UZUN ADAM

Yazan: Turgut Koçak 2 Mart 2014

Anımsıyor musunuz Recep Tayyip Erdoğan ilk parti kurup Genel Başkan koltuğuna oturduktan sonra kendisine bir yiğitlik payesi verilmişti. Anımsamadıysanız söyleyelim. Kasımpaşalı. Bu payeyi öyle sevmişti ki Recep Tayyip Erdoğan demeyin gitsin. Kasımpaşalı da nedir diye soruyorsanız söyleyelim. Kasımpaşa bir zamanlar kabadayıları ile ünlüydü. Hiç Tophaneli bilmem kim olurdu da Kasımpaşalı olmaz mıydı? İşte Kaasımpaşalı kabadayı tiplemesi de Tophaneli kabadayı tiplemesine koşut doğdu. Bu kabadayılar nasıl adamlardır diye sorarsanız; dilimizin döndüğü kadar anlatalım. Bir kez kesin ayakkabısının topuğuna basar, yampiri yampiri yürür, çeketi bir omuzunda yarım asılıdır, sözcükler ağzında biraz yamuk çıkar, ama hecelerin üstüne iyice bastırarak konuşur. Bu tarz çıkan ses tonu ile rakip olarak görülenlerin yüreği hoplatılıp içine korku salınır.

Gerçi Recep Tayyip Erdoğan Kasımpaşa semtinin fukara bir çocuğu olarak bu tür kabadayılara özentili değil miydi? Tabiki de özentiliydi. Ancak delik ayakkabısı ve bir türlü yakalayamadığı ortam yüzünden bir de İmam Hatip Lisesi’ne gitmesi hesabıyla bildiğimiz Kasımpaşalı olamadı ama o sözü edilen Kasımpaşalı tiplemesine her zaman özenti duydu. Bu yüzden de kendisine söylenen Kasımpaşalı betimlemesinden hoşlanmadığını gösteren bir karşı çıkışına da rastlamadık. Hem halk Kasımpaşalı külhani tipleri severdi de üstelik. Halkın içine biraz korku salınmalıydı ki, onlarda Kasımpaşalı yiğide özenip yampirikleşmesinler. Kasımpaşalı tiplemesi üç-beş yıl Recep Tayyip Erdoğan’ın üstünde iyi durdu. Her gittiği yerde kendisinden daha sert, daha sert olması istendi. Gel vakit git vakit artık Recep Tayyip Erdoğan’ın sertliğinin firenlemesi olanaksız hale geldi. Herkese söz yetiştiriyor, sıradan insanlara bile en ağır sözlerle karşılık vermekten kendisini alamıyordu. Artık Kasımpaşalı tiplemesinin doruğuna gelmiş dayanmıştı. Bu yüzden de çevresinde haşlamadığı kimseyi bırakmıyordu. Artık kendisine muhalif olanlara söylediklerine alışmıştık alışmış olmasına ya, bu kez kendi bakanlarını tokatlamaya ve haşlamaya başlar oldu. Bu celallenmeden Suat Kılıç nasibini alanlar arasına geçti. Arkasından da Bülent Arınç geldi. Bülent Arınç, bu celallenmeler karşısında bakanlar kurulu toplantısını terkedip istifa etmenin eşiğine kadar geldi gelmesine ya sonra hatırlılar araya girip gönlünü alarak onu yatıştırıp kararından vazgeçirdiler. Ancak arkası geldi, Bülent Arın küser gibi oldu olmadı, politikadan çekileceğinin sinyalini verdi o da tutmadı. Bu kez, Bülent Arınç baktı olmuyor o da Recep Tayyip Erdoğan’ın kanatları altına giriverdi.

Bunlar tamamdı da Recep Tayyip Erdoğan’ın bu tutumu da çekilmez olmuştu artık. Eğer bir an önce Recep Tayyip Erdoğan Kasımpaşalılık ruh halinden kurtarılmazsa ortalığı kırıp dökebibilir maazallah AKP’yi bile dağıtabilirdi. Zaten muhalefet cephesi Başbakan’ın bu halini diline dolamış diş bileyip duruyordu. İşte bu yüzden Kasımpaşalılık giysisi bir an önce Recep Tayyip Erdoğan’ın üstünden çıkarılmalı yerine daha hoş gelecek bir tanımlama bulunup Recep Tayyip Erdoğan’ın karekter yazılımı da bu tanımlamaya göre ayarlanmalıydı. Kim olduğu bilinmez biri tarafından “Uzun adam” denilmeye başlandı. Sonra “uzun adam” diyenlerin sayıları arttı. Bir de baktık ki, insanların kimisi sosyal medyada uzun adama övgüler düzüyor, kimileri de uzun adamı yedirtmeyiz diyerek Recep Tayyip Erdoğan’ı sözümona arkalıyorlardı.

“Uzun adam” tanımlaması Kasımpaşalı tanımlaması gibi değildi. Uzun adam denildi mi sanki içinde bir mağduriyet ve sevgi ışıltısı var gibiydi. Sanırız bu ismin isim babaları da bu yüzden “uzun adam” tanımlamasını bulmuşlardı. Ne yaparsın ki, bu isim ne maksatla bulunmuş, ne maksatla kullanılacaktı işte bunu denetlemenin olanağı yoktu. Öyle de oldu.

Bir gün bir yargıç ortaya çıktı adı da İslam Çiçek, çiçek gibi açarak 17 Aralık 2013 operasyonu sonrasında tutuklu kalan son 5 kişiyi de serbest bırakıp AKP’lilerin yüreğine serpti. Hem evinde para kasaları ve milyon dolarlar çıkan ve Reza Zarrab’a “senin önüne yatarım” diyen Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler hem Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan gibi milyonlarca rüşvet aldığı ileri sürülen kişinin oğlu Kaan Çağlayan hem de bu operasyonun baş aktörü Reza Zarrab ve iki kişi daha serbest bırakılıp iş bitiriliverdi.

Ancak bu olayın üstünden sattaler bile geçmeden internet ortamına Yargıç İslam Çiçek’in yazdıkları düşüverdi. İşte Yargıç İslam Çiçek’in yazdıkları: “Allah UZUN ömür versin UZUN Adam”.

İşte AKP gerçeği işte AKP’nin yargıya getirdiği ayar.

Bunları görün ve AKP’ye bir tek bile oy vermeyin.

Ha buna karşın vereceklere de bir sözümüz olacak; “sizleri Kasımpaşalı külhanlar karşısında kıl tüy gibi titremekten Allah bir an bile kurtarmasın.” bu da bizim size intizarımız.

Gerçi Hoca Efendi’nin ki gibi sert olmadı ya ne yapalım şimdilik idare edeceksiniz artık…