TÜRKİYE KAMUOYUNA AÇIK MEKTUP

Yazan: Turgut Koçak 24 Mart 2014

Biliyorsunuz El Kaide militanları bir aracı gaspetmiş ve Ulukışla otoyolunda bir astsubayımız, bir polisimiz yaşamını yitirirken araç sahibi de canından olmuştu. Bu olay sonrasında çıtını çıkarmayan Recep Tayyip Erdoğan, yakalanan kişilerle ilgili bilgilerin üzerine ise kalın bir şal örterek kamuoyunun bilgilenmesini önlemişti. Bu eylemi yapanların kesin olarak Suriye’ye karşı terör eylemleri yapan El Kaide ya da başka bir terör örgütü olduğu da su götürmeyecek denli açıktı. Sonra duyduk ki, Hatay’ın Yayladağı İlçesi’ne bağlı 200 nüfuslu Gözlekçiler köyü sözümona olası olaylarla ilgili olarak tedbir bağlamında boşaltılmış.

Sonra ne oldu? Bir de baktık ki, 400 kadar El Kaide militanı Gözlekçiler Köyünden tam techizatlı olarak Suriye’ye girdiler ve Suriye’nin sınır bölgesine yakın karakolunu basarak askerleri katledip Suriye bayrağını da indirdiler. Bu eylemi yapanlar hiçbir şey olmamış gibi ellerini kollarını sallayarak gerisin geri Gözlekçiler Köyüne geri döndüler. Güpegündüz yaşanan bu olayı ise TSK sadece seyrektmele yetindi.

Bu olaydan sonra Suriye Silahlı Kuvvetleri teröristleri imha etmek için harekete geçti. Olayda Suriye uçakları da kullanıldı. Bunun üzerine 2 adet F16 uçağı havalandı ve Suriye uçaklarından biri füze ile vurularak düşürüldü. Olayı; Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da miting alanına topladığı güruhuna bir kahramanlık sergilenmiş gibi açıklayarak orada bulunanların alkışını aldı. Olayla ilgili bugünkü gazetelere baktığımız zaman bu olaya geniş yer verdiklerini görmekteyiz. Özellikle yandaş konumundaki basın gerçekleri perdeleyip TSK’nın bir kaharamanlık sergilediği yönünde açıklamalar yaparak uzun uzun Suriye’nin haddinin bildirildiğini dile getiren sallama yazılar yazarak ne denli insanlıktan yoksun olduklarını her fırsatta gösterdikleri gibi bir kez daha gösterdiler. Akşam gazetesi “Esad sınırı aştı TSK affetmedi” başlığını atarken benzerleri de aynı yönde başlıklarla çıktı.

Dünya alem biliyor ki, teröristlerin ülkemize getirilmesinden, onların donanımına, onlara sınırda barınma yerleri vererek Suriye içlerinde eylem yapmalarına ve de sayısız insanlık suçu işlemelerine kadar olanak veren bütün eylemlerden AKP iktidarı öyle dolaylı falan değil, doğrudan sorumludur. TSK da yalaka ve insanlık düşmanı basının yazdığı gibi kahramanlık falan göstermiş değil, ülkemize ve komşularımıza zarar veren meşruluğunu yitirmiş bir iktidara diyebiliriz ki nefes aldırmaya çalışmaktadır. TSK, sınırları korumakla görevli olsun, gözlerinin önünden teröristler kalkıp Suriye’de eylemler yapsınlar akıllarına görevin G’si gelmesin ama teröristler sıkıştırıldığında Türkiye tarafında hiçbir zarara yol açmadıkları halde kalkıp F16’larla Suriye uçağını düşürsün. Gerçekten de bunun anlaşılır yanı yoktur. Anlaşılır yanı yoktur diyorsak bu sözün gelişidir. Yaşananlar gayet anlaşılır ve açıktır.

Biliyorsunuz emperyalistlerin oyuncağı haline gelmiş Recep Tayyip Erdoğan iktidarı, Kuzey Afrika’dan Pakistan’a kadar emperyalistlerin işlediği suçların suç ortağıdır. Suriye’de yaşananlardan ise artık neredeyse doğrudan tek sorumlu hale gelmiştir. Bu yüzden de Suriye’ye yönelik girişimlerin hiçbiri kahramanlık falan değil doğrudan saldırganlığın alenen ilanıdır. Recep Tayyip Erdoğan iktidarı, kökü kömçeği ile yolsuzluklara, hırsızlıklara, çalmalara çırpmalara bulaşmış geniş halk yığınlarının gözünde kabaca söylemek gerekirse hırsız olarak görülür hale gelmiştir. Bu yüzden de iktidarı kaybetmekle karşı karşıyadır. Recep Tayyip Erdoğan ve tayfası iktidarlarını yitidikleri andan itibaren hesap vereceklerini iyi bilmektedirler. Bu yüzden de bu iktidar, aklınıza ne gelirse yapacak tiynettedir. Bu iktidarın; Türkiye kamuoyunu kandırmaya yönelik yapacaklarının arasında doğrudan Suriye’ye karşı savaş ilan etmekte uzak bir olasalık olarak görülmemelidir. Suriye uçağının düşürülmesi gerçekte öyle sınır ihlali falan değildir. Gerçek Recep Tayyip Erdoğan ve çetesinin sıkışmasından ve bu sıkışıklığı aşma telaşından başka bir şey olarak görülmemelidir.

Kamuoyuna açıkça diyoruz ki, Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarının ülkemizin başına açtığı ve de bundan sonra açacağı tehlikelerin neler olacağını; bu iktidara 30 Mart seçimlerinde gereken ders verilermez ve de Recep Tayyip Erdoğan ve çetesi iktidardan gönderilmezse neler yaşayacağımızı hepimiz göreceğiz. Bu nedenle bu iktidara doğrudan ve de dolaylı olarak kim ya da kimler yardımcı olursa bilinmelidir ki, onlarda Recep Tayyip Erdoğan ve çetesinin suç ortaklarıdır. Aynı zamanda Genelkurmay Başkanı koltuğunda oturan zata da sesleniyoruz; Türkiye kamuoyunun iradesini ifade etmeyen Suriye’ye yönelik yaptırımlar suçtur. Boğazına kadar suça batmış bir iktidarın maceralarına kim ortak olursa hesabını da verecektir. Sonuç olarak kamuoyuna bu açık mektubumuzla son bir kez daha sesleniyor bu iktidarın suçunun karşılıksız bırakılmaması gerektiğini dile getiriyoruz.

Yetmez; yetkililer ağızlarını açtıkları her fırsatta Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu söylemektedirler.

Eğer bir hukuk devletiysek o zaman ülkenin savcıları harekete geçmeli ve hangi makamda olurlarsa olsunlar suç işleyenlerden hesap sormalıdırlar.

Yok, Türkiye artık hukuk devleti değilse o zaman da herkes başının çaresine bakmalı ve Recep Tayyip Erdoğan’ın keyfiliğine bir nokta koymalıdır..