TERÖR ÖRGÜTÜ

Yazan: Turgut Koçak 26 Temmuz 2014

El Kaide’nin, El Nusra’nın Müsülüman Kardeşler ve de IŞİD’ın terör örgütü olmadığını kimse söyleyemez. Dahası; bu örgütlerle içerde ve de dışarda hangi örgütler ve kişilerin maddi ilişkileri varsa onlar da ya terör örgütüdür ya da terör örgütlerine yardım ve yataklık yapmaktadırlar. Bildiğiniz gibi bu saydığımız örgütler aracılığı ile Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarı emperyalist dünyanın isteği ile Suriye’de kanlı bir iç savaş başlattı. Bu savaşta bu örgütler doğrudan AKP iktidarı tarafından desteklendi, her türlü silah ve lojistik destekleri sağlandı. Bu örgütlere yüzlerce TIR; silah ve her türlü yardım malzemeleri taşıdı. Bu TIR’ların bazıları operasyonlara takıldı ve ortaya gerçekler saçılmış olmasına karşın, iktidar tarafından bu gerçekler örtbas edildi.

Yine iktidar tarafından daha da ileri gidilerek bu operasyonları gerçekleştiren, savcı, asker ve emniyet yetkilileri “Paralel Yapı” olarak suçlanıp haklarında davalar açıldı, bulundukları yerden başkta başka yerlere sürüldüler.

Suriye’deki teröristlere içeride her türlü yardım Recep Tayyip Erdoğan’ın kanatları altında palazlanan İHH İnsani Yardım Vakfı üyelerince toplanıp organize edildi. Yakalanan TIR’ların çoğunda bu vakfın adı geçti. Yani sizin anlayacağınız ülkemizde örgütlenmiş olan bu vakıf aracılığı ile kafa kesen, insanları olmadık işkencelerden geçiren, tecavüzcü terör örgütlerine yardımlar toplandı, toplanmaya devam ediliyor. İşte bu vakıftır ki, salt kışkırtıcılık için Hopa’da İHH TIR’ı ile halka iftar yardımı dağıtmaya kalkıştı. Hopa’nın duyarlı insanları ise bu vakfın faaliyetine izin vermediler. Sonra bu olayla ilgili Recep Tayyip Erdoğan miting meydanlarından seslenerek İHH’ya karşı tutum alanları alçaklıkla suçladı.

Buraya bir nokta koyalım ve Recep Tayyip Erdoğan’ın İHH İnsani Yardım Vakfı ile ilgili olarak niçin bu kadar duyarlı davranıyor olabileceğinin altını eşelemeye başlayalım. Mavi Marmara Gemisi olayını anımsıyoruz değil mi? O Mavi Marmara Gemisi ve başka gemilerle birlikte Gazze’ye gidilecek ve Filistinlilere yardım iletilecekti. İHH İnsani Yardım Vakfı bu işin hem Türkiye ayağını hem de uluslararası ayağını örgütledi. AKP ise bunlara siyaseten destek verdi. Öyle ki, bu gemide başlangıçta AKP milletvekilleri de yer alacaklarken son anda vazgeçtiler. Yani anlayacağınız bu girişimin sonucunda neler olacağı AKP iktidarı tarafından biliniyordu. Nitekim öyle oldu ve İsrail Mavi Marmara gemisine operasyon düzenleyerek 9 Türkiye yurttaşını katletti. Yaşamlarını yitirenlerin en yakınları bile bu olaydan doğru dürüst acı bile duymadı, neredeyse sevinçten bir oynamadıkları kaldı. Yaşamını yitirenlerden birisinin babası Kayseri’de öğretim üyesi olup kendisi de İHH İnsani Yardım Vakfı’nın üyesiydi. Konu ile ilgili düşüncelerini anlattığında gerçekten kanımız dondu. Oğlu için üzülmek bir yana neredeyse böyle hakkın rahmetine kavuştuğu için bir dua edip ne kadar mutlu olduğunu söylemediği kaldı. Yani sizin anlayacağınız koşullanmışlığın doruğunda gezinen bir babanın görüntüsü insanlık adına beni gerçekten utandırdı. Bu noktadan sonra söylemek isterim ki, Suriye’deki kan gölünün oluşmasında Recep Tayyip Erdoğan iktidarının sözümona vakıf adı altında Suriye’ye karşı işlenen suçların en önemli suçlusu olarak bu vakıf bilincimize kazınmış bulunmaktadır. Bir başka deyişle bu vakıf; iktidarın sivil terör kolu olarak Türkiye genelinde örgütlenme çabaları ve eylemi içindedir.

İşte bu örgüt dün Kahramanmaraş’ta İsrail karşıtı bir miting düzenledi. İsrail’e karşı miting düzenlemesi hiç kuşku yok ki, insanidir. Ne var ki adı şaibeli bir örgüt tarafından düzenlenmesinin altında yatan salt İsrail karşıtlığı değildir. Bu örgüt tarafından IŞİD’a el altından Recep Tayyip Erdoğan’ın selamı çakılmakta, IŞİD’la bu örgüt aracılığı ile her türlü açık-kapalı ilişkiler yürütülmektedir. Bu örgüt için söylediklerimiz bir abartı değildir. İHH İnsani Yardım Vakfı adı altında gelecekte ülke içinde vurucu bir güç örgütlenmekte, bu güç ise iktidar olanaklarıyla önü açılarak desteklenmektedir. Bu nedenle kimse İHH İnsani Yardım Vakfı’nı birkaç hoca ve molladan oluşan canla başla çalışan bir topluluk olarak düşünmemelidir. Bunlar; biz biliyoruz ki, dişlerinin geçtiği her yerde demokratlara, ilericilere, devrimcilere ve sosyalistlere saldıracaklardır. Hopa olayı sadece bir sınama girişimidir. Bu olayın arkasından daha başkaları da gelecektir. Nitekim gelmiştir de. Dün yukarıda söylediğimiz gibi İsrail’in Gazze katliamına karşı miting düzenleyen İHH İnsani Yardım Vakfı taraftarları kırmızı ışıkta duran ve Ekmeleddin İhsanoğlu’nu desteklemek amacıyla afişleri olan bir minübüse saldırıda bulunmuşlar ve sopalarla minübüsün camlarına ve diğer aksamlarına maddi zarar vermişlerdir. Sonuç olarak bu olay öylesine gelişmiş bir olay değildir. Bu olay arkasından başka benzer olayların da geleceği bir başlangıç olarak bir tarafa not edilmeli ve AKP’nin önümüzdeki dönemde bu ve benzeri kışkırtmalar içinde olacağı asla gözardı edilmemelidir. Hiç kuşkusuz niçin Recep Tayyip Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmamasını gerektiren onlarca olayı bir çırpıda saymak olasıdır. Ancak Recep Tayyip Erdoğan sıkıştıkça hangi silahlara başvuracağının da bir göstergesi olması açısından dünkü yaşanan olay bir kenara unutulmamak üzere not edilmelidir.

Recep Tayyip Erdoğan dün Ankar/İstanbul arası hızlı trenin açılışındaydı. Tren yine bozuldu. Karadan ve havadan görülmemiş boyutlarda korunan Başbakan’ın her olasalığa karşı bir saldırıya uğramaması için bölgeye binlerce güvenlik gücü gönderildi. Bize kalırsa Recep Tayyip Erdoğan iktidar zehirlenmesinden cartayı çekmiştir. Sizin anlayacağınız Allah kimseyi böylesine büyük bir korku ile cezalandırmamalıdır. Recep Tayyip Erdoğan’ın belki yargı önüne çıkarılarak olup bitenlerle ilgili hesap vermesi sağlanamıyor ama bu zati muhterem çoktan koskocaman bir mapushaneye atılmış bile. Bundan daha büyük bir mahkumiyet düşünemiyorum. Bir insan kendi ülkesinde elini kolunu sallayarak dolaşamıyorsa, dünya malı senin olsa, sultanların sultanı olsan ne yazar?

Öyle ya; bir de Çankaya’ya seçilemez, tepetaklak gidişin sonucu olarak Başbakan koltuğundan da kalkmak zorunda kalırsan söyler misin muhterem seni kim koruyacak kim ve de dağları bekleyen korkunla nasıl baş edeceksin nasıl?