UYUSUN DA BÜYÜSÜN NİNNİ

Yazan: Turgut Koçak 24 Şubat 2015

AKP iktidarı köküyle kömçeğiyle çürümüştür. Çürümüşlük deyip geçmeyin, çürümüşlüğün çevresine verdiği zararı hiçbir şey veremez. En tehlikeli mikroplar buradan yayılır, en olmadık kötülüklerin kaynağı çürümüşlüktür.

AKP iktidarı çürümemiş olsaydı, Süleyman Şah Türbesi’operasyonunu mat operasyonuna çevirmez, olması gereken neyse öyle davranır ve girişimi de bu kadar tartışılmazdı. Bir düşünün, Süleyman Şah Türbesi’nin nakline niçin gerek duyulmuştur? Türkiye bu noktaya gelinceye kadar hangi yalanlarla kandırılmaya çalışılmış ve de yalancının mumu niçin yatsı zamanı geldiğinde sönüp gitmiştir?

Anımsayalım, bir zamanlar AKP iktidarı Suriye ile can ciğer kuzu sarması bir yakınlık içindeydi. Bakanlar Kurulu bile birlikte toplanıyor, Beşar Esad, Esed olmadan önce Recep Tayyip Erdoğan’ın konuğu olarak tatil yörelerimizde ağırlanıyordu. Sonra ne olduysa oldu, emperyalistler bölgeye yönetilik operasyonlar düşündüler ve Recep Tayyip Erdoğan BOP Eşbaşkanı oluverdi, Beşar Esad’sa Esed olup diktatör olarak anılmaya başlandı. Artık Recep Tayyip Erdoğn ve Ahmet Davutolu’nun iki sözünden birisi Esad’ın devrilmesi üzerine söylenmeye başlanmıştı. İşin şakası yoktu, muhteremler öyle hazırlık yapıyorlardı ki, Şam Emevi Camisi’nde namaz kılmalarına ramak kalmıştı. Yani bu ikili öyle söylüyordu. Suriye palavralara pabuç bırakmadı, direndi. Direndiği için de bu zevatın ve emperyalistlerin oyunu sökmedi.

Ancak derler ya Osmanlı’da oyun çok diye, işte bu ‘Yeni Osmanlı’ düşü görenlerde de oyun çoktu, bunlar da arka arkaya oyunlarını sahneye koymaya başladılar.

Suriye’de sözde muhalif kimseler Türkiye’ye getirilip lüks otellerde ağırlandılar. Onların organize olmaları için oluk oluk paralar dökülmeye başlandı. İpten kazıktan kopma kimselerle Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adıyla bir örgütlenmeye gidip bunları emperyalistlerin yardımıyla silahlandırdılar. Ne var ki, ÖSO’da takat yoktu, Esad güçlerini devirecek ne ufukları vardı ne de güçleri. Sadece Suriye’ye yaralar açan hainler topluluğunun bir araya getirilmesinden ibaretti. Ne yapıldıysa ilerleme kaydedilmedi. Emekler boşa gitti. Bu kez işin rengi değişmişti. Dünyanın her tarafında emperyalistlerin hizmetinde piyonluktan öte bir rolleri olmayan katiller sürüsünden ibaret El Kaide, El Nüsra, Müslüman Kardeşler Örgütü ve IŞİD gibi terör örgütleri her kanaldan Suriye’ye sokuldu. Bu örgütlerin Suriye halkına yönelik katliamlarını bilmeyen kalmadı ama bir tek AKP iktidrı için bunlar has kimselerdi ve de Esad ancak bunların insanlık dışı terörü ile devrilebilirdi. Para, silah ve her türlü lojistik destek bu katil sürülerinden esirgenmedi. Ancak Esad güçleri bunlara pabuç bırakmadılar. Direnişleri devam etti ve terör örgütleriyle Suriye’de istenilenler yapılamadı. ABD ve Batı en azından Esad’ın yıkılması konusunda geri adım atmasına karşın AKP iktidarı bir türlü bu isteğinden vazgeçmedi.

Sonrasında yaşananları hepimiz biliyoruz. IŞİD terör örgütü Suriye’den girip Irak’a kadar geniş bir coğrafyada at koşturmaya başladı. Bölge halkları için kıyım makinesine dönüşen bu kanlı örgüte karşı bu kez Batı karşı atağa geçti. ABD’nin havadan bombalamaları ve Kürtlerin direnmeleri ile IŞİD’ın hareketliliği geriletildiyse de bölgedeki etkinliği kırılamadı. IŞİD’ı destekleyen AKP iktidarı her tarafa oynadığı için IŞİD’çılar tarafından da güvenilmez görülmeye başlandı ve Türkiye ve AKP’ye karşı alttan altan tehditler yükselmeye başladı. Süleyman Şah Türbesi ve orayı korumakla görevli askerlerimiz de artık güvenlikli değillerdi. Her an bir IŞİD saldırısıyla karşı karşıya kalınabilirdi. AKP iktidarında ve bugün Başkanlık provası yapan Recep Tayyip Erdoğan’da burayı koruma iradesi olmadığı için kimbilir belki de şu an kamuoyunun bilmediği başka anlaşmaların gereği orada tehdit oluştuğu gerekçesine dayanılarak AKP başarılı bir kaçış operasyonu düzenledi ve bu operasyonu da Türkiye kamuoyuna zafer gibi sunmak istedi.

Oysa gerçekler gün gibi ortadaydı, zaferden maferden söz etmenin olanağı yoktu. Ahmet Davutolu bir tarafına Genelkurmay Başkanı’nı bir tarafına da Milli Savunma Bakanı’nı alarak zafer kazanmış muzaffer komutan edasıyla sabahın erken saatlerinde bir açıklama yaparak ne büyük bir zafere imza atıldığını dile getiren bir açıklama yaptı.

Yalancı çobanların Türkiye kamuoyu tarafından durumları bilindiği için ülkenin neredeyse ezici bir çoğunluğu bu operasyonu zafer olarak görmedi ve AKP iktidarı kendi planının ağırlığı altında kalmaktan kurtulamadı. Böylece Turgut Özal’ın yıkılışının öngünlerinde yaşananlar bu kez de AKP’liler arasında görülmeye başlandı ve şu an AKP bu paniği nasıl atlatacağının hesabı içindedir. Biliyorsunuz annelerin çocuklarının uyuması için söyledikleri “Uyusun da büyüsün ninni” tekerlemesi var ya bu tekerleme koskoca 77 milyonluk Türkiye halkı için AKP iktidarı tarafından hep söylenip durmuştur.

Bu son Süleyman Şah Operasyonu da bu uyutma ninnilerinden birisiydi ama olmadı işte, bu kez silah ters tepti ve AKP iktidarı çürümüşlüğüyle kısa bir süre sonra kapanacak olan perdeye doğru yürümeye başladı bile.

Bekleyin perde kapanacak, ışıklar sönecek, salonda ışıklar yandıktan sonra seyirciler hızla bulundukları yeri terkedeceklerdir.