Yazan: Turgut Koçak 28 Kasım 2015
Dün, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına tepki büyüktü. Öyle görünüyor ki, büyüyen öfke böyle giderse daha da artacak ve faşist diktatörlüğün varıp kalesinin önüne dayanacaktır. Dayanacak çünkü susması gerekenler demokrasi güçleri değil, demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüklere katlanamayan faşistlerdir. Hâlâ 2015 yılında ülkemizde bizlere baskı ve zulmü yaşatan iktidarlar varsa bizler de haklı olarak böyle bir iktidarı işbaşından uzaklaştırmak için meşru haklarımızı sonuna kadar kullanacağız ve erinde gecinde de faşizmi yeneceğiz.
Emperyalist güçlerle canciğer kuzu sarması içinde olanlar ve yüz binlerce insanın canına kıyanlar hiç kimse unutmasın ki masum rolüne bürünerek; kim konuşur ve de yazarsa onları susturarak iktidarlarını devam ettiremezler. Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde ve sonrasında bölgemizde ABD emperyalistlerinin ve ortaklarının oynadığı rolün içinde en başta yer alanlar ne ülke kamuoyunu kandırabilirler ne de dünya kamuoyunu.
Ülkemizden Suriye topraklarına yollanan IŞİD terör örgütü üyeleri Suriye’de akıllara durgunluk veren katliamlara imza atmışlar, üstelik de bu katliamlarını saklamayıp alçaklıklarını internetten adeta insanlığa ferman okuyarak açık açık göstermişlerdir. Bütün bu gerçekler ortadayken IŞİD, El Nusra, El Kaide, Müslüman Kardeşler, ÖSO ve irili ufaklı terör örgütleri her fırsatta AKP iktidarı tarafından desteklenmiş, onlara başta silah olmak üzere her türlü lojistik destek sağlanmıştır. İnsanlık düşmanı politikalara alet olanlar değil de bu politikaları eleştirenlerin hesap veriyor olması kabul edilebilecek bir şey değildir. Neymiş efendim, terör örgütlerine silah götüren MİT TIRLARI’nın resimleyip haberini yapmaktan Can Dündar ve Erdem Gül tutuklandılar ve şimdi Silivri’de içerdeler.
Bu haberi yapmak AKP iktidarına ve de özellikle Recep Tayyip Erdoğan’a göre öyle sıradan bir suç bile değil. En ağır cezayı gerektiren vatan hainliği ile eşdeğer görülen bir suç. Niyeymiş diyorsanız; böyle bir haber yaptığınızda casusluk yapıyorsunuz, ülkenin gizli sırlarını açıklıyorsunuz, (tabi MOSSAD ve CIA tarafından bilinmeyen gizli sırları varsı) Fethullah Örgütüne yardım ve yataklık ediyorsunuz, ediyorsunuz oğlu ediyorsunuz.
Oysa aynı konu ile ilgili iktidar, bu tırların Bayır Bucak Türkmenlerine insani yardım götürdüğünü söylerken o zaman MHP’de olan Tuğrul Türkeş ne diyordu?
“Vallahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu”
Tuğrul Türkeş bu sözleri söylerken MHP’liydi, şimdi bu sözleri eveleyip geveleyip inkar ediyor. Hani önemli değil, inkar etse ne olacak, etmese ne olacak. Bu işler gerçekten de bir kimliği kişiliği ortaya koymuyor mu? Şimdi bu kimlik benzer kimliklerle nerede buluştu AKP’de. O zaman Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmalarının hukuken bir değeri var mı? Yok, hem de zerre kadar yok. Zaten MİT Tırları ile ilgili haber yapan Cumhuriyet Gazetesi’nin haberlerini Recep Tayyip Erdoğan’da öğretmenlerin önünde adeta bir yerleri tehdit ederek açıklamadı mı? Ne diyor, silahlarla ilgili olarak Erdoğan:
“Yav varsa ne olacak yoksa ne olacak?”
Buyurun şimdi bu sözlerin ne anlama geldiğini siz değerlendirin.
Hani biz kalkıp basını susturmaya kalkanlara diyorsak ki susacak olan basın değil, faşizmdir, en küçük bir kuşkuya yer bırakmayacak denli açıkça söylüyoruz:
Göreceksiniz:
GERÇEKLER DEĞİL FAŞİZM SUSACAK!