Yazan: Turgut Koçak 20 Ağustos 2015
Ülke batmış, çıkmış adamların derdi bile değil. Muhtarları külliyede toplamış verip veriştiriyor sağa sola. Sanırsınız ki muhterem hükümeti de muhtarlarla kuracak, ülkeyi de onlarla idare edecek. Bu muhtar toplama işini birçok kez yazdık ama yine de yazmadan geçmemiş olası değil. Muhtereme göre daha çok muhtar gelmesi gerekiyormuş ama terör örgütünün korkusundan gelememiş. Bu sözler bir yana; hükümetin kurulmasından, muhalefet lideri Kılıçdaoğlu’na niye hükümet görevi vermediğine, Beştepe’yi görmeyenleri kendisinin de görmeyeceğine kadar bir kağnı dolusu laf ediyor.
Ancak bu sözleri ederken ülkenin dört bir yanına ateş düşmüş yanıyor. Dün sadece Siirt Pervari’de patlayıcılarla havaya uçurulan zırhlı araçta yaşamını yitiren asker sayısı 8’di.Diyebiliriz ki, bu yaşadıklarımız sanki çok olağan şeylermiş gibi muhterem sadece kendi gündemini uygulama peşinde. Ülke yangın yerine dönmüş ama o bir yenilenmiş seçimde AKP’nin yeniden tek başına iktidar olacağını umuyor. Ülkede seçim yapılmasının ortamı ortadan kalkmış o tınmıyor bile. YSK bile harekete geçerek seçimin 90 günden daha önceye çekilebileceğinin kararını alıyor. Yani denilebilir ki yargının başı bağlanmış. Öyle olmasa Sümeyye’ye suikast yapılacağı yalanını ortaya çıkaran savcılarla ilgili HSYK niçin bir soruşturma başlatsın ki?
Bazı siyasiler gerçekten de zıvanadan çıkmışlar. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; derhal MGK’nın toplanmasını ve sıkıyönetim ilan etmesini savunuyor. Bu ne demektir biliyor musunuz? AKP’nin ülkeyi yönetemediği ve ordunun darbe yapmasının başlangıç günleri. Ülkenin bu hale gelmesinin en önemli nedeninin 12 Eylül faşist darbesi olduğu nasıl olur görülmez de Devlet Bahçeli sıkıyönetim çağrısı yapar anlaşılır gibi değil.
Dedik ya bunlar zıvanadan çıkmış. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı öyle bir laf yumurtlamış ki demeyin gitsin. Muhterem sorumlusu olduğu maden ocaklarında sayesinde kaç işçinin can verdiğini unutmuş bize vatan millet nutku çekiyor. “Benim amacım Allah nasip ederse şehit olmak” diyebiliyor. “O zaman niye duruyorsunuz ki Sayın Taner Yıldız, siz de gidin askerlerin gittiği çatışma bölgesine, tam alnınızın ortasından bir kurşun yiyin şehit olup çıkarsınız” diyeceğim ama bu tür insani olmayan davranışlar biz sosyalistlerin söyleyeceği sözler değildir. Aslına bakarsanız birilerince bu sözler masum hatta ülke sever olarak bile görülebilir. Oysa bu tür sözleri yönetim makamında oturanların söylemiş olması gerçekten de ateşle oynamak gibi bir şeydir. Kışkırtıcılıktır, ortalığın kan gölüne döndürülmesi için bir davettir.
Bu muhtar toplantılarına bir kez kafayı taktım ya, peşini de bırakmak istemiyorum. Ne demeye getiriyor muhterem? Daha çok muhtarın toplantıya katılmasını terör örgütünün tehditleri engelliyormuş. Katılım konusuna bir de şu cepheden baksak acaba nasıl olur dersiniz? Örneğin sizin bulunduğunuz makamı kullanarak siz muhtarlar üzerinde en tehlikeli tehdidi uygulayacağınız sanısıyla bu nafile toplantılarınıza muhtarlar katılıyor olmasın? Malum nelere muktedir olduğunuzu bilmiyor değiliz ya Sayın Recep Tayyip Erdoğan?
Ama böyledir işte. 12 Eylül döneminde 12 Eylül Anayasası için koşa koşa oy vermeye gider, sonra da bakmışsınızdır ki bir demokrat kesilmiştir bir demokrat kesilmiştir ki aklınız şaşar. Bu muhtarların ki de o hesap, korku belası (Recep Tayyipçiler hariç) bunların önemli bir bölümü Beştepe’de yerlerini alır, hatta Recep Tayyip Erdoğan’ın her dediğine alkış bile tutarlar sonra da koşullar değiştiğinde bir de bakarsınız ki bunlar başka tarafta çoktan yerlerini almışlardır bile.Yani özet olarak demek istiyorum ki, gün geldiğinde bu tiplerin kolay kolay hiçbir şey olmamış gibi toplumun önüne çıkmaları bu kadar kolay olmamalı. Toplumun öyle bir belleği olmalı ki, bu türleri içlerinden ayıklayıp bir kenara atıvermeli.
Ülke yangın yerine dönecek. Bu işte parmağı olanların oluşturdukları hükümetle de ülkemizde adaletli bir seçim olacak öyle mi? Bakın şu feleğin işine ki, bugün bu yangının tarafı olan AKP seçim hükümeti içinde yer alacak, seçim hükümeti içinde yer alacağını söyleyen partilerden biri de HDP. Bu size biraz garip gelmiyor mu? Ha bir de bu seçim hükümeti ile birlikte olaylar şıp diye durursa aklınız bu gariplik karşısında şaşırıp tavan yapmaz mı?
İnsanlarımız demek birilerinin hırsı yüzünden yok yere ölecek, sonra da toplumun vicdanı bunları kaldıracak ve sineye çekecek öyle mi?
Bu ülkenin insanları kendi vicdanlarında yaşananları sorgulamalı ve ne kadar bu işin birer parçası haline geldiklerini görmeliler ki, ortalıkta ne Recep Tayyip Erdoğan, ne Bahçeli, ne Taner Yıldız ve de diğerleri dolaşıp duramasınlar.