Yazan: Turgut Koçak 20 Aralık 2014
Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarına yakın gazetelerin ilk sayfalarına bir bakarsanız tetikçiliğin nereye vardığını bütün çıplaklığı ile görürsünüz. Daha düne kadar birlikte iş tutanlar bugün karşı karşıyalar ve biri diğerinin üzerinden demokratlık taslıyor, diğeri de onlara operasyon çekmek için demokratik hak ve özgürlüklerle ilgili ne varsa bir bir budayarak amaçları doğrultusunda gözümüzün içine baka baka yol alıyor.
Ne yazık ki, bu gerçekleri doğru dürüst görmeyenler, daha da önemlisi görmek istemeyenler, geçmişte yapılan operasyonlarla ilgili bütün suçun Gülen Cemaatinde olduğunu düşünerek bu konuya odaklanıp Recep Tayyip Erdoğan ve partisi AKP’nin siyasi iradesini bir çırpıda silivererek ortalıkta at gözlüğü ile dolaşmayı politika sanıyorlar. Bu yüzden de bu gibi çevrelerin sağlıklı yorumlar yapabileceğini asla düşünmemek gerekiyor.
Recep Tayyip Erdoğan ve taifesi akıllarınca Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Poyraz vb operasyon sonucu içeri alınan ve uzun bir tutukluluk döneminden sonra serbest bırakılanların suçunu Cemaate yükleyip işin içinden çıktı bile. Sözümüz; belleği bu kadar zayıf olanlara değildir ama bugün Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı yanında saf tutmuş olan gazete ve televizyonların dün ne söyleyip ne yazdıklarına iyi bakmalı bir yargıya da öyle varılmalıdır değil mi?
Hani denir ya, orman içinde olup da ağacı görmemek, işte bu söz tam da günümüze cuk diye oturuyor. Ülke talan edilmiş, 2015 yılı bütçesinin işçilerle, emekçilerle kısaca tüm çalışanlarla en küçük bir ilişkisi bile yok yok olmasına ya, bu bütçenin açıklarının nasıl kapatılacağı da çok beli. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek vergilerin arttırılacağının sinyalini vermesinin yanında iğneden ipliğe zam geleceğinin müjdesini verdi bile. Haydi, bunları da geçtik, malum vurun abalıya örneğinde olduğu gibi halkımıza vurdukça un çuvalı gibi tozuyor mübarekler, bu yüzden de nasıl olsa vergi yüküne de, zamlara da katlanırlar diye geçerken içimizden, bir sürü Alicengiz oyunu arka arkaya geliyor.
Hatırlıyorsanız bakan çocuklarına ve Halk Bankası Genel Müdürü’ne çekilen operasyonlar sonrası bunlardan kasalar ve ayakkabı kutuları dolusu paralar çıkmıştı, bu paralar hem iade edilecekmiş hem de emanette durması hesabı ile muhteremler paralarını faiziyle alınacaklarmış. Tamam, anladık halkı bu kadar keriz yerine koydunuz ve çalınan paraları iade ediyorsunuz, bir de bu halkı kendisinden çalınan paralara faiz ödemeye hangi utanmazlıkla mecbur kılıyorsunuz çıkın bir anlatın da halka görelim babayiğitliğinizi.
Eee bunlar şaşırdı. Eğitim Bir-Sen’in damgasını taşıyan sözde eğitim şurası yapıldı ya, işte o şurada alınan kararları şimdilerde yoklaya yoklaya uygulamaya başladılar bile. Din dersi ana okullarına kadar indirildi. Osmanlıca gündemimiz olup çıktı. Türban çoluk çocuk herkesin başı bağlanmaya çevrildi. Adana ilk pilot il yerine konulup uygulamaları bile yapılmaya kalkışıldı. Geçerken bir konuya daha değinmek istiyorum. Her pazar günü Pir Sultan Abdal Derneği’nin öncülüğünde çeşitli kentlerimizde zorunlu din dersinin kaldırılması ve yapılan baskılarla ilgili oturma eylemi yapılıyor ya, sorun sanki sadece Alevilerin işi, onca laik, onca ilerici, devrimci, sosyalist çocuklarını AKP’nin okullarına değil de başka okullara gönderiyorlar sanki. Niye ki bu geniş yelpazenin sesi çıkmaz da salt tepki Alevilerle sınırlı kalır acaba?
Bir de duyduk ki, Katar Emiri Recep Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak Türkiye’ye gelmiş. Kendisi itibar arttırıcı sarayda ağırlanacak ve birkaç proje konuşulacakmış. İstanbul-Ankara arası ‘Hızlı Tren’ projesi’nin ve bir termik santralinin yapım işinin Katara verileceği söyleniyor. Ne karşılığında sorusu aklınıza geldi değil mi?
Bekleyin kokusu çıkacaktır. Biz ne yapacakmışız peki? Biz de nüfusu 250 bin olan Katar’ın askerlerini eğitecekmişiz. Daha şimdiden bazı yalaka takımı “Mehmetçik Katar’ın askerlerini eğitecek” diye yazdılar bile. Katar Emiri kendi gözündeki çapağı görmüyor başka ülkelerle ilgili siyasi değerlendirim yapıyor utanmadan. Neymiş efendim Filistin ve Suriye müstemlekeymiş. Hani Filistin’i bir ölçüde de olsa anladık ama Suriye’yi de kasteden bu söz Türkiye’nin başkentinde nasıl söylenebilir? Haydi, söyledin diyelim, sen ki ey Katar Emiri, sen kimin müstemlekesi ve de kulusun, çık açıkça söyle söyleyebilirsen…
Gündem çok. Ne kadar yazsak az gelir.
Ancak bugünlük yeter diye düşünüyoruz, ne dersiniz?