YA ROMA'YA GİRİLECEK, YA ROMA'YA GİRMEK İÇİN BİR YOL BULUNACAK

Yazan: Turgut Koçak 20 Haziran 2015

7 Haziran seçimleri yapılıp bitti. Sonuçlardan “ben çok memnunum” diyen taraf yok gibi. Seçim sonuçlarından bir tek HDP bayram havasına girip kutlamalar yapsa da HDP de biliyor ki, denklemleri doğru kurmazsa çıkarmış olduğu 80 milletvekili için çok da sevinemeyecek. Çünkü sıra şimdi ne olacağa gelmiş dayanmış durumda. İşte her ne yapılacaksa bundan sonra yapılacak. İyi şeyler yapılacak olumlu gelişmelere imza atılmış olacak. Kimi sözümona kırmızı çizgilere takılıp kalınacak, o zaman da onlarca Cafer bez getirse kirliliği temizlemenin olanağı olmayacak.

AKP’yi devre dışı tutuyorum. Çünkü AKP ile birlikte Türkiye’de her şeyin çivisi çıktı. Valiler, kaymakamlar, müdürler, müsteşarlar, kurum başkanları-müdürleri, yargı, yargının tepe noktaları, bizlerin parası ile tekelleşmiş TRT, sansürcü RTÜK, YÖK, Üniversite rektörleri kısaca aklınıza ne geliyorsa AKP’lileştirilip çıkıldı. Bunlar Türkiye’nin başına öyle büyük belalar sardılar ki, bunların tümü temizlenmeden ne yaparsanız yapın yetersiz kalacaktır.

Öyleyse kurulacak hükümet önüne sayısız şeyleri yapmak için plan yapmak yerine salt yukarıdaki saydıklarımı gerçekleştirmek için bile kolları sıvasa Türkiye için çok büyük işler başarmış olacaktır. Sonrası mı ister erken seçime gidilerek daha kalıcı bir iktidar kurulmasına kapı aralanır, ister işlerin iyi gittiği görülürse devam bile edilebilir.

Bugün 292 milletvekili sayısı ile bir blok sözkonusudur. İşte bu blok AKP’nin işinin bitmesi için elinden gelen görevi yerine getirmeli ve AKP’nin yarattığı moloz yığınını temizleyerek hesap sorulamazmış gibi görünen sözüm ona muktedirlerin muktedir olmadıklarını geniş halk yığınlarına bütün yönleriyle göstermelidir. Göstermelidir ki, halkın gözünde yenilmez, yıkılmaz gibi duranların bir fiskede yıkılacak bir çınar oldukları görülsün. Tek başına ya da bir koalisyon ortağı ile AKP iktidar olamazsa varlığını sürdürme olanağı da yoktur. Yoktur, çünkü AKP bir çıkar ortaklığıdır. Bu çıkar ortaklığı iktidarı kaybettiği andan itibaren bitmiştir. Şimdi bu çıkar ortaklığı içinde yer alanlar en hasarsız paçayı nasıl kurtaracaklarının hesabını yapmaktadırlar ki, bunu bile başarması çok zordur. Zordur, çünkü AKP’yi yeniden toparlamak için hiçbir formül işe yaramayacaktır. Öyle ki, Abdullah Gül’lü formüllerin bile işe yaramayacağı görülecek, AKP’nin kurulacak hükümette yer almadığı görüldüğü andan itibaren dağılma süreci de başlayacaktır. İşte bu süreç öyle devam edecek ki, suç batağına batmışların hemen hepsi gerçek muktediri işaret ederek kaptanı batan gemisiyle baş başa bırakıp sıvışacaklardır. Yok, sözünü ettiğimiz üç partinin oluşturduğu blok üzerlerine düşen görevi yapmazlarsa, süreç de Recep Tayyip Erdoğan’ın yapmak istediği gibi sürdürülürse, bugün bu süreçte kilit gibi görünen MHP ve HDP aradıklarını bulamayacak, üzerlerine düşen görevi yerine getirmemiş partiler olarak seçmenlerinin bir kez daha oluruna mahzar olamayacaklardır.

Burada söylemek istediğim bütün yollar kapanmış olsa seçimlerin yenilenmesine de Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığında gidilse durum çok değişir mi bilemem ama şunu açıkça söyleyebilirim AKP’nin karşısında blok gibi görünen üç partide siyasi yaşamlarının en büyük hatasını yapmış olacaklardır.

MHP ve HDP’nin politik arenada birbirlerine benzediğine işaret ettim. MHP ezen ulus milliyetçiliği yaparak işi götürürken HDP’de kim ne söylerse söylesin koyu bir ezilen ulus milliyetçiliği ile ancak kendisini var edebilmektedir. MHP olur olmaz martavallarla AKP’nin ekmeğine yağ sürmeye devam ederse belki HDP’nin milletvekili sayısını koruma şansı vardır ama MHP, HDP karşısında parlamentoda daha az bir sayı ile temsil edilerek şapa oturmaktan kurtulamayacaktır. Bu yüzden de MHP eğer bloğu oluşturan partilerle üzerine düşen görevi elinin tersi ile iter AKP ile bir koalisyon kurar ya da seçimlerin yenilenmesine yol açan bir yol izlerse sonuç kaçınılmaz olarak MHP’nin hüsranı olacaktır.

Sonuç olarak gerçekler ortadadır.

Ya Roma’ya girilmeli, ya da Roma’ya girmenin bir yolu bulunmalıdır.

Yoksa kendilerini Kartacalı Anibal sayanların Roma karşısında adları bile kalmayabilir.