VİRÜS OLAYI

Yazan: Turgut Koçak 2 Haziran 2020

Ülkemizde ve dünyada son virüs salgınına benzer salgınlar yeni yaşanıyor değil. Daha önce de pek çok salgın yaşandı ve bu salgınlar üzerinde bilim insanları ve pek çok çevre kafa yordu.

Bugün de aynısı yaşanıyor.

Ancak korona virüs salgını daha önce yaşanan salgınlardan çok daha etkili bir propaganda yöntemleriyle neredeyse yediden yetmişe herkesi etkileyecek şekilde yapıldı bu konuda da diyebiliriz ki etkili olundu.

Sonuçta dünyanın hemen her yerinde birkaç ülke dışında aynı sonuçlar elde edildi. Biraz daha iddialı olarak söylemek gerekirse insanlara denilmek istendi ki ya özgürlüklerinizden vaz geçip hayatta kalacaksınız ya da her ikisini de yitirmekle karşı karşıya geleceksiniz.

Peki, korona virüs salgını ilk nerede görülmüştü? Çin’in Huan kentinde. Nasıl olmuştu da Çin bu kadar kalabalık nüfusa sahip olmasına karşın salgını kolaylıkla durdurmuş ve ilk çıktığı yerde bu kadar az ölümlere yol açarak sönümlendirilebilmişti?

Durum çok açıktı. Çin’i tırnak içinde komünist parti yönetiyordu fakat uygulanan ekonomik sistemin sosyalist ve komünist ekonomik anlayışla hiçbir ilintisi yoktu. Konu genişletilerek tartışılabilirdi ama özet olarak uygulanan şey devlet kapitalizmi idi. Yani sistem Çin işçi ve emekçilerinin ne yönetimde ne de hak ve özgürlükler konusunda haklarını kullanabildikleri bir durum yoktu ortada. Ancak öteden beri komünist sistem için olumsuzlama anlamında söylenen otorite burada tartışmasız şekilde kolaylıkla uygulandığı gibi geniş yığınlar da kolaylıkla denileni yapmaya yatkındı. Bu nedenle hemen gerekli tedbirler alındı ve açık kapı bırakılmayarak virüs salgınının önüne geçiliverdi.

Dünyada ise kapitalizm geldiği noktada çok daha fazla otoriter olmak istiyordu ama bunu uygulaması da sanıldığı kadar kolay değildi. Bu yüzden sözü geçen virüs salgını bir fırsat olarak düşünülündü ve öteden beri kurgulanan niyetin yaşama geçirilmesi için sermaye güçleri ve iktidarları fırsat fırsattır deyip toplumun karşısına şu anlayışla çıkıverdiler. Ya hayatta kalmayı seçeceksiniz ya da ikisini de seçip ikisinden de olacaksınız seçim sizin.

Bu yaklaşım bırakalım dünyanın pek çok ülkesini bizim ülkemizde bile insanlar ölmektense bazı haklardan vazgeçmek daha yeğdir diyerek her denileni sineye çekip oturdular. Onca zorlukları bile olağan karşıladıkları gibi daha, daha, daha denildikçe de otoritenin buyruğuna kolaylıkla boyun eğildi.

Şu an doğruluğundan adım kadar emin olduğum bir şey var o da uluslararası sermaye güçlerinin bırakalım bugünleri uzun süredir ajandalarında bulunan otoriter bir sistem oluşturma gayreti var. Hem öyle bu istek sonucu kurduk otoriteyi iş tamamdırla da yetinilmediğini görüyoruz. Halkın her anının denetlenmesi için füzesavar gibi kişiye çip takmaktan bile söz edildiği gibi bu çitlerin hastalığı uzaklaştıracağını da ileri süren ve savunan görüşler var. Hatta bu çitleri bilmem kaç dolar karşılığında takmayı bile vadeden yatırımcılar ortaya çıkmaya bile başladılar. Gerçekten durum buysa hemen herkesin diyelim ki facebook hesabı nasıl bir yerde depolanıyor ve biliniyorsa insanlarla ilgili hastalığından tutun da dünya görüşüne kadar her şey bilinebilir ve mevcut düzene uyum sağlamadığı görüldüğünde de imha edilmesi işten bile değildir.

Önümüzdeki konularda bu yönde seçenekler insanların önüne çıkarılacaktır bunu biliyoruz. Burada en önemli şey bu yaklaşımlara asla prim verilmemesidir.

Geçen gün Çin kaynaklı bir haberde yılandan insana bulaştığı ileri sürülen bir virüsten söz edildi. Bu yılan bilmem nerenin bataklığında görülmüşmüş de buraya bir füze düştüğü saptanmış da sözü geçen bu virüs aracılığı ile dünden bu yana sönümlendirilen ya da kontrol altına alınan tüm virüsler yeniden harekete geçirilebilirmiş de Çin hükümeti bu konuyu araştırmak için ajanlarını sahaya göndermiş de falan filan şişirme ya da değil bir sürü kirli ya da bilinçli bir şekilde sızdırılan haberler. Bunların hiçbirine adam sende deyip geçmemek gerekiyor, bu konuda kapitalist güçlerin insanları her türlü yöntemi kullanarak kontrol altında tutmak için ellerinden geleni yapacaklarına adınız gibi emin olun. Ancak bir şeyden daha emin olun ki o da bazı iyiniyetlilerin söylediği gibi artık dünyamız eskisi gibi olmayacak daha paylaşımcı, daha adaletli bir dünya için sosyalizm yolunda adımlar atılacak yönündeki adımlarsa tam anlamıyla boş bir hayalden ibarettir.

Çünkü bu virüs salgınından sonra egemenlerin istedikleri yönetim en iyimseriyle otoriter bir sistem, zorlanırlarsa da kafa koparıcı faşist bir sistem.

Bu yüzden de bizler hiçbir şey bilmiyorsak eğer bize karşı olanların hareketlerine karşı koymak için kendimizi konumlandırmalı ve hiçbir şekilde iyi niyet anlayışlarına prim veren bir savrulmaya düşmemeliyiz.