YA KONUŞMA YA DA SÖZÜNÜN ARKASINDA DUR!

Yazan: Turgut Koçak 15 Nisan 2014

Seçimler bitti. Belediye başkanları mazbatalarını aldı ama seçim hilelerini konuşmayı devam ettiriyoruz. Seçimlerde hile yapıldı mı diye sorarsanız; yanıtımız hilelerin daniskasının yapıldığı yönündedir. Bu hileleri eğer hukuk kuralları içinde çözemiyorsak o zaman yapılacak bir şey yoktur. Artık o zaman ne seçimleri ne de sonuçlarını tanımak ve katlanmak olasıdır. Ne var ki, seçimlere bunca hile hurda karıştırılmıştır karıştırılmasına ya sonuçta parlamentoda bulunan partıler de sonuçlarına katlanıp oturmuşlardır oturdukları yerde.

Meclis açılır açılmaz hak ve özgürlüklere karşı yasaların çıkarılması için AKP harekete geçmiş; CHP, MHP, BDP ve HDP milletvekilleri mecliste yerlerini almışlardır. Burada BDP ve HDP’yi anlıyoruz. Çünkü onların anlayışlarına göre alınması gereken iller alınmış, hedef tutturulmuştur. Bazı illerin elden gitmiş olmasına ise amaç doğrultusunda katlanılabilir. Fazladan AKP’nin üzerine gitmenin anlamı da yoktur, zamanı da değildir. Öyle ya malum Kürt sorununun çözümü aksayabilir. Hem Abdullah Öcalan’la gazetecilerin görüşmesi ortamı da yakalanmışken pişmiş aşa su katmanın gereği de yoktur.

Hile konusunda en çok şikayetçi olan parti ise CHP’dir. CHP, başta Ankara olmak üzere pek çok yerde seçimlere hile karıştırıldığını savunmakta, iktidara karşı ağır eleştiriler yöneltmektedir. CHP’nin ağır eleştirileri ise hız kesmeden devam ettirilmektedir. Bu konuda bir tek CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Mustafa Sarıgül belirgin bir şekilde suskunluğunu korumakta ve de CHP içinde içeriye yönelik birtakım operasyonlar yaptığı ise usuldan usuldan ortaya çıkmaktadır. Beşiktaş, Şişli vb belediyelerde kendisi seçilmese de dışardan yönetebileceği ve de CHP içinde bir varlık olarak bir şeyler yapmak istediği olmazsa ayrı parti kuracağı yönünde bilgiler ortaya dökülmektedir. Yani Mustafa Sarıgül gibi ne olduğu bilinen bir kişiye bel bağlanamayacağı da açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır. Sarıgül aday gösterildiğinde kazanacağ yönünde büyük umutlar besleyen çevrelerin umudu açıkça kırılmıştır. Çünkü CHP’nin İstanbul’da oy oranı Sarıgül gösterilmese de üç aşağı beş yukarı aynı oranlardadır. Daha da önemlisi sol güçler için önemi bilinen İstanbul’da bir aday çevresinde birleşilmiş olsaydı bugün AKP’yi açıkara yere sereceği de bütün çıplaklığı ile görülmüştür.

İstanbul seçimlerinde seçimi yitirdiğini gören Mustafa Sarıgül’ün havlu atıp hile hurda ile ilgilenmemiş olmasını doğru okumak gerekir. Aslında CHP için Sarıgül’ün kazanamamış olması da bir şans sayılmalıdır. Çünkü uzun zamandır ortalığı karıştırıp duran Sarıgül efsanesi de İstanbul seçiminin yitirilmesi ile birlikte denilebilir ki sona ermiştir.

Şimdi gelelim CHP’lilerin seçimlerde hile yapıldığı konusunda açıklamalarını sürdürmelerine. Eğer seçimlerde hile yapılmışsa ki yapılmıştır, o zaman da ülkede çok vahim bir AKP iktidarı ile karşı karşıyayız demektir. AKP iktidarı onca yolsuzluğa ve çalmaya çırpmaya karışmış bir iktidardır. Bütün bunlara karşın bunlara hukuk aracılığı ile herhangi bir yaptırım söz konusu olamamaktadır. Atamalardan tutun da devlet kadrolarının partizanca şekillenmesi ile ilgili de bunlara karşı herhangi bir yaptırım söz konusu değildir. Yasaklar bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkar çıkmaz uygulanmakta, dahası kimi yargı kararları da Recep Tayyip Erdoğan’ı durdurmaya yetmemektedir. Onu Anayasa Mahkemesi kararları bile bağlamazken bir de bu olup bitenlerin üzerine seçim hileleri gelmiş oturmuştur. Madem seçimlerin kazananı da hilelerle belirlendiğine göre bu iktidarı meşru kılacak ortada ne kalmıştır acaba? AKP eliyle diktatöryal bir rejime hızla gidilmektedir. Meclis’te görüşülen MİT yasası da faşist diktatörlüğün tartışılmaz bir şekilde getirilmesi için bal gibi bir yoldur. Mecliste muhalefet partilerinin tıpkı önceki yasalarda olduğu gibi bu yasayı da önleme gücü de sayısı da yoktur.

Sonuç olarak meclisteki siyasi partiler ya çıkıp seçim hilesi yapılmamıştır demelidirler ya da seçim hilesi yapıldı deyip de mecliste AKP’ye payanda olup AKP’nin diktatörlüğüne meşruluk kazandırmamalıdırlar.

Artık yeter!

Ya içtenlikli olunlamalı ya da mevcut rejimi bizde savunuyoruz denilip işin içinden çıkılmalıdır.

Çıkılmalıdır ki, sosyalistlerin halka ulaştırmak istedikleri mesajları daha kolay yerini bulmalı, yığınlar gerçek kurtuluşun sosyalizmde olduğunu görüp sistem partilerinin bir güzel ipini çekmelidirler.