Yazan: Turgut Koçak 2 Ekim 2011
Vurdukça tozmak ilginç bir tanımlamadır aslında. Hem alabildiğine kir pas içinde kalmayı tanımlar, hem de ne kadar vurursan vur tozmaya devam ediyor oluşu. 12 Eylül 1980 faşist darbesinden sonra geniş emekçi yığınları bir yandan örgütsüz bırakılırken bir yandan da baskı ve zulümle iyice köşeye kıstırılıp korkutuldu. İnsanların eline vurulup ekmeği elinden alındı, tıs yok. Her türlü hak aramanın önü kapatıldı, kimse bana mısın demedi. İşsizlik, yoksulluk, vurgun, soygun tavan yaptı, aldıran olmadı. Ülkede gericilik hortladı, cemaat örgütleri köşeleri tuttu, adam canım sende denildi. Turgut Özal’ın marifetiyle insanların kıyıda köşede neleri varsa ham hum şaralop yapıldı. İnsanlar başa gelen çekilir deyip dizlerini kırıp oturdular. IMF’nin, Dünya Bankası’nın ekonomik talimatları harfiyen uygulanıp emekçilerin sırtına zam üstüne zam bindirildi, yine insanlara bu zamlar az bile geldi. Yöneticiler de bu durumu fırsat bilerek zamlar yoluyla vur patlasın çal oynasın ülkeyi bir güzel yönete yönete uçurumun kıyısına getirdi, kimsede şafak atmadı.
Yıllar devrilip gitti. Birde baktık ki, küresel sermaye sistem partilerine operasyon çekerek onları darmadağın etti. Erbakan’ın partisi bölünüp içinden emperyalist güçlere ölümüne bağlı işbirlikçi bir parti çıkarıldı. Başına da 1990’lı yılların ortalarından sonra Amerika’nın gözdesi haline getirilen Recep Tayyip Erdoğan getirildi. Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi AKP, içte ve dışta emperyalistler ve işbirlikçileri tarafından öyle bir boyanıp parlatıldı ki, Kasım 2002 seçimlerinde iktidar koltuğuna oturtuluverdi. İşte sözü edilen AKP on yıla yakın bir süredir de iktidarda bulunuyor.
AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte Amerikan emperyalistlerinin çıkarları ülke çıkarlarının önüne geçti. Uluslararası finans kuruluşları sonuna kadar gözetilerek ülke yolgeçen hanına çevrildi. Ülkeye gelen sıcak para yatırıma dönüşmedi ama ortalıkta fink atarak bir koyup beş götürdü. Dışalımla dışsatım arasındaki açık bir türlü kapatılamadığı için ülke borçları AKP ile birlikte tavan yaparak 500 milyar doları geçti. Para edeceği düşünülen ne kadar kurum ve kuruluş varsa özelleştirmeler yoluyla yabancılara peşkeş çekildi. Kimi bankaları alarak yabancı bankalar ülkemize doluştular. Çalışanların her türlü hak ve özgürlükleri sonuna kadar kısıldı. Emek örgütleri işlevsizleştirilerek varlığı ile yokluğu belirsiz hale getirildi. Gericilik iktidar eliyle semirtilip güçlendirildi. Bu yönde her türlü örgütlenmenin önü sonuna kadar açılarak örgütlenip güçlenmeleri sağlandı. Hukuksal olarak bu tür cemaat örgütlerine dokunulmazlıklar getirilerek iyice azdırıldı. Toplum karanlık güçlerin çemberine alınarak yığınların feleği şaşırtıldı. İş, aş ve gelecek kaygısına kapılan yığınlar cemaat örgütlerinin kapısında yığılmaya başladı. Basın susturuldu. Direnenler maliyenin çemberine alınarak teslim alındı. Bugün mütareke basınına çevrilen bir basınımızın olması özgürce haber alma olanaklarını ortadan kaldırdığı gibi tek yönlü bir haber ve bilgi akışıyla toplumun beyni yıkanmaya başlandı. İktidarın anlayışının dışına çıkanlarsa düzmece kanıtlarla Silivri’yi boyladılar. Çalışanların ücretlerine zam söz konusu olduğunda AKP iktidarı olabildiğince cimri davranırken iş zamlara gelince otomatiğe bağlanarak yığınların kanı kurutuldu. Yargı iktidarın yörüngesine sokuldu. Özel Yetkili Mahkemeler eliyle keyfi tutuklamaların yanında ‘Deniz Feneri’ davasında olduğu gibi kimileri de koruma altına alındı. Yargıda yaşanan deprem ayyuka çıktı.
Türkiye’nin hemen her alanda talan edilip soyulması devam ediyor. HES’ler yoluyla doğa katliamı hemen her bölgede sürdürülüyor. Karşı çıkanlar kim olurlarsa olsunlar güvenlik güçlerinin şiddetine maruz kalmanın yanında yargı tarafından da haklarında davalar açılıp kararlar veriliyor. Tortum’da ki son HES karşıtı gösteriler sonrasında verilen ilginç kararlara tanık oluyoruz. 17 yaşında genç bir kızın hem çalışma alanına yaklaşmasının yasaklandığı hem de isim isim sayılarak kimlerle görüşemeyeceği yolunda yargı kararlarına tanık oluyoruz. Bir başka deyişle AKP iktidarı döneminde ülkemizin doğası ve insanlarımızın yaşam alanları bir bir ortadan kaldırılıyor. Bu konuda duyarlılıklar gösterenlere karşı güvenlik güçleri zor kullanırlarken yargı da haklarında davalar açarak insanların tepki göstermelerinin önüne geçilmek isteniyor. Yani kuzulaştırılmış bir toplum yaratılarak vurgunun, talanın önü açılıyor.
AKP iktidarının emperyalist güçlerle kurduğu siyasi ortaklıklar Türkiye’nin tam anlamıyla kullanılmasına dönüştü. Emperyalistlerin her istediği tartışmaya bile gerek görülmeksizin uygulamaya konuldu. Bu yüzden de bütün komşularımızı emperyalistler adına tehdit eder olduk. Hatta daha da ileri giderek saldırı ve savaş örgütü NATO aracılığı ile Libya’nın bombalanıp Kaddafi’nin devrilerek iktidarın işbirlikçilere verilmesinde akıllara durgunluk veren bir rol oynadık. Suriye hedef tahtasına konuldu. İran ve öteki komşularımızın emperyalistler tarafından kontrol edilmesi ve İsrail’in korunması amacıyla Küreciğe füzesavar üssü kurulmaya karar verildi. Özetle; AKP iktidarı eliyle Türkiye emperyalistlerin uçbeyliğine dönüştürüldü.
Böylesine olumsuzluklara karşın AKP iktidarının başı Bay Tayyip, hemen her gün gündemi değiştirmek için özel bir çaba harcıyor. Bir bakıyorsunuz Arap ülkelerine gitmiş, bir bakıyorsunuz Makedonya’da insanlara işine geldiği gibi nutuklar atıyor. Fatih’ten girip ezen ve ezilenlerin olduğundan çıkıyor. Bu durumu da olağan görüp, sonsuza kadar kaldırılamaz ya, en aza indirilebilir vaazında bulunuyor. Oysa Bay Tayyip, böylesi gündemlerin peşinden koşar ve herkesi de koşturmaya çalışırken ülkemizde kan akmaya devam ediyor. Hemen her gün ülkenin bir kentinde yaşamını yitiren insanlarımızın yakınlarının ağıtı yükseliyor. Bay Tayyip, sözün gelişi “ciğerim yanıyor” derken asıl ciğeri yananların sesleri gökyüzüne yükseliyor.
Dünya Bankası ve IMF ile ilişkilerini kestiklerini söyleyen iktidarın aksine ilişkilerin kesilmediği bütün çıplaklığı ile karşımızda duruyor. IMF’nin elektriğe zam yapılması önerisi AKP iktidarınca hemen yerine getirilerek %10’luk bir zam insanlarımızın sırtına yükleniveriyor. Doğalgaza ise %15’lik bir zam yapılarak kış önünde halkımıza nasıl ısınırsanız ısının deniliyor. Yetkililerin zamların gerekçelerini açıklamaları ise oldukça manidar. Neymiş efendim dolar yükselmişmiş de zamlarda bu yüzden yapılmışmış. ABD’de yaşanan ekonomik krizler dünyanın her tarafında doların değerinin iki paralık olmasına neden olurken ülkemizde neden doların değerinin arttığı AKP yetkililerince her nedense dile bile getirilmeye gerek duyulmuyor. AKP iktidarının yüzünün derisi iyice kalınlaştığı için ne utanma var ne de sıkılma. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptığı bir konuşmada “paramız çok” diyebiliyor. Madem paranız çok, niçin onca öğretmeni paramız yok diye atamayıp mağdur bıraktınız? Neden paranız çok da, zam üstüne zam bindiriyorsunuz? Ulaşımdan, toplu taşımaya, oradan PTT hizmetlerine incikten boncuğa zam getirirken paranız çoksa ne diye zam yapıp duruyorsunuz?
Sizde haklısınız. Karşınızda vurdukça tozan bir toplum var. Siz vuruyorsunuz o tozuyor, siz vuruyorsunuz o tozuyor. Bu yüzden de veriyorsunuz sopayı. Her yaptığınızı bu denli kolay kabul eden bir toplumu yönetiyor olmasanız bu denli rahat zam yapabilir misiniz? Uluslararası finans kuruluşlarının size söylediklerini destursuz kabul edip uygulamaya koyuyorsanız demek ki Türkiye toplumundan yana bir kaygınız yok. Karşınızda bu zamları uygulatmayacak bir toplum olsa siz bu zamları yapabilir misiniz? Astığınız astık, kestiğiniz kestik bir hüküm sürüyorsunuz. Karşınızda ne mecliste sizlerin önünü kesecek siyasi partiler var ne de dışarıda keyfi kararlarınızı uygulatmayacak denli örgütlü bir toplum.
Sanmayın ki saltanatınız sonsuza kadar sürecektir. Eline vurup ekmeğini aldığınız, her türlü hak ve özgürlüklerini çiğnediğiniz, bütün sosyal haklardan yoksun, yok pahasına çalıştırdığınız, işsiz, aşsız, yarınından güvensiz insanlar sizlerin yaptıklarını unutacak sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Gün gelecek haksızlıklarınızın hesabını bir bir ödeyeceksiniz.
Bugüne kadar “VURUN ABALIYA” örneğinde olduğu gibi halka vurup durdunuz.
DAHA NE KADAR TOZACAK DERSİNİZ HA , NE KADAR TOZACAK?