YALANIN KUYRUĞU

Yazan: Turgut Koçak 10 Ocak 2015

Önceki gün CNN’de Akif Beki’nin programını izliyorum. Bir tarafta AKP Milletvekili Şamil Tayyar var. Öbür tarafta ise CHP’nin hukukçu savcılık yapmış Millevtvekili Ali Özgündüz. Konuşmaları izliyorsunuz isyan etmemek için bir neden yok. Şamil Tayyar’ın konuşması baştan sona atmasyon, bir o kadar da kışkırtıcı. Sıkıştıkça Özgündüz’ün hukukçu olup olmadığını, hukuk fakültesini bitirip bitirmediğini soruyor. Bu yolla da Ali Özgündüz’ün sinirlerini bozup tartışmayı ana ekseninden başka yöne çekiyor. Özgündüz’se zaman zaman Şamil Tayyar’a hakettiği dilden yanıt vermeye kalksa da toparlanıp yine tartışmanın odağına çekmek istiyor Şamil Tayyar’ı.

13 yıldır bu ülkeyi ne hale getirdikleri ortadayken, Şamil Tayyar sokak ağzı bir üslupla 17-25 Aralık operasyonunu AKP’ye kurulmuş bir kumpas olarak değerlendiriyor. 4 Bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesi için 9 AKP’linin tutumunu olumlamakla kalmıyor, sanki bu komisyon bakanları aklamış da suçsuz bulmuş gibi görüşler ileri sürerek kendince yaşananlara yorumlar getirmeye çalışıyor. Ali Özgündüz’se 25 yıl savcılık yapmış biri olduğu için konuyu yasalar çerçevesinde ele alıp AKP’lilerin ipliğini pazara çıkarmaya çalışıyor. Çünkü Özgündüz, öyle AKP iktidarının baskısıyla takipsizlik kararı verecek kadar hukuku hepten terketmiş iktidarın savcılarına hiç mi hiç benzemiyor.

4 Bakan’la ilgili TBMM’nin komisyonunun konu ile ilgili meclise sunduğu dosyayı görüşmek ve Yüce Divan’a gönderilip gönderilmeyeceği yönünde bir karar verip dosyayı TBMM’ye sunma görevi var. TBMM’nin görevi yargılamak olmadığına göre 4 bakanın aklanması ve suçluluğu konusunda karar vermesi gereken merci Yüce Divan’dır. Yani TBMM Yüce Divan’a gönderilmemeleri dorultusunda bir karar vermiş bile olsa 4 bakan aklanmış olmayacaktır. AKP biliyor ki, 4 bakan Yüce Divan’a gönderildiğinde olay 4 bakanla sınırlı kalmayacak, ipin ucu Recep Tayyip Erdoğan’a kadar uzanacaktır. Asıl dağları bekleyen korkunun nedeni budur.

İşin daha da garip yanı Komisyon Başkanı AKP’li Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü’nün ses kayıtları ile ilgili tapeleri sildirmeye kalkmasıdır. Diyelim ki sildirdi, durum değişecek midir? 15 yıl süre ile konu yeniden yargı önüne getirileceğine göre, Hakkı Köylü’nün bu girişiminin hiç ama hiçbir önemi yoktur. Sanıyoruz ki, AKP’liler 15 yıl daha iktidarda kalacaklarını düşünüyor olmalılar. Bu da olası olmadığına göre; yolsuzluğa bulaşmış olan AKP’liler mutlaka yargı önüne çıkacaklardır.

Telefon konuşmalarına gelince; insanlarının yakınlarından biriyle konuşması birinden birinin telefonu dinleniyor kendisi izleniyorsa, telefon konuşmaları suç olacak bir durum olmadığı sürece sorun yoktur. Eğer konuşulan kişi de suçun içindeyse konuşmalardan bu ortaya çıkmışsa o andan itibaren o kişinin de telefonu dinlenir, izlemeye alınabilir. Bu durumda kayıtların silinmesinin olanağı yoktur.

Bakanların çocuklarıyla konuşmaları bu içeriktedir. Bugün hakkında herhangi bir işlem yapılması söz konusu olmasa da Recep Tayyip Erdoğan’ın durumu da budur. Çünkü oğlu Bilal’le konuşmasında paraların sıfırlanması talimatını veren ve de kızı Sümeyye’yi bizzat İstanbul’a gönderen Recep Tayyip Erdoğan’dır. AKP’liler büyük bir yolsuzluk batağında debelenip durmaktadırlar. Bu yüzden de her suçun üstünü kapatmaya çalışmaları boşuna değildir.

Sonuç olarak; AKP’ye daha Şamil Tayyar gibi çok insan gerekli.

AKP’de ne kadar Şamil Tayyarlar olursa bu partinin o kadar güme gitmesi olasıdır.

Zaten AKP’nin 13 yıldır yaptığı yolsuzlukları milyon Binali Yıldırım, milyon Şamir Tayyar olsa kapatamaz.