Yazan: Turgut Koçak 10 Ağustos 2021
Bildiğiniz gibi Sosyalist sistem yıkılıp Varşova Paktı dağıtıldığında NATO’da kendisini dağıtmadı. NATO saldırı ve savaş örgütü olarak kaldı ve başta Amerika olmak üzere emperyalist ülkelerin hegemonik güç olarak varlıklarını sürdürmesine hizmet etti. Afganistan’ın, Irak’ın, Suriye’ni işgali bu yüzden kolayca gerçekleştirilebildi. Libya, Yemen, Somali, Tunus gibi ülkelere müdahale edildi. Ancak şu an görüyoruz ki ABD bu ülkelerin hiçbirinde başarılı olamadığı gibi Gürcistan ve Ukrayna’daki güç denemeleri de elinde patladı.
Gerçi bu konuda değişik düşünceler ileri sürülse de ABD’nin bu bölgelerden çekilişinin ve Asya-Pasifik alanına yerleşmek istediğini belli eden nedenler daha belirgin durumda. Obama-Trump ve Biden bu görüşte birleşen ABD başkanlarıydı. Zamanında da bu görüşleri dile getirdiklerini biliyoruz. ABD’nin bugüne kadar bölgemizde çeşitli ülkelere ve halkına kan kusturmasının bir de bedeli vardı ki artık ABD ekonomisi bunu kaldıracak konumda değil.
ABD, 10 bin kilometre uzaktan gelip bölgemizde bunca insanlık suçu işlemiş olması aynı zamanda da zaten zorluk içinde bulunan ABD ekonomisini de vurmadığı söylenemez. Bu çekilme olayını ABD’nin başka başka oyunlarına bağlayanların söyledikleri elbette kökten yanlış değildir fakat ortadaki gerçekler de nedenler konusunda bize bir fikir veriyor elbette.
Bölgemizden ABD’nin çekilmesi ile ilgili değerlendirmeler yapan pek çok kimse işlerin iyi gitmediğini dile getiren makaleler yazıyorlar. Onlara göre Afganistan ve Irak işgali istenildiği gibi sonuçlanmadı. Suriye, Libya ve Yemen’de de durum farklı olmadı işin daha da ilginç yanı ise Rusya’nın bölgede nüfus sahibi olması, İran’ın düşman bir güç olarak bölgede kendini göstermiş olması, Çinin bölgede daha etkin bir güç olmaya soyunması ABD’nin bölgede eski gücünü yitirdiğinin en önemli göstergesi olarak görülüyor.
Ortada gerileyen bir ABD gücüne karşılık güçlenen bir Rusya ve Çin gerçeği var. Bu gerçek ise pek çoklarının dünyanın çok kutupluluğa gittiğine dair yorumlar yapmasını kolaylaştırdığını görüyoruz. Bu noktadan yürüyenler dünyanın çok kutuplu olabileceğine dair yorumlar yapmasına neden oluyor fakat bu kutuplardan hangisinin en etkili kutup olacağına dair düşünce ileri sürülürken ise yıllarca sürecek bir mücadelenin sonucu belirleyeceği yazılıyor. Bu arada kendi küllerinden yeniden doğacak olan birçok ülkenin birden sosyalist sisteme geçeceği ve de sosyalist sistem olarak yeniden var olacağını ise söylemeye kimsenin dili varmıyor. Varmıyor çünkü bu yorumların çoğu kapitalist/emperyalist sistemin sürgit devam edeceği varsayımından yola çıkılarak yapılıyor.
Şu an Çin ve ABD’nin olası kutuplaşmada öne çıkacağını söyleseler de Rusya’nın hesaba katılmamış olması hesapları bozuyor. Rusya böyle bir durumda üçüncü ve de önemli bir kutup olarak ortaya çıkabileceğine dair pek çok neden ileri sürülebilir. Moskova’yı yakından izleyenler açısından Moskova hem Ortadoğu’da hem Doğu Avrupa’da ve de Afrika’da önemli sayabileceğimiz inisiyatifler elde ettiğini unutmamak gerekiyor.
Büyük güçlerden söz ederek kutuplaşma konusuna açıklık getirmeye çalıştık ama ortada şöyle de bir gerçek var. Dünden bugüne sayısız dünya ölçeğinde imparatorluklar bir süre sonra güç kaybına uğramışlar ve çoğu iz bile bırakmadan yıkılıp gitmişlerdir. Bugün dünyanın güç merkezleri olarak görülen ülkelerin de diyalektik olarak durumu bu gerçeklerin dışında değildir. Dolayısı ile güç yitirenlerin ve sahneden çekilenlerin yerlerini başka başka güçlerin de alacağı gözlerden hiç kaçırılmamalıdır ve hatta süper güçlerin güç kayıplar pek çok küçük ülkenin bir fırsat bile yakalamalarına neden olabilir.
Birçok ülke bir araya geldiğinde ve her anlamda bir güç odağı yarattığında boy ölçüşme fırsatını da yakalamış olur ki önümüzdeki günler benzer gelişmelere diyebiliriz ki gebedir.
Bu arada bir de Erdoğan’ın zaman zaman Rusya ile daha çok da ABD ile iş tutarak amacı doğrultusunda alan açma girişimlerinin de bir yararının olmadığını yaşadıklarımızla öğrendik.
Sonuç olarak insanlığın kurtuluşunun tek kutuplu dünya gerçeğinden çok kutuplu dünya gerçeğine atlaması olduğunu da falan öneriyor değiliz. Bizim için insanlığın tek kurtuluş seçeneği vardı o da sosyalizm ve sosyalist sistemdir. Yoksa sömürü devletlerinin yanyana gelerek oluşturacakları bloklar bir rekabeti, rekabet içinde fırsatları öne çıkarsa da ne sömürü son bulur ne de emperyalist ülkeler emperyalist savaşlardan vazgeçer.
Bu gerçeği de hiç mi hiç gözardı edemeyiz.