TEKBİR

Yazan: Turgut Koçak 9 Eylül 2015

Bu sözü nerede duysam içim nefretle doluyor. Çünkü bir bu söze bakıyorum, bir de bu sloganı atanlara bakıyorum hallerinde insanlık adına en küçük bir kırıntı yok. Daha da önemlisi insanların böylesine tartışılması zor sözlerin arkasında ne menem hastalıklı kişilikler sakladıklarını görüyor ve diyorum ki, sizin hiç mi akıldan yana sermayeniz yoktur? Ya da dini politik amaçlarınıza alet edip akıl almaz suç işleme özelliğinizi niye bu şekilde örtmeye kalkışıyorsunuz?

Ülkemizde artarda gelen asker ve polislerimizin katledilmesi ile ilgili eylemler bilinmeli ki herkesin ama herkesin yüreğini dağlamaktadır. MHP’lilerin bu acı ölümleri istismar edip sokağa dökülmesini de anlamaya çalışacağım ama dün bütün yurtta yaşanan olaylardan sonra bir kez daha anladım ki, bu ülkenin gerçek düşmanları; kafası boş, politik derinlikten yoksun ve her olayda dini istismar olarak kullanan kimselerdir. Başka kentleri bilmiyorum ama dün Ankara’da birçok bölgede sokağa dökülenlerin nasıl bir ruh halinde olduklarını anlamak için birçok yerde dolaştım. Yaşananlara tepki koymakla, başka amaçları birbirine karıştıranlar o kadar belliydi ki, olaylara nesnel bir gözle bakan herkes bu gerçeği görebilirdi.

Nasıl örgütlenirlerse örgütlensinler sokağa arabalarıyla çıkanların çoğunluğu esnaf milletiydi. Bunlar sokaklarda trafiği felç ettikleri gibi attıkları sloganlarla da ne denli boş bir teneke olduklarını bütün çıplaklığı ile gösteriyorlardı. “Tekbir” diye bağıran, arkasından da, “Ya Allah Bismillah Allahüekber” diyenlerin çoğu suç potansiyeli yüksek kimselerdi. Bunların büyük çoğunluğu MHP’li, BBP’li hatta AKP’liydi. Bu kalabalığın içinde çok sayıda olağan tepkisini göstermek için gelen yurttaşlar vardı ki, bunları daha bakar bakmaz rahatlıkla seçebiliyordunuz. Sadece bunlar gerçek anlamda şehitlere içtenlikle sahip çıkan ve tepki gösteren kimselerdi diyebiliriz. Diğerleri ise her an kalabalık içinde provokasyon yaratıp yeni yeni acıların yaşanmasına hazır konumdaydılar.

Nitekim dün Havayolu üzerinde Hürriyet gazetesini basmaya gidenler de bu kılıkla sokağa dökülen AKP’lilerdi ki, dün akşam ki gelişigüzel her türlü olaya açık gösteriler bu güruhun işine yaradı. Bunlar da gidip Hürriyet gazetesinin tesislerini basıp taşa tuttular. Bir gün önce yaşananlar İstanbul’da ikinci kez yaşanırken Ankara’da da benzer bir eyleme girişilmişti. Bu saldırganlığı gerçekleştirenler ise AKP’lilerdi. Salt bu olay bile gösteriyor ki, artık AKP meşruiyetini yitirmiş bir iktidar olup bunlar köküyle kömçeğiyle işbaşından bir an önce uzaklaştırılmazlarsa işin nerelere varacağını kestirmek bile olası değildir. İşbaşında olan bir hükümetin başbakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun ağzından emniyet tedbirlerinin alınacağı yolunda bir açıklama yapılmasının gerçek anlamda hiç ama hiçbir önemi yoktur. Önemli olan iki gündür böylesine ağır bir suçu işleyenlerin yakalanıp hesabının sorulmamış olmasıdır. Bu suçun başında bulunan AKP milletvekilinden başlayarak bu olayların sorumlularının kim ya da kimler olduğu kolaylıkla ortaya çıkarılabilir.

Dün gece itibari ile Türkiye’nin çeşitli illerinden HDP hatta CHP’ye yönelik saldırı haberleri üst üste gelmeye başladı. HDP Genel Merkezi basılıp yakılmak istendi. Önemli olan biri ya da birilerinin işi nerelere kadar getirdiğini ibretle seyretmek değildir. Önemli olan bu tehlikeli tırmanışı bir an önce önlemektir. AKP iktidarının ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bunu önleyecek ne iradesi vardır ne de önlemek istemektedir. Bu yüzden de ülkeyi korkunç bir batağın içine sürükleyen bu iktidardan ne edilip edilmeli bir an önce kurtulunmalıdır. Eğer CHP binalarına yönelik saldırı yapılıyorsa bu saldırılar da doğru okunmalı, işin içinde AKP’lilerin doğrudan yer aldıkları gözardı edilmemelidir.

Diyebiliriz ki toplum uzun zamandır kin ve nefretle beslenerek toplumu karşı karşıya getirmek için özel olarak çaba harcayanlar var. PKK’nın son saldırılarının gerçek suçlularının itiraflarını hem de en yetkili ağızlardan işitiyoruz. Bu yüzden PKK’nın işi kolaylaşmış, saldırıları olabildiğince artmıştır. Bu saldırıları içsavaş boyutuna tırmandırmak isteyen bir PKK sözkonusuysa ki öyledir, bu oyun ancak soğukkanlılıkla engellenebilir. MHP’nin giriştiği eylemler siyasi anlayışı gereği asla ülke yararına değildir. İşin kötüsü dün Ankara’da MHP’lilerle birlikte olayı kışkırtmak isteyen çok sayıda AKP’lilerin de olmasıdır. Gerçek anlamda tepki koymak için alanlara inmiş olan yurttaşları ayırmak gerektiğini söylüyorum. Ancak bu yurttaşlar da bu tür eylemlere katılmamalı, eğer tepkisini demokratik bir şekilde koyacaksa bu tehlikeli güruhtan mutlaka bu tepkisini ayrı göstermelidir.

Ankara Tuzluçayır’da girişilen eylemler de gerçekte değişik yerlerden gelenlerin açık bir provokasyonuydu. Gelenlerin kim ya da kimlere gözdağı vermek istedikleri ise çok açıktı. Bu olaydan da çıkarılması gerekli dersler vardır. Kimi sol siyasi yapılar gerçek anlamda politik bir çalışma yerine sözde kurtarılmış bölgeler mantığı ile siyaset yapmaya çalışırlarsa bu mantığın altının ne denli boş olduğunu da umarım anlarlar ve tutum ve davranışlarını bu gerçek çerçevesinde şekillendirirler.

Son söz; Recep Tayyip Erdoğan ve şu an koltukta iktidarı gasp ederek oturan hükümet tehlikeli sularda kulaç atmaktadır.

Bütün bunlar da gösteriyor ki, AKP’den de Recep Tayyip Erdoğan’ın dayatmalarından da kurtulmanın zamanı çoktan gelmişte geçmektedir bile.

Bundan böyle göstereceğimiz her çaba bu yönde olmalı ve bunlar iktidardan mutlaka gönderilmelidirler.