Yazan: Turgut Koçak 11 Haziran 2020
Öyle ya bu ülkede dünden bugüne ne yaşanmış ne yaşanmamış bildiğimiz yok. Ne varsa Allah’ın kara cahilleri biliyor. Hani bildikleri yanlarına kâr kalsa iyi de pek çok kimseyi de yalanlarına inandırıyorlar.
Yandaş ve yalaka basın her gün bir şey bulup topluma gaz verip duruyor. Bizler, 27 Mayıs tarihine denk gelen günlerde Menderes’le ilgili görüşlerimizi dile getirdik ve dedik ki, Menderes asılmamalıydı fakat suçsuz da değildi. DP’nin 10 yıllık iktidarı döneminde olup bitenlere baktığımız zaman hiç de olumlanacak bir şey göremiyoruz.
Türkiye Kore’ye meclise sorulmadan asker gönderdi.
NATO’ya girildi.
İkili Anlaşmalarla Türkiye Amerikan emperyalizminin işbirlikçisi haline getirildi.
Ülkenin her tarafı NATO ve Amerikan üsleriyle donatıldı.
Kültürel olarak kapitalist/emperyalist kültürün etki alanına sokuldu.
Her mahallede bir milyoner yetiştirme hesabıyla ülke kapitalizmin her yönüyle kanını emdiği bir hele getirildi.
Anti-komünizm propagandasının uçbeyi olmanın ötesine geçilerek o dönemin Sovyetler Birliği ile aramız açıldıkça açıldı.
Bu suçları şimdi hafife alıp buradan kendilerine çıkar sağlamak isteyenler biz kendimizi bildik bileli vardı ama bu politikayı güdenleri en azından kendileri de Menderes’i geride bıraktıkları için boşuna Menderes’i sahiplenip durmuyorlar.
İçerde yaşananlara baktığımız zaman işler daha da felaket hali geldi. Daha önce işlevsizleştirilen Köy Enstitüleri bu iktidar döneminde komünizm suçlamasıyla tamamıyla kapatıldı.
Dinci ve gerici tarikat ve cemaatler hortlatıldı. Odunu aday göstersem seçtiririm denilerek ülkede siyaset tam anlamıyla bozuldu.
Mecliste ve meclis dışında muhalefete yaşam hakkı tanınmadı.
Tahkikat komisyonları öyle akıl almaz işlere imza attılar ki onların yaptıklarının bugün bile aynısının yapılıyor olması hiç de rastlantı sayılmamalı. Milletvekillerinin milletvekillikleri düşürüldü.
Gazetecilerin canına okundu.
Bırakalım diğer muhalefet liderlerini İnönü bile miting ya da başka amaçla şehirlere gidemez oldu.
Gittiğinde önceden örgütlenen kalabalıklara taşlatıldı.
Kaç kez İnönü canını zor kurtardı.
Siyaseten kimi ilçeler il, kimi iller de ilçe yapılıp Demokrat Parti’nin güçlü olduğu illere başlandı. Komünistler en küçük bir nedene bağlı olarak tutuklanıp işkencelerden geçirildiler mahpuslara atıldılar.
9-10 Eylül İstanbul’da azınlıklara yönelik vurup kırma ve talan DP’nin yandaşlarınca organize edilip gerçekleştirildiği halde işin hazin tarafına bakın ki suçu Aziz Nesin Başta olmak üzere solculara yıkıldı.
Her türlü gösterilerin üzerine acımasızca gidildi.
Hani bir de çok yazılıp çizilen bu nedenle de Yassıada yargıçlarını dalgaya alan “köpek-bebek” davası var ya dava dosyasını alıp okuyun oradaki dramı göreceksiniz buna sebep de hiç kuşku yok ki Menderes’ti.
Bebek olarak konuşulan ve dalga geçilen işin bu yanı da bebeğin öldürülmüş olması ve bebeğin de Menderes’ten olmasıydı. Yaşanan bu dramı da akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Hani bugün öyle bir suçun karşılığı hukukçular söylesin TCK’da nedir? Ben ağırlaştırılmış müebbet diyorum.
Bizler sizin gibi içtensiz değiliz. O gün de olsa bugün de Menderes’in asılmasını istemezdik. Ama siz öyle misiniz ya sadece konuyu çıkarımıza nasıl işleriz diye düşünüyorsunuz. İşte bu yüzden yandaş ve yalaka şeysinin başında gelen Türkiye şeysi (gazetesi) bugünkü sayısında; BİR AYIP DAHA TEMİZLENİYOR” demiş ve devamını da şöyle bitirmiş. “Menderes’i idama götüren ve Yassıada kararlarını yok sayan kanun teklifi hazırlandı”. Devamını ise şöyle noktalamış. “Tarihimizdeki kara leke silinecek, demokrasi şehitlerinin yakınları dava açabilecek”.
Peki, bütün bunlar neden kaşınıyor. Kaşınıyor çünkü AKP ve saray iktidarı yolun sonuna gelmiş bulunuyor. Nereden ne çıkarırımın hesabını yapıyor. Bu yüzden Ayasofya’nın cami yapılması gündeme getirildi. Sonra görüldü ki bu iş pahalıya mal olacak yönetim geri adım atıp topu da Sayıştay’ın üstüne attı. Meclisteki ret olayını da eklersek cumhur ittifakının derdini anlamakta zorlanmayız.
Daha söyleyecek çok şey var. HDP’nin sürekli üstüne gidilmesi, CHP’nin HDP ile işbirliği yapıyor denilerek PKK’lı olarak gösterilmesi, hepsi hepsi bir oyunun parçası.
Evet, bir şey daha var. O da Recep Tayyip Erdoğan’ın toplumun her kesiminden insanlarının sinir uçlarıyla oynaması. Bir bakıyorsun 65 yaş üstü kimseler haftada bir gün dışarı çıkabilir diniliyor onun da saatleri var herkes hurra diye seviniyor. Sonra başka şeyler, iş 65 yaş üstü kimselerin her gün sokağa çıkmasına gelip dayanıyor. Eee bu konuda da Erdoğan yapacağını yapıyor alın size sabah saat 10.00-20.00’a kadar serbestlik deniliyor yine herkes havada. Her konuda olduğu gibi bu konuda da hak kim tarafından veriliyormuş herkes anlıyor. Ne büyük bir dirayet, adam yapıyor yapacağını arkadaş denilerek usuldan usula Erdoğan’dan yana işi yontanlar var. Bunları bilin ki bunların hepsi daha önce kapitalist ve faşizan rejimler tarafından denenmiş ve başarılı da olunmuştur.
Bir daha sesleniyorum bu oyunlara gelmeyin, bu oyunları boşa çıkarın.
Bunun anlaşılmayacak yanı yok sadece birazcık kafanızı çalıştırmanız yetecektir de o kadar.
Hadi tembelliğin alemi yok kıçınızı kaldırın ve düşünün…