TÜRKİYE EKONOMİSİ 😂

Yazan: Turgut Koçak 28 Haziran 2024

Türkiye’de kapitalizm kendi iç dinamiği ile gelişmediği için dikkate alınacak yarışmacı bir dönem geçirmeden dış güçlerin etkisiyle işbirlikçi tekelci bir sermaye konumuna yükselmiştir. Bu andan itibaren de Türkiye’de sömürü katmerleşerek bir yandan işbirlikçi tekelci güçlerin diğer yandan da dış tekelci güçlerin sömürdüğü bir ülke konumuna gelmiştir. Bu yüzden de ülke halkı ta başından başlayarak bugün ise daha da ağırlaşarak süren ağır ekonomi koşulların altında inim inim inletilmektedir.

Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana sermaye güçleri olarak öne çıkmış olan sermaye gruplarına baktığımız zaman hemen tamamı kendi olanaklarıyla değil de devletin desteği ile palazlanmış, ülke varlığını ise dış sermaye güçleriyle paylaşarak ülkeyi soyup soğana çevirmişlerdir. Ayrıca Türkiye sermaye kesimlerinin kültürel olarak da kentsoylu olmamaları nedeniyle yani burjuva sayılamayacaklarından gözü dönmüş bir hırsla amaçları ülkeyi sömürmek olmuştur.

Cumhuriyetin kuruluşu sonrası tekstil, demir çelik, şeker, çimento, kimya sanayi aklınıza ne gelirse hemen hepsi devletin eliyle kurulmuştur. Sonraki yıllarda ise ülke yabancı sermaye açısından yolgeçen hanına çevrildiği için ülke ekonomi tarihi ağır enflasyonlarla ve döviz dalgalanmalarıyla geçmiş, Demirel’in de dediği gibi ülke delikli kuruşa muhtaç hale getirilmiştir. Menderes’inden tutun da Demirel’ine oradan Türkeş, 12 Eylül generallerine ve onların ekonomi danışmanı Turgut Özal’a ve sonraki tüm iktidarlara kadar hemen hepsi emperyalist dünyanın uluslararasılaşmış sermayelerinin talan alanına çevrilmiştir.

Türkiye’de sözünü ettiğimiz işbirlikçi tekelci sermaye ve Anadolu’dan kopup gelen ve iktidarların koltuğu altında palazlanan hırsız sermaye takımları da işin içine dalınca özelleştirme adı altında yürütülen politikalar nedeniyle cumhuriyetin kurduğu tüm fabrika, kurum ve kuruluşlara resmen çökülmüş, süreç içinde neyimiz var neyimiz yok işbirlikçi sermaye ve onların dış ortaklarının eline geçmiştir. Bugün sanayi konuşulduğunda iktidarların çok sevdikleri söz “yerli ve milli” lafta kalmış en stratejik fabrika ve kuruluşlar bile yabancı sermayenin eline geçmiştir.

Ülkemizde öyle bir yozluk yaşanmaktadır ki orta ölçekli inşaat şirketleri bile bugün dış sermaye güçleriyle ortaklık içinde soygunlarına devam etmektedir varın daha irilerini siz düşünün. Şu sözün durup dururken ortaya çıkmadığını iyi anlamak lazım. “Devlet malı deniz, yemeyen domuz” Bugün beşli çete olarak anılanların dışında sayısız çeteleşmeler söz konusu olup kapitalizmin doğası gereğidir bu ancak bizdeki doğası gereği sözü ile cuk diye oturmaktadır. Hele 22 yıldır iktidarda bulunan AKP ve saray iktidarı, bir başka adıyla cumhur ittifakı sözünü ettiğimiz sermaye kesimlerinin kaçıncı kez vergi borçlarını silmektedir bunun için Sayıştay raporlarına ya da Maliye’nin hesaplarına bakılsa açıkça görülecektir. Bütün bu gerçeklere karşın aynı talan anlayışında küçücük bir değişiklik olmamakta ama bozulan ekonomi ve kitlelere çıkarılan fatura öyle ağırlaşmakta öyle ağırlaşmakta ki sermaye adına konuşan AKP yöneticileri ve maliye direksiyonunun başında bulunan Mehmet Şimşek halktan “sabır ve sebat” istemenin dışında yapacağı da bir şey yoktur.

Bugüne kadar Merkez Bankası’ndaki ekonomi seyrini bile inceleseniz arka kapıdan nelerin çıkarıldığını anlamakta zorlanmayacaksınız ama nedense iktidar olmanın zoruyla her bir şeyin üstü kolayca topraklanıp örtülmektedir. Bugün damat eski maliye bakanını soruyorum içinizde kaç kişi anımsamaktadır. Sahi Berat Albayrak ve sonrasında dümene gelip gidenler şimdi neredeler? Gelip gelip giden Mehmet Şimşek Beyefendi kim adına dümenin başındadır yeterince işin farkında mıyız? Uluslararası sermaye güçleri bu insanlara dese ki yemeyeceksin içmeyeceksin yemezler içmezler yemin olsun. Ama bunlar ve bunlarla birlikte ülkenin başına çöreklenmiş olan takım ne kazanmış ne kaybetmiş akıl yürütsek bu tempoyla devam edilirse ülke ekonomisinin sizce düze çıkması ve yüzü gülmesi olası mıdır? Aslında yüzü gülmesi sözü yerine halkın yüzünün gülmesi olarak değiştirsek ve sorsak soruyu sizce kitlelerin derdine derman olabilecek bir yanıtımız olabilir mi?

İsraf konuşuluyor bu iktidarın aklına halkı yontmak geliyor, ekonominin düze çıkması ve enflasyonun nasıl düşürülmesi gerektiği konuşuluyor, beyefendilerin aklına vergi yağmuru ve zamlarla halkın derisini yüzmek geliyor.

Son söz olarak şunu diyebiliriz. Bütün bu yaşananlar kapitalizmin doğası gereği anladık da ya bizdeki sömürünün, vurgunun, talanın, emek vermeden yeme iştahının, tarımı yok etmenin, paradan para kazanarak ve rant yoluyla köşe dönmek varken ve zenginleşmiş ve akıl almaz mal sahibi olan politikacılar varken sana söylüyorum partili yoldaşım Ünsal Karakaş bu ülkenin yüzü gülebilir mi? Ya da para, pul, mal, mülk kadar yüzü soğuk olan tümünün ekonomi sözcüğü ile ifade edildi gülme sözünü nasıl yanyana koyabiliriz. Bu olmaz tabi de biz yazımızın sonuna yine de bir gülme sembolü koyalım. 😂