VE ALİ İSMAİL KORKMAZ'I YİTİRDİK…

Yazan: Turgut Koçak 11 Temmuz 2013

Zalimliğin sınırı yok ki. Ali İsmail Kokmaz, Eşkişehir’de bir gösteri sırasında ara sokakta sözümona kimliği belirsiz kimselerce dövülerek komaya sokuldu. Uzun süre yaşam savaşı veren Kokmaz’ı dün sabah yitirdik. Korkmaz’ın ölümüyle yakınlarına, arkadaşlarına ve vicdan sahibi herkese verdiği acı nedense Recep Tayyip Erdoğan gibilerine vız gelip tırıs gitti. Dün akşam kendilerine sendika diyen Memur-Sen denilen sendika yöneticileri Altınpark’ta bir iftar yemeği verdi. Tabi ki, iftar yemeği Devrimci Müslümanların ve Antikapitalist Müslümanların YERYÜZÜ sofrasındaki gibi değildi. Bunların yemeği beş yıldızlı lüks otellerdeki gibiydi. Yani kısaca haram sofraydı o kadar.

Ali İsmail Korkmaz’ı döverek öldüren alçakların kimliğini tespit etmek için çevrede bulunan kamera görüntüleri polisçe toplanmış, her nasılsa bu görüntüleri içeren harddiskler savcılığa teslim edilirken görüntülerden sonuç alınmayacak şekilde silinmiştir. Yani polis kendi suçunu gizlemek için hardiskler üzerinde operasyon yapmıştır. Bir başka deyişle kendilerinin bildikleri katilleri korumak için böyle bir yola başvurmuştur. Nitekim kamera görüntüleri alınan bir işyeri sahibi görüntüleri polise teslim ettiklerinde sağlam olduğunu söyleyerek polisin bilinçli olarak harddiskleri bozduğu kuşkusunu güçlendirmiştir.

Şimdi bir düşünelim; birileri sokak ortasında 19 yaşında bir gencimizi sopalarla katlediyor, AKP iktidarı ise bu katilleri gizlemek için elinden geleni yapıyor. Yani kanıtların ortaya çıkmaması için her yola başvuruluyor. Kısacası katiller vicdanı kararmış alçaklarca korunuyor.

Ali İsmail Korkmaz’ın annesinin bunlar için söylediği sözleri dinledik. İnsan olan bu sözlerden utanır. İnsan olmayanlarsa tıpkı Memur-Sen’in yemeğinde vicdansızca konuşmalar yaparak insanın tüylerini diken diken ederler. Ne diyorlar bu sözümona sendikacılar:

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Gezi Parkı olaylarının Türkiye’yi istikrarsızlığa itmek isteyenlerin ortak senaryosu olduğunu söyleyerek, “Yakıp yıkan, duran gençlik değil, durduğu yeri bilen, bir günü diğerine eşit olmayan gençlik istiyoruz” dedi.

İftar yemeğinin ardından bir konuşma yapan Genç Memur-Sen Genel Başkanı Eyüp Beyhan, “Genç Memur-Sen, ülkesini seven millete ve iradesine değer veren medeniyet değerlerimizin inşasını mesel edinen, daha büyük, daha güçlü, daha huzurlu, daha demokratik bir Türkiye hayali kuran, hayalden öte bunu aksiyona dönüştüren gençlerin ortak adresidir” dedi.

“Hayallerimiz burada söylenmek, hedeflerimiz kara kalemle ak kağıda dökmek için belirlenmedi” diyen Beyhan, “Hayallerimizi ve hedeflerimizi gerçekleştireceğiz,Türkiye’nin hatta Anadolu’nun gençlerinin tencere tava sesine itibar etmeyen, küresel şebekelere tetik çekmeyen bir gençlik olduğunu haykırıyoruz ve haykıracağız” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı olan Genç Memur-Sen’in Altınpark’ta düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Yemeğe Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ile Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç da katıldı. Burada bir konuşma yapan Recep Tayyip Erdoğan; “Dünyanın hiçbir ülkesinde darbeciler hayırla yad edilmemiştir, yad edilmeyecektir. Bizim ülkemizde de darbecileri hayırla yad edenleri gördünüz mü? Baştan şakşakçılar çıkar ama aradan zaman geçince bela okurlar. Tıpkı son zamanlarda olduğu gibi.”

“Mısır’da darbe yapanlar, destekleyenler ya da sessiz kalanlar inanın nefes alıp verdikleri sürece bunun mahcubiyetini yaşayacaklar” diyen Erdoğan, “Darbelerin hedefi olan halkların Allah’a hamdolsun çok değiştiğini, sandığa sahip çıktılarını, seçimlerde demokrasiye çok güçlü sahip çıktıklarını görüyor, bundan da umutlanıyoruz.” “Artık suskun bir halk yok. Artık kendisine dayatılan şartlara dayatılan halk yok. Artık medya yoluyla propaganda yoluyla kandırılan, etki altına alınan, sindirilen halklar da yok. Tıpkı Mısır’da olduğu gibi darbe yapmayı hedefleyen herkes halkın tepkisini hesap etmek zorunda. Bugün halklar sadece darbelere değil, oldubittilere, azınlığın kendi yaşam tarzını çoğunluğa dayatma girişimlerine de güçlü şekilde karşı çıkıyorlar. Bizden şunu istiyorlar, ‘her ne kadar çoğunluk olsanız da biz ne istiyorsak onu yapacaksınız’. Kusura bakma, eğer çoğunluk olarak iktidara gelip muktedir olamazsanız, bu halk sizden onun hesabını sorar. ‘Ben seni yüzde 50 ile getirdim ama sen muktedir olamadın’. Öyleyse bunun hakkını vereceğiz. Bu hakkı verirken bir kişinin bile mağdur olmasına göz yummayacaksın. Biz bunun farkında olan bir iktidarız.”

“Kusura bakmayın bu ülkede artık halkın dediği olacak, sizin değil. Ne dedik, yeter artık karar milletin dedik, olay bu” diye konuştu.

Şu konuşmalara bir bakın! Tepeniz atmıyorsa, hâlâ Recep Tayyip Erdoğan ve şürekâsının haklı olabileceğini düşünüyorsanız insan olmadığınızı söylüyoruz. Siz, ülkenizde gösteri yapanları şu ya da bu şekilde katledeceksiniz, bu katliamlar haklı olacak ve de katilleri sizin iktidarınız adına katil oldukları için koruyacaksınız sonra da çıkıp adaletten insanlıktan dem vuracaksınız. Başbakan, sendikacı bozuntularının yemeğinde ağzına geleni söylüyor. Neymiş efendim Mısır’da darbe yapılmışmış. Peki, nasıl oluyor da Mısır’da seçilmiş olarak gördüğün zatın aldığı %20’lik bir oy dilimiyle o da oy kullananların oranının %40’larda seyrettiği bir oyla seçilmiş olduğunu aklına bile getirmiyorsun da iki de bir diline pelesenk ettiğin sandıktan söz ediyorsun? Anlaşılıyor ki, sandıktan çıktıysan katil besleme hakkın da var, sana muhalefet edenleri bir bir toplayıp içeri tıkmak da. Sayın Başbakan; size teşekkür edenlerin konuşmasını dinlediniz mi? Ne diyorlar 100 bin kişilik kadro verildiği için size teşekkür ediyorlar. Demek ki, 100 bin kişilik kadro kime verilmiş belli oluyor. Bu denli hak gasplarının içinde yüzenlerin yediği de haramdır içtiği, giydiği de. Artık unutmayın nereye giderseniz gidin tıpkı Ali İsmail Korkmaz’ın annesinin söylediği gibi kimsenin yüzüne bakacak haliniz yoktur. Baktıklarınız da tıpkı iftar yemeğini yediğiniz sendika yöneticileri gibi sizden ulufe bekleyenlerdir.

Söylüyoruz, ülkeyi polis devleti haline getirdiniz. Taraf yaptıklarınızı ise kullaştırıp yeniçerileştirdiniz. Sopayla komaya sokulup katledilmiş 19 yaşındaki bir gencimizi göremeyecek kadar kalbinizi karartmışsanız artık size doktor ne yerseniz yiyin demiş olmalıdır.

Bu yüzden de yapıştığınız iktidar koltuğunun size hayrı olmayacağını göreceksiniz.

İşte biz, sözümüzü böyle dobra dobra söyleriz bilmem anlatabildik mi?