Yazan: Turgut Koçak 8 Ocak 2015
Dün Paris’ten ajanslara düşen haberi büyük bir acı duyarak izledik. Sözümona İslama bağlı kim ya da kimseler, Charlie Hepdo mizah dergisine baskın düzenledi ve önüne kim gelirse kurşunladı. Bu katliamın sonrasında ise bu derginin ünlü çizerleri de içinde 12 kişi yaşamın yitirdi, pek çok kimse ise yaralandı.
Ne olmuş da bu dergi basılmış ve katliam yapılmıştı? Teröriste bahane mi yok, dergi Hz Muhammed’in karikatürünü çizmiş bazılarına göre ise peygamber ve İslamiyet’le alay etmişti. Derginin en son karikatüründe ise IŞİD’ın lideri Bağdadi çizilmiş.
Paris’in ortasında güpegündüz, üstelik de polis tarafından korunan bu derginin binasına nasıl gelinmişti de bu katliam işlenebilmişti anlaşılacak gibi değil.
Cinayeti işleyenler dışarda da Allahüekber bağırtılarıyla sağa sola ateş etmeye devam ediyor, önlerine çıkan bir polisi yaraladıktan, sonra da yanına kadar giderek katlettikten sonra başka birilerine işaret ederek siyah bir araba ile kaçıyorlar.
Bu olayı izledikten sonra tıpkı Fransız halkı gibi bizde bu korunan yerdeki güvenlik zafiyeti nasıl bir şey diye sormadan edemiyoruz. İşin bu yanı hiç kuşku yok ki, Fransız yönetiminin işi. Ancak biz bu yazımızda İslam adına terör örgütü kurup işi nerelere kadar vardırdıkları noktasına bir kez daha işaret etmek istiyoruz.
Emperyalist/kapitalist dünya için varsa da yoksa da amaç dünyayı sömürmek ve kasalarını tıka basa para ile doldurmaktır. İşte bu nedenle başta ABD olmak üzere emperyalistler hem dünya halklarına tuzak kurmaktadır hem de kendi halklarına. Eğer Amerika ve öteki emperyalist ülkeler amaçları için dünyanın her bölgesinde kumpaslar kurup terör örgütleri kurarak ve o ülkelerdeki yönetimi kendi çıkarları doğrultusunda düzenlemeye kalkmasalardı bugün hiç kuşkusuz bu terör yuvaları bu kadar palazlanmayacak ve bu acılarda yaşanmayacaktı. Tarikat ve mezheplerin cirit attığı Ortadoğu ülkelerinin yönetimleri son üç-beş yıl içinde emperyalist dünya tarafından darmadağın edildi. Bu ortamın sağlanması için de bizzat emperyalist dünyanın fideliğinde filizlenen El Kaide, IŞİD, Taliban, El Nusra ve daha bilmem ne örgütleri kullanıldı.
Pek çok örneği dışarda bıraksak bile bu gerçeği doğrulayan önümüzde 3 önemli ülke var. Afganistan, Irak, Suriye. Bu üç ülkede de yaşananlar hepimizin malumu.
Hele Suriye yönetimini devirmek için kurulan örgütleri kim ya da kimler destekliyor kabak gibi ortada. Libya’da linç edilerek öldürtülen Kaddafi’nin kanı Recep Tayyip Erdoğan gibilerinin ellerinde hâlâ kurumuş değil. Suriye rejimini yıkmak için dünyanın her tarafından getirtilen eli kanlı terör mensupları hem Türkiye sınırından Suriye’ye sokuldu hem de bu eli kanlı insanlık düşmanları AKP yönetimi tarafından beslenip semirtildi. Daha açıkça söylemek gerekirse bugün Suriye’de savaşan ne kadar eli kanlı terör grupları varsa onların uzantılarının aynısı Türkiye’de de var. Mısır rejimine karşı mücadele örgütlemek için Müslüman Kardeşler örgütünün sözümona parlamenterleri İstanbul’da meclis kurarak toplantı yapabiliyorlarsa aynı çevreler, yarın benzer terör eylemlerini en üst düzeyde örgütlemek ve uygulamaya geçirmek için harekete de geçeceklerdir. Peki, bu durumda suçlu olan AKP iktidarı değil midir? Daha da açık söylersek Bu sözünü ettiğimiz terör örgütleriyle AKP’nin genetik yapısı sizce ne kadar farklıdır?
Şimdi daha önemli bir noktaya değinmemiz gerekiyor. Bu örgütlerin bütün uzantıları ve besleme tabanları aynısıyla Türkiye’de mevcuttur. Sınırlarımızda bu denli büyük güvenlik zafiyeti varken ve de sınırlarımız delik deşik olmuşken aynı örgütler benzer eylemlere ülkemizde de başvururlarsa ne olacaktır? Ya da doğrudan soralım; bugüne kadar El Kaidesinden El Nusrasına, IŞİD’ından, Talibanına, Müslüman Kardeşler Örgütü’nden bilmem ne terör örgütüne kadar hepsiyle içli dışlı ve hepsinin destekçisi olan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı olacakların sorumlusu değil midir?
Evet, Paris’te Charlie Hepdo Mizah Dergisi’ne düzenlenen saldırı aslında bütün insanlığa yapılan saldırıdır. Bu yüzden de bu olayı nefret ve şiddetle kınıyor, sorumlularından mutlaka hesap sorulması gerektiğini üzerine basa basa söylüyoruz.
Ne olursa olsun, bu karanlık yapılar hangi insanlık düşmanı yollara başvururlarsa vursunlar tarihin dev tekerleği altında ezilip gidecekler, asla yarınları olmayacak, aydınlığı ve insanlığı savunanlar değil, karanlığın ve insanlık düşmanı politikaların savunucuları yok olup gideceklerdir.