UYU DA BÜYÜ

Yazan: Turgut Koçak 2 Mart 2021

2020 yılı biliyorsunuz korona virüs salgınının tüm dünyayı sardığı yıl. Bu yüzden de ülkelerin büyümeleri stop etti.

Yalnız büyüme konusunda bir tek Çin ile biz tam gaz yola devam ettik.

Çin’in büyümesi anlaşılır bir şey fakat Türkiye nasıl büyümüştü işte buna pek akıl erdiremedik. Ortada ekonomiyi olumlu bağlamda etkileyen bir şey yoktu ama sanki GDO’lu bir şey vardı ortada. Yani balon büyümesi. Ver krediyi bas havayı balon şişsin de şişsin, durum bu.

Ama biz bu konuda yine de bir şey söyleyelim ki insanlar da iktidarın palavralarına karnımızın tok olduğunu görsünler. Şimdi bir düşünün, bugüne kadar iktidarın ekonomi konusunda tek bir söylediği gerçek olmuş mu ki bu söylenen büyüme gerçek olsun. İktidar büyümeyi yüzde 2’nin üstünde beklerken bırakalım üstünde olmasını o da palavralarla dolu bir açıklama ile yüzde 1.8’de karar kılındı. Ne olmuş Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan 2020 yılı büyümesini 0.3 olarak beklediklerini söylerken Merkez Başkanı Naci Ağbal ise geçen ay yüzde 2.5 büyüyeceğimizi dile getirmişti. Bu bile gösteriyor ki yeni ekonomi yönetiminin dümeninde olanların da hesapları kitapları birbirini tutmuyor.

Eee büyüme olunca ne olur? İşsizlik azalır, yatırımlar artar ama baktığımız zaman böyle bir şeyin olmadığını net bir şekilde görmekteyiz. Fakat bu içi boş sözlerin bir kıymeti yok. Eğer olsaydı ekonominin dengesi bozulmazdı. Döviz rezervleri eksiye düşmez, enflasyon yüzde 15’leri geçmezdi. Özetle söylersek bu büyüme yukarıda da söylediğimiz gibi GDO’lu bir büyüme olup sürdürülebilir olmaktan oldukça uzaktır.

Sıkı para politikası uygulayarak bir büyüme gerçekleştirilmişse bu büyümede de hem işin nereye varacağı konusunda bir anlamı yok hem de değeri söz konusu değil. Büyüme bu durumda olsa olsa kırılgan bir ekonomi yaratıldığının göstergesi olarak karşımıza çıkıyor o kadar. Bunu anlamak için 2019 yılında kişi başına milli gelir 9.127 dolar iken 2020 yılına bu rakamın 8.599 dolara gerilediği görülüyor. Türkiye’de nüfus artışının yavaşladığını da düşünürsek görülüyor ki ekonomi iyi yönetilemiyor.

Bu konuda bir açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın söylediklerine bakılırsa büyümenin kalitesizliği de ortaya çıkıyor. Her ne kadar salgın nedeniyle büyüme gösteren sayılı ülkelerden biri olduğumuz söylense de Naci Elvan 2021 yılında fiyat istikrarında söz ediyor ve “Enflasyonla mücadele politikalarımız daha kaliteli ve sürdürülebilir bir yatırım, üretim ve büyüme patikasının da önünü açacak” demek gereği duyuyor.

2020 yıl büyüme rakamlarına bakıldığı zaman 2021 yılı için olumlu konuşmak gerçekten de güç. Bu yönde tahminlerde bulunan kimselerin çoğu da bize göre üst rakamlardan söz ederlerse kalitesiz büyüme bir yana yanıldıklarını da acı bir şekilde göreceklerdir.

İktidar enflasyonla mücadele için sıkı para politikası uygulamak zorunda kalıyor. Ancak enflasyonun artması beklentisini bu uygulama bile önleyemiyor. Bu yüzden de bir an önce enflasyonla daha aklı başında tedbirler gerekiyor ve de cari açığın kapatılmasının bir şekilde sağlanması gerek ama iktidarın bunu yapacak da gücü yok

Sonra saray iktidarının hiç inanılmayan hukuk reformu ve ekonomi ile ilgili reformlarına gelirsek bu söylenenlerin de ayaklarının yere basmadığını açıkça görmekteyiz. Tedbir şu bu derken önümüze bazı vergi artışlarıyla çıkılacağı bir paketle karşılaşacağız. Ortaya yapısal olarak konulan bir tedbir de söz konusu değil. Erdoğan bütün bunlar olurken eski sözlerini sürekli yineleyen Erdoğan faizler konusundaki düşüncesini de değiştirmiş değil.

Hem Maliye Bakını Lütfi Elvan hem de Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal enflasyon düşürülmeden hem de kalıcı olarak ekonomik büyümenin olası olmadığını söylüyorlar.

O zaman niye konuşuluyor diyorsanız iktidarın da palavraya gereksinimi hem de çok gereksinimi olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.