YALANLA YATANLAR YALANLA KALKIYOR

Yazan: Turgut Koçak 23 Şubat 2020

Suriye’de yaşanan savaşı Türkiye’nin beka sorunu ilan edenler hız kesmedi.

Bu kez de Libya iç savaşını halkımıza beka sorunu olarak gösterip söyledikleri onca yalandan sonra bu konuda da bir yalanlarına bir yalan daha eklediler.

Savaş ortamı sürekli olarak körüklenip durdu. Gösterdikleri bahanelere baktığınız zaman söylediklerinin ne kadar kof olduğunu bütün çıplaklığı ile görüyorsunuz. PYD/YPG bahanesiyle ülkemiz insanına onca şey söylendi. Bir yandan yaparız, ederiz derken bir an da sözler “bir gece ansızın gelebiliriz”e dönüştürüldü, arkasından da operasyonlar başlatıldı. Bu operasyona ABD’de Kürtlerin yanında dahil olur olmaz söylenen onca söz unutulup İdlib’teki kara tablonun içine dalındı. Bu bölgede yer alanlara baktığımız zaman ne kadar halk düşmanı İslami terör örgütleri varsa buralara konuşlanmışlar. Suriye ise haklı olarak kendi topraklarından bu kanlı katilleri çıkarmak için mücadele veriyor, önemli başarılar da elde etmiş görünüyorlar.

Şimdi İdlib bölgesinde masum olarak gösterilebilecek kimse de olmadığına göre, acaba AKP ve saray iktidarı kim için kime karşı İdlib operasyonuna dahil olmaya çalışıyor ya da birtakım terör grupları ile birlikte davranarak Suriye silahlı kuvvetlerinin önünü neden kesmeye çalışıyor? Bugün bu bölgede silahlı çatışmalar söz konusu olduğu için gencecik askerlerimizin yaşamlarını yitirdiklerini görüyoruz.

Recep Tayyip Erdoğan ise kendi yandaşlarına bir yandan “Bir gece ansızın gelebiliriz” derken bir yandan da arkasına emperyal güçleri almak için telefon trafiği başlatmış durumda. Dolayısı ile hızla Amerika’ya yaklaşan AKP ve saray iktidarı Trump’la iyi ilişkiler kurmaya çalışarak içi boş destek mesajları alıp bu mesajları da üzülerek söylemek isteriz ki Türkiye kamuoyu ile paylaşıyor. Aynı görüşmeyi Putin’le de yaptığını görüyoruz ancak Rusya’dan olumlu karşılıklar alamadığı için Soçi ve Astana’da alınan kararlara uyulsun istiyoruz diyerek Rusya’yı doğrudan karşıya almamaya çalışarak dönüp bizlere deniyor ki bir yandan diplomatik çabaları sürdürüyoruz diğer yandan da savaş seçeneğine hazırız bağlamında tehditler savrulduğunu görüyoruz.

Yaşananlara ve olup bitenlere baktığımız zaman AKP ve saray iktidarını iktidarda tutmak için Recep Tayyip Erdoğan’ın nedenli zorlandığını da görmüyor değiliz. Savaşla saka olur mu olmaz mı bunu bile dikkate almayan Erdoğan, sık sık kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz diyerek alışageldiğimiz sözlerini sürekli olarak yineleyip duruyor. Oysa gelinen noktaya baktığımız zaman Türkiye’nin içinde bulunduğu konum savaş bir zorunluluk haline gelmemişse cinayettir sözü ile öylesine örtüşüyor ki cinayet anlamına gelen savaş ortamını bile doğru dürüst kamuoyu önünde yasakçı zihniyet yüzünden tartışamıyoruz.

Savaşı böylesine hafife alanların içine düştükleri konum doğrudan kendi iktidarlarını sürdüremez konuma düşmeleridir ancak yine de savaşın başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP ve saray iktidarını oluşturanlar tarafından ne denli küçümsendiğini görüyor ve giderek sinirlerimiz daha da bir bozuluyor.

Şimdi bir düşünün, Libya’da kaç kayıp verdiğimizi bilmiyoruz ama Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından rakam verilerek kayıp sayımız üzerinden savaşın ne denli küçümsendiğini açıkça görüyoruz. Erdoğan bu konu ile ilgili birkaç tane şehidimiz var, Suriye Milli Ordusu ile birlikte Libya’da savaşıyoruz dedikten sonra 100’e yakın lejyoneri de etkisiz hale getirdik diyor.

Şimdi soruyoruz? Suriye Milli Ordusu olarak anılan ÖSO’cular TSK’nın yanında para karşılığı savaştığına göre bunlar lejyoner değilse nedirler acaba? Libya topraklarında İslami terör örgütlerinden devşirilenler Libya’da ne için bulunuyorlar ve neden savaşıyorlar var mı bir açıklaması?

Demek ki ülkemiz yurttaşlarına sürekli olarak salt savaş konusunda değil, ekonomik konulardan diğer pek çok konuya kadar yalan üstüne yalan söyleniyor. Dolayısıyla da artık bu iktidarın, yalan meşrebi olmuş. Yani:

YALANLA YATANLAR YALANLA KALKIYOR!