Yazan: Turgut Koçak 21 Şubat 2022
Bildiğiniz gibi İkinci Paylaşım Savaşı sonrası olası yıkımların önüne geçmek için güçlü sayılan bazı ülkelerin durumları gözetilerek bir BM sistemi ve uluslararası hukuku öyle ya da böyle ortaya çıkmıştı. Bu yüzden de BM’nin durumu ele alınırken hakkaniyet üzerinden konuşmamız zor. Çünkü burada güçlüler arasında gözetilen bir dengeye önem verilerek gerçekleştirilmişti olası şeyler. Devamında öyle çok şeyler yaşadık ki ABD’nin öncülüğünde saldırı ve savaş örgütü NATO’da işin içinde müthiş bir soğu savaş başlatılmış sonuçtan da ABD hep kazançlı çıktığı gibi ABD orman kanunların işleterek hem ağır felaketler yaşanmasına imza atmış hem de olup bitenlere başarı denilebilirse başarılı olmuştu.
ABD’nin bu felaketlere imza atmasının yine de önü kesilmedi. Ortadoğu’da Afrika’da, Afganistan’da yaşananları unutmak hiç olası mı? Bütün bu gerçeklere karşı ABD dur durak bilmiyor. Kaşıyacağı ne varsa kaşıyor ve yeni felaketlerin öngününe getiriyor ülkeleri. Şimdi bu ülkelerin başında Ukrayna geliyor. Ukrayna milliyetçilerini durmadan şişiren ABD ve Batı hep bir ağızdan Ukrayna’nın işgalinden dem vurarak dün nasıl Sovyetleri kuşatıp parçaladılarsa bugün de aynı nedenlerle çokuluslu bir ülke olan Rusya’yı parçalamak ve karşısında güçlü bir gücü ortadan kaldırmanın hesabını yapıyor. Ne yazık ki Batı’nın bu politikalarına uygun yöneticiler şu anda Ukrayna’nın geleceğini emperyalist/kapitalist dünya adına tehlikeye atıyor.
İşte tam burada bir noktaya işaret etmemiz gerekiyor. Biliyorsunuz. Batı aynı şekilde Kırım’da ve Donbass’ta kışkırtmalarda bulundu. Bu kışkırtmalar sonrası ise Kırım ve Donbass 2014 yılında Rusya’nın kontrolüne geçti. ABD ve Batı şimdi bu rövanşı almak istiyor ve Ukrayna’yı ateşe atmak onlar için çocuk oyuncağı sayılıyor. Burada ABD Dışişleri Bakanı’nın BM’deki konuşmasını anımsatmadan geçemeyiz. Konuşma şöyle:
“Şimdi bazılarının, istihbaratın sonuç vermediği önceki örnekleri hatırlayarak bilgilerimi sorguladığının farkındayım. Ama açık olayım. Bugün savaş çıkartmak için değil barış için bulunuyorum.”
Neymiş dikkat ettiniz mi? ABD Dışişleri Bakanı BM’de savaşı değil barışı tesis etmek için burada bulunuyormuş. Onca yalan, dolan ve ikiyüzlülükse zaten ABD’nin işi. Hoş bizler ABD’nin savaş konusunda da barış konusunda da tutumlarını bilmiyor değiliz. Geçmiş hatta bu yazıyı yazdığım anlar bile çıkarılacak derslerle dolu. Geçmişte Yugoslavya, Irak, Afganistan, Libya, Suriye, Latin Amerika emperyalist ABD yönetiminin zorbalığı karşısında neler yaşamadılar ve hâlâ da yaşıyorlar bilmiyor muyuz?
ABD bütün bunları tek başına yapıyormuş görüntüsü vermemek için Avrupa ile birlikte davranıyormuş görünümü çerçevesinde Ukrayna’yı tehlikenin tam ortasına atmış olmuyor mu? Hem bu politikalarıyla demokratlar içerde ne kadar da şahin olduklarını da göstermiş olmuyorlar mı?
Ama bakın Avrupa bu konuda çok da işin içinde görünmek istemiyor. Örneğin Almanya hem Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda olmuşuz şeyler söylüyor hem de silah temini konusunda sıcak göndermelerin dışında tutuyor kendisini. Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılmasının zorluğuna atıfta bulunulurken diğer yandan da Rusya’ya olası yaptırımlar uygulanmasından en çok zarar görecek olanın da Avrupa olacağına vurgu yapılıyor.
NATO neci, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg kim? Bu adam kimi ne adına tehdit ederek demokrasi konusunda kendisinde bir şeyler söylemeyi hak görüyor? Bizler NATO’nun tam anlamıyla mazlum ülkelerin ve demokrasinin düşmanı olduğundan bir haber miyiz? Hür iradeymiş, NATO’un hür iradesini sevsinler. Bunlar ki NATO gibi kuruluşların tepesine tünemiş olan insanlık düşmanlarına mı kalmış özgürlükten söz etmek? Bugün Türkiye Stoltenberg’in sözünü ettiği değerleri paylaşmıyor mu? Macaristan, Polonya da öyle değil mi? Bu durumda Ukrayna’da savunma bakanlığına danışman olarak atanmış bir faşist Stoltenberg’in görüşlerini niye paylaşmasın ki değil mi?
Evet, gece gündüz ha bugün ha yarın Ukrayna işgal edilecek diye maval okuyanlar Ukrayna faşistlerinin kendi topraklarında yapıp ettiklerini bir kez olsun gündeme getirmişler midir? Ukrayna’nın provokatif ateş açarak işi nereye getirmek istediklerine dair ABD ve Avrupalıların konuşmalarında bir sızıntı olsun duyabiliyor muyuz? Duymuyorsak, ABD’nin kışkırtıcı politikaları ile ayar alan milliyetçi ve faşist çevrelerin mazlumluğuna mı inanıp ABD’nin insanlığı ateşe atmak istediğini görmezden geleceğiz?
Ha böyle giderse Ukrayna sorunu gerçekten de Türkiye için ilerde ciddi bir soruna dönüşebilir. Bu yüzden de diyoruz ki barışla çözülsün evet, çözülemiyorsa da daha fazla bölge halkları ve dünyanın bütün mazlumları deneme tahtasına çevrilip durmasın.
Ukrayna faşistleri ve emperyalizmin işbirlikçilerinin sonunun getirilmesi için Ukrayna ‘da işgal edilecekse edilsin…