TEHLİKE BÜYÜK

Yazan: Turgut Koçak 14 Nisan 2015

AKP iktidarı ile birlikte neler olağan hale gelmedi neler. Hırsızlık mı sıradan, ihale yolsuzluğu mu, günlük işler arasında, rüşvet mi, bal tutan parmağını yalar, nüfuz ticareti mi, dinci vakıfların palazlanmasına, torpiller kullanılarak devlet katına sınav bile kazanmaksızın alınan memurlara bakın, kara para aklamak mı, Sayıştay’ın denetlemesinin dışında tutulan hesapları inceleyin ve kaydu kuydu olmayan dolar girdilerini görün. Sürgünlere, kıyımlara, yargıya müdahaleye, görevini yapan memurların nasıl etkisizleştirildiğine, askere çekilen operasyona bakın oğlu bakın!

Sonra da düşünün bu iktidar iktidarda kalmak ve seçim kazanmak için neleri göze almaz neleri?

Şu Ağrı/Diyadin’de yaşanan 5 askerin yaralanması olayı da valinin emriyle ama arkasında kimler var ortaya çıkacak. Üstü kapatılsa bile bu olay kesinlikle kapatılmamalı ve sonuna kadar üzerine giderek AKP’nin bütün oyunları bozulmalıdır.

Yaşananlara bakıldığı zaman tezgahın öyle böyle olmadığı görünüyor. Asker, gerekli gereksiz sahaya sürülecek, cenazeler gelmeye başlayacak, başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere seçim meydanlarında AKP ileri gelenleri kükreyip oy isteyecekler. Zaten bu filmin giriş kırımını hepimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın an be an Sakarya’daki konuşmasında izledik.

5 PKK’lı öldürüldü, 1’i yaralı 5 askerimiz de yaralı.

Yaralı askerleri olay yerinden kim kurtarıp getiriyor?

HDP’liler.

Askerleri olay yerinden taşırken ne diyor HDP’li yurttaş?

“Bizden insanlık öğrenin.”

Konuşmalar sırasında asker kendisini nasıl ifade ediyor?

“Bize değil emir verenlere sorun.”

Peki, bu yaşanan olayın bal gibi tezgah olduğu bu durumda anlaşılmıyor mu?

Belki bazıları anlamamakta direnir ama tezgahın Allahı olduğu çok belli.

Bu denli büyük tezgahı bir iktidar niye göze alır?

Seçim kazanmak için.

Neyin üzerinden seçim kazanılacak?

Mehmetçiğin kanı üzerinden.

İktidar bu kadarını da yapamaz mı diyorsunuz?

Yanılıyorsunuz, bugüne kadar yapılanlara bakın yapar mı yapmaz mı öyle karar verin.

Şimdi gelelim batıdaki illerimizdeki AKP’nin durumuna. AKP iyice halden takatten düşüp arıklaştı. Birçok kentte üçüncü parti konumunda. Bazı kentlerde ise aldığı oylar CHP’nin epey gerisinde kalıyor.

Bu durumda iktidar olabilir mi?

Olmayacağı bütün çıplaklığı ile anlaşılıyor.

Öyleyse AKP oylarını hiç değil durağanda tutacak olan şey nedir?

Milliyetçiliğe soyunup vatan millet goygoyculuğu yapmak.

AKP’nin böyle bir politika yapacak alt yapısı var mı?

Yok.

Niçin?

Ümmetçi de onun için.

Öyleyse milliyetçi oyları nasıl almayı düşünüyor olabilir?

İşte tam da Ağrı Diyadin’deki gibi tezgahlara imza atarak.

Bu olaya benzer daha çaplı beş on olay daha tezgahlandı mı AKP’nin dili çözülecek demektir. Artık AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın eli rahatlayacak, her fırsatta da PKK ve HDP’ye saldırarak milliyetçi oyları partisinde toplamaya çalışacaktır.

Bu tezgahı halk yutar mı?

Vallahi yutar, şimdiye kadar halkımıza ne tezgahlar yutturulmadı ki, bu tezgah yutturulmasın?

Şimdi kimilerinizin bu kadarına da pes dediğini duyar gibi oluyorum. Yapmayın, etmeyin bizler ne pes dedirtecek olaylar yaşadık da, bütün bunlara karşın Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Soma’da bugünlerde davası başlayan 301 işçinin ölümü Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde yaşanmadı mıydı? Peki, Erdoğan bu ölümleri “Fıtratında var diye açıklamadı mı?

Açıkladı. Ve hatta Soma’ya gidip orada adam bile tokatlayıp, korumaları ve özel harekatçılar protestoda bulunan bir genci yere yıkıp tekmeledi.

Sonuç ne oldu?

Recep Tayyip Erdoğan hop Kaç/ak Saray’ın yolunu tuttu.

Buradan söylüyoruz.

Ismarlama anket şirketlerinin yaptıkları anketlerde de, biraz muhalif olan anketçi şirketlerin araştırmalarında da, bizlerin kamuoyu ile ilişkileri sonrasında da görülüyor ki, AKP artık tek başına iktidarı alacak oyu alamayacak.

Bu durumda da AKP’nin her alavere, dalavereye başvuracağı akıldan çıkarılmamalı, AKP patentli kışkırtmaların olacağı beklenmelidir.

Sadece beklenmemeli bu oyun bozulmalı ve AKP kendi kazdığı kanlı çukura AKP’ye oy verilmeyerek yuvarlanmalıdır ki, bu sömürücü, zulümcü, insanlıktan nasibini almamış zevat bir daha gelmemek üzere gönderilmelidir.