YANLI YARGI ŞAŞIRTMADI

Yazan: Turgut Koçak 12 Kasım 2022

Dün iki önemli dava vardı. Birisi İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında sözüm ona YSK’ya hakaret edildiği nedeniyle açılan dava diğeri de uzun süredir içerde tutulan Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlar hakkında sürüp giden dava.

Hepinizin bildiği gibi ülkenin sözüm ona İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Ekrem İmamoğlu’nu kast ederek ahmak demesi sonrası İmamoğlu’nun, “Asıl İBB seçimlerini iptal ettirenler aptaldır” benzeri verdiği yanıt nedeniyle açılan dava ki bu dava karar için Aralık ayına ertelendi. Davanın savcısı ise 4 yılın üstünde bir ceza verilmesini istedi ki bu hüküm verilirse Ekrem İmamoğlu siyasi yasaklı sayılacak ve de İBB Belediye Başkanlığı da böylece düşürülmüş olacak.

Bu tartışmayı kim başlattı. AKP’liler ve AKP’lilerin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. Çünkü Soylu doğrudan Ekrem İmamoğlu’nu kast ederek “Ahmak” suçlamasında bulundu. Ekrem İmamoğlu ise bu suçlamalara kimi kast ettiği çok açık olan bir yanıt verdi. İmamoğlu İstanbul seçimlerini iptal eden demedi ettirenler “asıl aptal” dedi. Bu söz AKP ve saray iktidarının dilinde evrildi, çevrildi YSK’ya aptal dedi şekline sokuldu fakat sözler de ortada, kast edilenler de.

Bildiğiniz gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKP’lilerin elinde yıllardır yağma Hasan’ın böreğine çevrilmiş yandaş vakıf, dernek vb. kuruluşlar özellikle de tarikat ve cemaatler beslendikçe beslenmişlerdi. İktidarın yemliği haline getirilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaynakları ellerinden gittiği için bu işe iktidar çok bozuldu çok. Çünkü onlar da biliyordu ki İstanbul seçimlerini yitiren Türkiye’yi de yitirir. İşte iki seçimde alamadıklarını AKP ve saray iktidarı allem gallem yaparak seçimlerden önce ele geçirmek istiyor. Ayrıca Belediye Meclisi’ndeki çoğunluklarını da kullanarak İBB seçimlerde sonuna kadar kullanılmak isteniyor. Bu nedenle seçimlerle bükemedikleri bileği AKP’lileşmiş devlet eliyle bükmek istiyorlar. Yargı ise zaten hükümleri altında. Hükmedemedikleri yargı mensuplarını ise ya Fetöcülükle suçlayarak ya da sürgüne göndererek yargıyı istedikleri gibi kullanan bir saray iktidarı söz konusu.

Bu dava nasıl sonuçlanacak göreceğiz. Diyelim ki 4 yıl üstü ceza verildi ve de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı AKP’lilerin eline geçti. Sonucu ne olacak dersiniz? Olup bitecekler soygun çetesinin çok rahat bir talanına sahne olacak olmasına da Ekrem İmamoğlu’nun söylediği gibi bu halk bu davranışlarının hesabını yanlarına bırakmayacak VALLAHİ DE BİLLAHİ DE YENİLECEKLER. Ama önemli olan seçimle alınan İBB’nin zorbalıkla alınmasına izin verilmemesidir. Evet, biz sosyalistiz. Fakat bu olup bitenler karşısında sessiz kalıp birbirlerini yesinler bizi bu kapışma ilgilendirmez diyemeyiz. Bu mücadelede elbette Ekrem İmamoğlu’ndan yana bir tutum alacağız.

Bir önemli dava da Selçuk Kozağaçlı ve diğer avukat arkadaşlarının davasıydı. Deyim yerindeyse bu davada ceza yağdırıldı ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi 21 avukata 150 yılı bulan ağır cezalar verildi.

Bizler sözü geçen avukatlara niçin bu kadar ağır cezalar verildiğini bilmiyor değiliz. Çünkü sözü edilen avukatların Selçuk Kozağaçlı başta hemen hepsi ilericilerin, devrimcilerin davalarını üstlenip onları savundular. Selçuk Kozağaçlı zaten bizim partimiz hakkında açılan kapatma davasında partimizin avukatlığını üstlenmiş kişiydi. Diğer avukatlara gelince hemen hepsi büyük özveriler göstererek kim ki bu sistemden zarar görmüşse ellerinden geldiğince, yetişebildikleri her yere ceplerinden paralar harcayarak avukatlık görevlerini yerine getiren kimselerdi ki bizlerin bu arkadaşlara borcu ödenemez. Bu yüzden de onlarla dayanışma içinde olmamız devrimciliğimizin gereğidir. Aksi halde bu ülkede tonga altına giden tonga altına gittiği ile kalacaksa ki bunu ben kendimden biliyorum bizlere yazıklar olsun ki ne yazıklar olsun…

Kuşkusuz herkesin bir dünya görüşü vardır. Hiç kimse şöyle düşünüyormuş, böyle düşünüyormuş, niyetleri şuymuş, buymuş denilerek yargı önüne çıkarılamayacağı gibi çıkarılanlara da yağmur gibi cezalar yağdırılamaz. Hele gizli tanık ifadelerine, düzmece kanıtlara dayandırılarak hüküm yoluna hiç mi hiç gidilemez. Bugün Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlara verilen bunca ağır cezaların nedeni sözü geçen kimselerin ilericileri, devrimcileri, sosyalistleri ve de tıpkı Soma maden işçilerinin savunulmasında olduğu gibi görev üstlenmeleri nedeniyle sözü geçen avukatlardan bizce açıkça öç alınmıştır öç.

Örgüt üyeliği ve yöneticiliği savı ile ceza verilen avukatların bazıları bizim partimizin avukatlığını da üstlenmiş kişilerdir ama partimizin de hiçbir zaman üyesi değillerdir. Adalete ve bu ortamda hukuka güvenmiyor olsak da tıpkı Selçuk Kozağaçlı’nın dile getirdiği gibi biz yine de kendimizi savunacak sonuna kadar da bizi sindirmek isteyen anlayışa karşı mücadele etmekten de geri durmayacağız. Bu yüzden adaletten yana olan, hukuki mücadeleyi sürdürmenin gereğine inanan bütün avukatları bu davayı bizzat takip etmeye, sahte ve düzmece kanıtlarla ceza yağdırılan Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları ile dayanışma içinde bulunmaları için bu ülkenin yürekli ve adaletin sağlanması için mücadeleyi göze alan avukatlarına çağrıda bulunuyorum. Bu dava görmezden gelinemez. Şimdi üstümüze düşen görevi yerine getirmez çeşitli nedenlerle geçiştirirsek bir daha da haktan, adaletten ve hukuktan söz etmeye yüzümüz olamaz.

Bir diğer çağrıyı da tüm yurttaşlara yapıyorum. Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlarla ya dayanışma içinde olacak, kurulu düzene kimsenin yalnız olmadığını göstereceğiz ya da aynı şey bizim başımıza geldiğinde hak, hukuk, adalet diye bağırıp ortalığı velveleye vermeyeceğiz.

Şimdi buyurun dayanışmaya. Seçim hepimizin…