerlerinde duramıyorlardı. Şimdi bu tür sürdürülen bir davanın bu şekilde sonuçlanmış olmasını acaba kaç kişi olağan sayabilir? İşte bu yüzden benim gibi pek çok insanın kafasında beliren şey; bu iş bir yerlerden verilen talimatla gerçekleştirilmiştir oldu o kadar.

Ne var ki devamında daha da komik olarak gerçekleşmiş olan şeyse Osman Kavala’nın bu kez de 15 Temmuz darbe teşebbüsü nedeniyle savcılık talimatıyla yeniden gözaltına alınıp emniyete götürülmesi oldu.

Osman Kavala üç yıla yakın süredir içerdeydi ama kimsenin başka bir davaya soruşturma konusu olacak bir suçlama aklına gelmediğinden bir kez bile olsun değil çağrılmak bu yönde iması bile yapılmış değildi ama oysa şimdi başka bir suçlama ile yeniden gözaltına alınıp emniyete götürülmüştü.

Bütün bu akıl almaz şeyler yaşanırken bir de şu yandaş ve yalaka basına bakmak pek çok şeyi anlamaya yetecektir aslında. İsterseniz burada biraz soluklanalım, yandaş ve yalaka basından birkaç örnek verelim.

Türkiye Gazetesi:
Mahkemeden vandallardan beraat, Başsavcı’dan itiraz YARGIDA GEZİ KRİZİ

Yeni Şafak:
AKLADILAR

Akşam:
Hepiniz bu vandallığa ortaktınız

Akit:
Yaktılar, yıktılar, öldürdüler BERAAT ETTİLER

Bu yandaş ve yalaka basının televizyonları da beş beter sözler ettiler. Öyle şeyler söylendi ki bir tek hülolara önünüze çıkanı yakın, yıkın, öldürün denmediği kaldı. Sizin anlayacağınız hak ve özgürlükleri çiğneyenler, Gezi gösterileri sırasında onca gencimizin kanına girenlerden söz bile ettikleri yok.

Bir düşünün; polisi, sivili sopalarla döve döve Ali İsmail Kokmaz’ı katlediyorlar bu takımın akıllarına ne vandallık geliyor ne de yakıp yıkma. Her fırsatta Gezi gösterilerine katılanları karalamakla meşgul oldukları için vicdanlarını da karartmışlar akılları da çoktan başlarından uçup gitmiş. Fırsat buldukça kin ve nefret kusup halkı birbirine kırdırmak için her yolu geçerli sayıyorlar.

Neyse yargıda işler böyle gidiyor. Bir de son zamanlarda uydurulan darbe söylentilerine gelecek olursak bu işin de çivisi çıktı. Önce darbe söylentilerini alttan alta yayanlar, şimdi yetkili ağızlardan bu söylentiyi yalanlamaya çalışıyorlar. Oysa bizler bu söylentinin kaynağının Amerika olduğunu, yüzünü Amerikalılara dönmüşlerin şak diye görevlerini yerine getirdiklerini biliyoruz zaten. Daha da önemlisi AKP’nin sürekli üye kaybettiğini de bilmiyor değiliz. İşte bu yüzden AKP’ye denize düşenin yılana sarıldığı hesap sarılacak bir şey gerekiyordu o da pek tutmadı, tutturulamadı.

Çünkü darbe yapmayı gerektirecek koşulların olmadığını bu ülkede yediden yetmişe herkes biliyor ama AKP ve saraya da malzeme gerek başka ne yapabilirler değil mi?