YAKIŞ’A YAKIŞIYOR

Yazan: Turgut Koçak 24 Temmuz 2011

Yaşar Yakış, biliyorsunuz AKP’nin eski Dışişleri Bakanı’dır. Merkez sağın sıfırı tükettiğini görenler AKP çatısı altına yığılınca Yaşar Yakış’ın da Dışişleri Bakanı olması sağlandı. Yakışın Bakan olduğu dönem hareketli günler olduğu için bu zatı muhtereme de sık sık Amerika’ya gitmek nasip oldu. İşte bu zatı muhteremin bulunduğu bir toplantıda Bay Tayyip’in “deliğe” süpürülmesinden söz edilmiş, yine bu zatı muhteremin önünde de deliğe süpürmek isteyenlere Bay Tayyip’in iyi adam olduğu söylenmiş, “deliğe süpürmeyin kullanın” denilmişti. Bu çok onurlu durum basında hemen her gün yer almış, ne yazık ki, bugüne kadar ilgili zatı muhteremlerden de gık bile çıkmamıştır.

23 Temmuz sabahı Kanal 24’te Yaşar Yakış’a; Bay Tayyip’in KKTC’deki konuşmasında; “Kıbrıs Rum Kesimi 2012 yılında AB’nin Dönem Başkanı olursa AB ile ilişkilerimizi dondururuz” demesi ve sert çıkışları soruluyor, Yakış da kendisine yakışan bir yanıt vererek Bay Tayyip’in zamanlamasının ve konuşma üslubunun yerinde olduğunu söylüyordu. Bir söz vardır bilirsiniz; “bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü” diye. Bizde diyoruz ki, Kıbrıs’la ilgili anlaşmalarda ödün konusunda hep ilerde olmayı politikalarının başına alan AKP ve onun başı Bay Tayyip’e ne oldu da durup dururken bu konuşmayı yaptı? Biz böyle düşünüyoruz ama Yaşar Yakış’ın aklının köşesinden bile bu konuşmayı sorgulamak geçmiyor nedense. Konuşmayı tümden olumlar ve başarılı olacağına inancını belirtirken Yakış araya şu sözleri de sıkıştırmadan edemiyor. “Şartlar olumlu giderse.”

Yakışın bu yaklaşımı biraz da bizim Anadolu köylüsünün yazgıcı bakışını çağrıştırıyor. Havalar iyi gidecek, yağmur yağacak, yel olmayacak, sel olmayacak Allah’ın izniyle köylünün ürünü de tavan yapacak. Ancak ne köylünün dediği gibi ne de Yakış’ın söylediği gibi koşullar olmazsa ne olacak? İşte orası belirsiz. Yani belirli aslında. YANDI KETEN HELVA.

Yakış’ın işin içyüzünü görmezden gelişine gelince; iş burada çatal kazığa dönüşüyor, ne kadar çakarsan çak çatal kazık yere batmıyor. Burjuva muhalefet partileri olup bitenleri es geçmiş olsalar da bizim gözümüzden ne ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton’ın ne de çuvalcı General CIA Başkanı David Howell Petraeus’un Türkiye’ye gelip gitmeleri ve AKP ileri gelenleri ve diğer yetkililerle yaptıkları görüşmeler gözümüzden kaçmıyor. Önceki yazılarımızda nelerin konuşulduğunu yazdığımız için konuyu uzatmayı gerekli görmüyoruz. Ancak şimdi çok daha iyi anlaşılıyor ki, ABD emperyalistlerinin bölgemizde çok daha etkili olmaları için yeni yeni üslere gereksinimleri vardır. Kıbrıs bu bağlamda biçilmiş kaftandır. Zaten Güney Kıbrıs’ta İngiliz üssü mevcuttur, bir de Amerikalılar Kıbrıs’ta üs sahibi olursa siz o zaman demeyin Amerikalıların keyfine. Bu isteği de en iyi yerine getirecek olan kuşkusuz ki, Bay Tayyip ve AKP iktidarıdır. İşin içinde doğrudan AB’nin olmasının yaratacağı zorlukları ABD emperyalistleri iyi bilmektedirler. Bu yüzden de öyle sanıyoruz ki, Bay Tayyip ABD emperyalistlerince yüreklendirilmiştir. Yoksa Bay Tayyip’in sesinin böyle çıkmasının olabilirliği neredeyse sıfıra yakındır. İşte Yakış’ın hiç ama hiç üstünde durmadığı konunun can alıcı noktası da burasıdır. Hoş zaten Yaşar Yakış gibi emekli edilmiş politikacıların konuyu açık etmesinin de olanağı yoktur. Bunula birlikte Yaşar Yakış’ın, Bay Tayyip’in konuşmasını yerinde bulması AKP çatısı altına doluşmuş olanların genel karakteri ile uyumlu olmasından ibarettir.

Konunun yaşamsal özellikleri olmasa Yaşar Yakış’ın söylediklerine güler ve Yaşar Yakış’a yakışıyor der geçeriz ama kazın ayağı hiç de öyle değildir. Önümüzdeki günlerde Ortadoğu Halkları ve bizzat Türkiye Kıbrıs’ta ABD emperyalistlerinin elde ettikleri olanaklarla sıkıştırılacağı için konuya dikkat çekilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz. Bay Tayyip’in esip yağması karşısında vidaları gevşeyen milliyetçilerin ve de burjuva muhalefet partilerinin içlerinin kefereye döndüğünü bir kez daha görüyor, ABD emperyalistlerinin amaçlarını halkımızın bilincine çıkarmaya çalışıyoruz. Bay Tayyip’in ve partisi AKP’nin çirkin yüzünü gerektiği kadar göremeyen halkımız, ne üzüntü vericidir ki, bu partiyi bir kez daha yüzde ellilik bir oy oranıyla iktidara getirdi. Bu partinin iktidarında neyin bozulacağı ya da neyin düzeleceği gibi artılar ve eksilerle uğraşmanın hiç mi hiç gereği yoktur. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri de içinde cumhuriyet tarihinde gelmiş geçmiş bütün yönetimlere AKP ve AKP’nin başı Bay Tayyip rahmet okutmuştur. Bu durum kimseyi şaşırtmamalıdır. Çünkü AKP iktidar olarak uluslararası sermaye ile işbirliği ve bütünleşme konusunda diğer bütün burjuva partilerinden fersah fersah daha ilerdedir ve kendisine verilen rolü de en iyi şekilde yerine getirmektedir. Şimdilik AKP dışında bir burjuva partisinin seçenek olarak uluslararası sermayenin portföyünde olmaması ise anlaşılmayacak bir şey değildir.