YALANLA DOLANLA BU KADAR OLUYOR İŞTE

Yazan: Turgut Koçak 11 Aralık 2020

Kısa süre önce yerli otomobil yapacağımızdan dem vurulup hem de başka ülkelerin tezgahında yapılan otomobillerle aklımızı reklam görüntüleriyle sıçratan bir iktidarın fasaryasına tanık olduk ve geldi geçti. En son olarak da benzer bir örneğini helikopter motorunun çalışıp çalışmayacağı rezaletini görüntülerle yaşadık. Adam motorun çalışmasını sabote etmeye kalkanlar var hesabı sorulacak derken Hulusi Akar da adama dürtüp hız gazını alıyordu. Erdoğan da çalıştı çalıştı diyerek katıldı o gün yaşanan rezaletli törene…

Efendim rezalet çok hangi birisini yazalım ki? İstanbul’dan Çin’e bir tren kaldırıldı. Tren süslendi, püslendi, törenler gerçekleşti. Sonra da Çin’e gitmek için dışsatım mallarıyla tren yola koyuldu. Tren o hızla ancak Maltepe istasyonuna kadar gelebildi. Orada trenin üstündeki bütün yazılar sökülüp tren gerisin geri Halkalı istasyonuna döndü. Yani kaldırılan trenler bilmem kaç bin kilometre yol kat edip böylece Çin’e varamamış oldu fakat yetkililer sus pus hallerinden sonra trene yeni mallar yüklendikten sonra yola çıkacağını söyleyip akıllarınca kurtardılar durumu.

Peki, bütün bunlar niye oluyor? Daha önce ortada doğalgaz şu bu yokken, çıkarsa ne zaman çıkarılacağı bile belli değilken halkımıza müjde vermeye kalkanların hesabında ne vardı dersiniz? Ya da helikopter motoru çalıştırmalar, Çin’e tren katarı göndermeler neyin nesiydi? Bu komikliklerin yanıtı çok basitti aslında. İktidarın pili bitmiş, bir seçim olsa iktidarı koruyamaz hale gelmiş olduğu için bu tür tevatürlerle halkı kandırabilir miyiz acaba düşüncesinden başka bir anlamı olmayan sahnelerdir bütün bunlar bize göre…

Şu yaşadıklarımıza bakın bir. Adamlar 18 yıldır iktidardalar. Ekonomi bitmiş. Ortada demokrasinin D’si yok. Hukuk yerlerde sürünüyor, kalkmışlar her alanda reform yapacağız demeye başlamışlar. İnanmak olası mı? Tabi değil de böyle de gitmeyeceğini onlar da bilmiyor değiller. Reform sözcükleri dillerinden dökülür dökülmez yaşanan birkaç olayla reform sözlerini de yutup üzerinden lıkır lıkır bir tas su içip yeniden toplumun her kesiminden muhalefet güçlerine karşı saldırıya geçtiler ki böylece de anlamakta zorlananlar bu iktidarın reform anlayışının ne menem şey olduğunu öğrenmiş oldular.

İktidara TUİK rakamlar üretiyor. O rakamların hiçbirisi gerçeği yansıtmadığı halde iktidar bu rakamlar üzerinden algı yaratmaya kalkışıyor. İşsizlik, rakamları, enflasyon ve büyüme rakamları, Sağlık Bakanlığı tarafından korona virüs için verilen rakamlar hepsi hepsi yalan üzerine kurulu. Sonra hukukta reform yapacaklarını söyleyenlerin ağzı Alaattin Çakıcı’nın yapıp ettikleriyle bir bozuldu ki artık iktidarın hukuk reformu da hurda haşat oldu dersek abartmayız.

Ortada asla değişmeyecek olan bir iktidar var. Ülkeyi nasıl yönettiğini de adımız gibi görüyor biliyoruz. Bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın Selahattin Demirtaş ile ilgili sözlerini duyduktan sonra kim düşünmez ki en tepeden yargıya talimat yazdırılmamaktadır? Terörist tanımlaması yapıp bir yerlere havale ederek hukukta reform olacağına aklını yemişler bile inanmazken biz bir de oturmuş neleri konuşuyoruz.

İktidarın geldiği noktaya baktığınız zaman neden medet umduğu ya da ummadığı çok açık ortada değil mi? Oraya hot çekersin, buraya zot çekersin, halkın gönlünü kazanacaksan bundan daha iyi yol mu olur? Demokrasiyi, hukuku, hak ve özgürlükleri, ülke yararına ekonomik işleyişi aklından bile geçirmeyenlerin numarasını ne diye yutup duracağız sanki?

Aman efendim, kim bize ne söyleyebilir ki? Hak bizde, adalet bizde, ekonomi sadece bizde tavan yapıyor kafası ile yalanlar halka az yutturulmadı. Sağlık hizmetleri derseniz o en gelişmiş ülkeler çökerken biz onlara yardıma koştuk. Kendi yurttaşımıza maske veremezken uçaklar dolusu maskeyi adamların ülkelerine yıktık. Hem de ekonomimiz öyle sağlam öyle sağlam ki onca ülkeye kesenin ağzını açmış bulunuyoruz. Bazılarının palavra olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Sağlıkta nelere kadirmişiz işte onu anlamak biraz uzun sürdüyse de Türk Tabipler Birliği sayesinde gerçeklerle de tanışmış olduk. Ölümler kırım halinde yaşanırken en düşük rakamlarda az oyalanıp durmadık. En sonunda da takke düştü kel göründü. Meğer bizim ülkemizde sağlık konusunda da nal topluyormuşuz da haberimiz yokmuş.

Ha bir de emperyal heveslerle bazı ülkelere yapılıp edilen şeyler var. Kimileri elbette bizde emperyalist olmamız gerekir diye övünme numaraları yapsalar da yardımlar buraya bağlansa da bu tür girişimlerin de sonuçlarını almakta gecikmeyeceğiz. Ne demişler?

Yalanla peynir gemisi yürümez! Yalancının mumu yatsıya kadar!

Bir de yalancı çoban öyküsü var ama şimdi onunla da sizleri oyalamayalım.

Gerçekler bütün çıplaklığı ile zaten ortada.