Yazan: Turgut Koçak 18 Mayıs 2020
Şu korona virüs olayı çıktığından bu yana 7’den 70’e ülkemiz insanının duymadığı kuram kalmadı. Bunların içinde en çok duyduğu şeyse bir kuram olmadığı halde haydi biz buna kuramsız kuram diyelim, “Bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözleri oldu. Bir de neyin ne zaman nasıl olacağının belirsizliği var ki bu da büyük insanlığı illallah dedirtecek cinsinden şeyler.
Salgın sürecinde olanları yaşıyoruz. Çoğuna akıl erdirmek olası değil fakat demek ki kapitalizm insanlık için böylesi şeyleri uygun bulmuş olmalı ki ne diyelim bu kapitalizm şeyinin hikmetinden sual olunmaz. Sonra arkası nasıl gelir, nasıl bir uygulama ile karşı karşıya kalacağız ki sonucu kim için mutluluk kim için hüsran olacak onu da şimdi ne dersek diyelim nasıl olsa yaşayarak öğreneceğiz. Bütün bu söz kalabalığının altında yatan şeylerle öyle görünüyor ki büyük insanlık sıtmaya razı edilecek gibi görünüyor. Herkes ve birilerinin adına konuşan her çevre bize; ‘Neler oluyor hayatta’ şarkısını anımsatıyor.
Her türlü çevre kendi argümanlarını ortaya koyarken öyle cüretkârlar ki sanki bu dünyaya sosyalistler hiç gelmemiş, yaşamamışlar onların kuramları yeri yerinden oynatmamış gibi davrananların kaba yaklaşımlarıyla nasılda birer çözümcüye dönüştüklerini görüyoruz ne garip değil mi? Huy bu, bu çevrelerin gözünde komünistler kaba bir yaklaşımla emek-sermaye çelişkisi üzerinden yürüyerek her şeyi çözecekleri savını ileri sürerek bir de kendilerinde hiçbir zaman olmayan özellikleri bir bir sıralayarak marksizmin yetersizliğinden dem vurmazlar mı işte bu durum onları tam anlamıyla bilimden uzaklaştırdığı için sonucunda insancıl olma görünümü altında idealizmin bataklığına saplanıp kalmaktan bir türlü kendilerini kurtaramazlar.
Büyük insanlığın kurtarıcılığına soyunmuş zavallı piyasa savunucuları sömürüyü mömürüyü unutmuşlar, hep akılları nasıl çeleriz düşüncesiyle bu yapılanlar da fazla bulunarak sözüm ona bir sertleşme havası ile piyasa karşıtıymışlar görünümü ile al takke ver külah anlaşma zemini arayışı içinde oldukları için o bildiğimiz uzlaşmacı karakterlerini her fırsatta gözümüzün içine sokup durmaktalar, aslına bakarsanız şu koronavirüs günlerinde böylesine inceliklerle dolu az ekonomist, toplum bilimci ve diğer meslek erbapları dinlemedik hani?
Sonra 12 Eylül sonrası karşılaştığımız küçükburjuva dilbazlarını da şimdilerde çok daha fazla işitiyor olmamız da bir rastlantı olmasa gerektir. Öyle ya biz bunları her defasında yumuşatıyoruz yumuşatıyoruz* onlar bir yolunu bulup yine ortalığı velveleye veriyorlar. Sınıfsal bakış açısı sürekli bu çevrelerce yadsınıp iki de bir bireycilik gündeme getirilerek kurtuluş burada havası yaratılmaya çalışılıyor.
Eh biz bu durumda olay ve olgulara bize miras bırakılmış olan Marksist bakış açısıyla mı bakıp yanıtlar vermeye çalışacağız yoksa pembe yalanların arkasına düşüp oportünizmin batağında mı kulaç atacağız? Bu soruya açıkça ne olduğumuzu ilan edip bir kez daha karşıtlarımızın ufuksuzluğunu ortaya koyarken kendi ufkumuzun da ne olduğunu her fırsatta yığınlara döne döne anlatmalıyız ki bunlar bu denli meydanı boş bulmuş havasında atıp tutmasınlar. Marksizm ekonomiden, siyasal ve öğretisel konulara kadar hangi noktalarda boşluk bırakmıştır ki birileri bize güdük hayallerini kabul ettirme çabası içinde yarışıp durmaktadır? Yaşadığımız hayat, sınıflar, üretim paylaşım, yabancılaşma, öğreti, egemenlik, meta ve meta fetişizmi, sınıf kültürü, emperyalizm, sınıf mücadeleleri hakkında boş bırakılan bir şey mi vardır da işi laf ebeliğine boğup lafı geleceğin sisteminin de kapitalizm olacağı sonucuna getirmek gibi bir haklılık sonucu çıkarmaya çalışılır, toplumun bilmesi gerekmez mi? Hani sermaye güçlerinin korktuğu şey var ya işte o şey aslında sınıf mücadelesinin ta kendisidir. Sınıf mücadelesi toplumsal ilişkilerin bütününü oluşturmasa da bütün toplumsal ilişkileri sınıf mücadelesi belirler çünkü.
İşte bu yüzden şimdi ve salgın sonrası karşıtlarımızla kıran kırana bir mücadele içinde olacağız. Çünkü biz biliyoruz ki sermaye güçleri salgın sonrasında yaşamı nasıl kendi normaline çevirmek istiyorsa bizler yani biz komünistler de sınıfın iktidarını yaratmak için neler yapılması gerektiğinin hesabı içinde olacak ve kavgamızı da kesintisiz bu yolda sürdüreceğiz…