VİCDANLARI YARALAYAN FACİA

Yazan: Turgut Koçak 31 Mayıs 2014

Bildiğiniz gibi HDP, Recep Tayyip Erdoğan hakkında gensoru vermişti. Sonra çarketti ve 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan işçi cinayetindeki sorumluluğu nedeniyle Başbakan Erdoğan hakkında verdiği gensoruyu geri çekti. HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken bu konuda; “canlı yayın olmamasına ve bakanlar hakkındaki gensoruda olduğu gibi, Başbakan’ın da kendisini aklamasına fırsat vermemek” olarak geri çekme nedenini açıkladı.

Baluken’in meclis TV’de Gensoru görüşmesinin halk nezdinde izlenmiyor olması, Başbakan için kalkan parmaklarla, Başbakan’ın “güvenoyu aldı” imajı yaratmaması için gensoruyu geri çektiklerini açıklayan Baluken, “Süreçle ilgisi var mı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bazı yayın organlarında bu konuda çıkan haberler gerçeği yansıtmıyor. Bu konuda AKP ile görüşmeler, pazarlık yapılıyor iddiaları doğru değil. Çünkü Soma faciası pazarlık konusu yapılmayacak kadar önemli ve vicdanları yaralayan bir faciadır.”

Hiç kuşku yok ki, HDP ya da Kürtleri temsilen kim konuşuyorsa onların yaptıkları politikalar kendilerini bağlar. İzledikleri politikalarıysa beğenelim ya da beğenmeyelim onların bileceği iştir. Yalnız bizim dikkatimizi çeken bir konu vardır ki, burada yazmadan geçemeyeceğiz. Ne zaman geniş halk yığınları olup bitenlere karşı bütünlüklü bir tepki göstermeye kalksa birileri bir yerden çıkıyor ve durup dururken başka bir konuyu ortaya atıveriyor. Böylece de asıl konu büyük ölçüde gölgelenmiş oluyor.

Biz sandık ki, Soma’da yaşanan madenci katliamı sonrası; Türkiye’nin gündemini oluşturacak ve de geniş emekçi yığınların etkili ve örgütlü mücadelesine güç katacak bir yönde dikkate değer adımlar atılacak, işçi ve emekçi düşmanı kuruluşlar başta da iktidar partisi AKP bir köşeye sıkıştırılacaktır. Tabi ki bizim düşünüdüğümüz olmadı. HDP Başbakan hakkında verdiği gensoruyu geri çekerek işe başladı. Doğru ya da yanlış konuyu bir kez daha “çözüm süreci"ne kilitleyiverdi. Doğru ya da yanlış diyoruz, çünkü bizler, Kürt sorununun asla AKP ile yürütülen çabalar çerçevesinde bir sonuca ulaştırılamayacağını düşünüyoruz. Ne var ki, BDP-HDP Kürt sorununu bahane ederek bir şekilde AKP’nin politikalarına uygun düşen bir yol izlemekte ısrar ediyor. Kürt ulusal hareketi ne yapar, nasıl davranır yukarıda da söylediğimiz gibi onları bağlar ve de onların bileceği iştir. Ancak, kendilerine solcu ya da sosyalist diyen bazı örgütler vardır ki, işte bunları anlamamız gerçekten de olası değildir. Değildir, çünkü sosyal kurtuluş mücadelesi yani sosyalizm mücadelesi hiçbir zaman ulusal mücadelenin vagonu olamaz olmamalıdır da. Eğer diyalektik böyle başaşağı işletilmeye kalkışılırsa da sonuçları hesap edilenden kesinlikle daha ağır olur.

Gezi gösterileri için, Ergenekoncular, faşistler, ağır abiler vb tanımlamalar yapanlar, bir yolunu bulup Soma’da yaşanan madenci katliamını da gündemden düşürmek için yol arayışı içindeler. Öyle ya Türkiye’de sistem karşıtı mücadelenin bayrağı Gezi Parkı gösterileri üzerinden bile değil, Soma madencilerinin katliamı üzerinden yükseltilecekken, HDP yetersiz ve de inandırıcı olmayan gerekçelerle Başbakan hakkında verdiği gensoru önergesini gerisin geri çekiveriyor. Sonra bir de bakıyoruz ki, Karakollar “Kalekollar”, çocukları kaçırılan annelerin durumu gündeme oturtuluvermiş. Hiç kuşku yok ki, bütün bunlar yok sayılsın demiyoruz, ancak gündemi değiştirip toplumsal tepkiyi sınırlandıracak olan bir yöntemin nedenini de geniş yığınlarla paylaşmayı gerekli görüyoruz.

Tarihte yaşananlar hiç kuşku yok ki, üstü örtülüp unutulsun kalsın düşüncesinde değiliz. Ama ne zaman önemli bir konu gündeme gelse; sistemi ve de iktidarı bir köşeye sıkıştırmış olsa hemen ortaya atılıp “Dersim katliamı”, “Ermeni soykırımı”, “Şeyh Said” vb olayların gündem yapılıp toplumun önüne sürülmesini de bilinçli olarak makas değiştirmek olarak görüyoruz.

Bu yüzden de HDP’nin Recep Tayyip Erdoğan hakkında verdiği gensoruyu geri çekmesini parti yetkilileri ne söylerlerse söylesinler inandırıcı bulmuyoruz.