TSİP NASIL OLSAYDI NE OLURDU?

Yazan: Turgut Koçak 18 Nisan 2020

DİSK’in son Genel Kurulu’nda bulundum. Var olan siyasi partilere konuşma hakkı verildiği için bende partim adına bir konuşma yaptım.

Benim konuşmamdan sonra Divan Başkanlığını yürüten Rıdvan Budak, TSİP’i kast ederek şu görüşü dile getirdi.

TSİP kurulduğunda çok umutlanmıştık. Yığınları çevresinde toplamış olması, kitleselleşmesi diri ve etkili bir çalışma yürütmesi iyi olmuştu fakat sonra birliktelik bozuldu ve TSİP’ten kopuşlar yaşandı. Aynı şeyi ÖDP için de söyleyebilirim ama bu örgütlenmeden de bir sonuç alınamadı.

Bize göre hiç kuşkusuz Budak’ın bu sözleri komünist bir örgütlenmenin nasıl olması gerektiğini anlatmadığı için bu sözleri iyi niyet sözleri olarak değerlendirdim üstünde de fazladan durmadım. Çünkü parti ile ilgili görüşlerimiz açıkça belliydi ki Rıdvan Budakla örtüşmüyordu. Çünkü benim düşündüğüm parti gerçek bir komünist partisiydi, Budak’ın kast ettiği parti ise solda yer alan, sol adına göz dolduran bir partiydi ancak.

Bugünkü yazımı sokağa çıkma yasağından da yararlanarak yazmayı ve iğneyi kendimize batırmayı daha yerinde görüyorum.

TSİP, ne kurulduğunda ne de süreç içinde komünist sıfatı kazanan bir parti kimliği kazanamadı dersek bu partiye emeği geçenlere haksızlık yapmış sayılmayız. Ancak şurası bir gerçekti ki Türkiye solunda yer alan parti ve örgütlerle bir kıyaslama yapıldığında daha komünizan bir örgüttü tanımlaması daha yerinde olacaktır. Nitekim komünist bir örgütün nasıl olması gerektiği yolunda kendisini hem öğretisel hem de eylemli olarak hazırlayan TSİP yine de en ileri örgüttü. Her koşulda var olma ve parti sürekliliği konusundaki iddiası bile ne söylemek istediğimi anlatmaya yeter de artar bile.

Bu konuda şu an bizimle çoktan yollarının ayırmış olan ancak orada burada dolaşıp duran geçmişin nostaljisi ile avunup anı toplantıları yapanları düşünürsek partinin belkemiğini ve ana gövdesini oluşturan önemli bir kesimin geçmişte de sadece komünizan olduklarını ama hiçbir zaman komünist olmadıklarını kimseyi karalamadan açıkça söyleyebiliriz. Gerçekten de partinin ideoloğu durumunda olan partimizin Genel Sekreterliği görevini üstlenen Yalçın Yusufoğlu yeniden sorunların açık açık konuşulmaya başlandığı, açık bir parti kurulmasının tartışıldığı dönemde TSİP’i çokta bir kenara bırakmış kurulması gereken partinin sosyal demokrat bir parti olmasını söyleyecek kadar ileri gitmişti. Partinin Genel Başkanı Ahmet Kaçmaz ise bir kenara çoktan çekilmiş ortalıklarda bile gözükmez olmuştu. Çağatay Anadol ise iyi bir Glasnost ve peresroykacı olmuş, yer yer sol liberal bir çizgiyle partinin gücünü kendi çevresinde toplama uğraşısındaydı. Partinin gövdesini oluşturan hatırı sayılır bir kitle ise komünist çizgiden çoktan çark etmişlerin arkasında yeni bir yol ayırımındaydılar ve de o günden bugüne kadar da bu çizgilerini daha da işe yaramaz ve nostaljik bir topluluğa kadar çekerek ahbap çavuş ilişkisini yürütme uğrası içinde döküle döküle sürdürmektedirler.

Söyledim, söylüyorum bugünkü TSİP’i oluşturan bizler geçmişte yol yürüdüğümüz arkadaşlarla yeni bir tartışma başlatmak ne hevesindeyiz ne de böyle bir isteğimiz var.

Sadece bir gerçeğe işaret ettikten sonra bugünkü TSİP olarak komünist bir parti olmanın gururunu ve kararlılığını taşıyoruz o kadar.

Hem geriye dönüp şu şöyle olsaydı, bu böyle olsaydı diye de yakınacak değiliz. Çünkü biz biliyoruz ki olması gerekenler eşyanın doğası gereği biz ne söylersek söyleyelim zaten yaşanacaktı, yaşandı da. Sağdan soldan işittiğimiz küçümseyici sözlere bile artık aldırmıyoruz. Aldırmıyoruz çünkü herkes kendi siyasi anlayışının tanımını yapmış zaten.

Hem öyle ya bizler tartışmaları sürdürürken ve de kendimizi anlatırken kayıtlara geçen şu sözlerin sahibi de biziz. Bizim aklımıza parti deyince Lenin, Lenin deyince parti geliyor.

Bundan böyle Türkiye Sosyalist İşçi Partisi bu anlayışı kendisine kılavuz edinen komünist bir parti olarak yoluna devam edecek, komünist bir partinin eksiksiz işlevini yerine getirmek için de canla başla savaşacaktır.

İşte bu yüzdendir ki küçük burjuvaca ah şöyle olsaydı, ah şunu şöyle yapsaydık benzeri bütün yakınmaları bir yana bıraktık ve partimizi de bu gerçeklik üzerinden güçlendirip mücadele edeceğiz diyorum.

Korona virüs günlükleri yazıları yazılan bugünlerde bizim ilanımız da bu olsun…