Yazan: Turgut Koçak 23 Nisan 2014
Recep Tayyip Erdoğan dünkü grup toplantısında içine düştüğü müşkül durumu kurtarmak için bol bol muhalefete çattı ve “çılgın” projelerinden söz etti. Recep Tayyip Erdoğan’a göre Cumhurbaşkanı’nın da, Genelkurmay Başkanı’nın da, kendisinin de kasetlerinin olduğunu söyledi ve kasetlerimi, “yayınlamazsanız şerefsizsiniz” dedikten sonra da “yayınlayamazsınız” diye de bir güzel esti yağdı. Yayınlanan tapalerin ise bakanları, kendisi ve kendi ailesi ile ilgili olduğunu söyleyip onlarla telefon konuşmalarım diyerek yavuz hırsızın ev sahibini bastırdığı örneğinde olduğu gibi bir de “şerefsizsiniz” diye haykırarak aklınca gözdağı vermiş oldu.
Ne garip değil mi? Sözünü ettiği tapelerin yayınlanması, konuşulması, üzerinde eleştiri yapılmaması için yayın yasağı getirdikten sonra birdenbire Recep Tayyip Erdoğan aslan kesilip kükremeye başladı. Sayın Başbakan siz insanları ne yerine koyuyorsunuz, anlaşılan kendinizi akıllı, başkalarını ise aptal yerine koyuyor olmalısınız ki, bu kadar kolay atıp tutuyorsunuz. Boşverelim sizin sözünü ettiğiniz yayınlanmamış kasetlerinizin yayınlanmasını. Şu 17 Aralık 2013 operasyonu ile ilgili olarak tapelere düşen konuşmaları ve de operasyonlarla ilgili belge, bilgi ve kanıtları yayınlayalım bizim için yeter de artar bile. Çünkü bu kadar Alicengiz oyunlarının altından ne siz ne de bakanlarınız kalkamaz, altında kalırsınız altında. Size önerimiz efelenip durmayın.
Ha bir de şu “çılgın” projeliriniz var ya; onlar gibi 160 tane daha çılgın projeniz olsa ne bakanlarınızla ilgili ne kendiniz, aileniz ve aile yakınlarınızla ilgili olup bitenleri kapatamaz, tonlarca deterjan kullansanız temizleyemezsiniz. Bununla birlikte pek çok konuda olduğu gibi halkın gözünü boyamaya kalkmanız yok mu işte bu konularda hakkınızı teslim etmek gerek. Ancak unutmayalım ki, yalancının mumu yatsıya kadar yanar demişler. Siz; “çılgın” projelerden söz ediyorsunuz etmenize ya olup bitenler bilin ki bu projelerinizin çoktan önüne geçmiş bile. Bir düşünün; Reza Zarrab aracılığı ile cari açığın %15’ini kapattırıyormuşsunuz. Uzun uzun üzerinde durmaya gerek yok, sadece size “Ne pahasına Sayın Recep Tayyip Erdoğan” diye sorsak bile yanıtınızın olacağını sanmıyoruz.
“Çılgın” projelerinize gelince; İstanbul’un kuzey ormanlarını mahvederek İstanbul’un ciğerlerini söktünüz ciğerlerini. Sonra bu üçüncü köprü ile birlikte ortaya çıkan rant alanları geniş halk yığınlarına verilecek değil ya, verseniz verseniz oraları da halkın anasına koymaktan söz eden Mehmet Cengizlere verirsiniz olup biter. Sonra Üçüncü Havalanı. Buralara bir bakın, su havzaları orada. Ormanlar, güzellikler orada. Diyelim ki, buraları da halledip bir güzel bir avuç haramzadenin çıkarına açıverdiniz, milyonlarca işsiz mi, aç ve sefelat içinde yaşam savaşı veren yurttaş mı kazanmış olacak? Hem buraların ihalesini yandaş şirketlere vermek gibi yüce bir marifetiniz var. Üstelik de bu şirketler kazanırken iyi, kaybettiklerinde de borçlarına nasıl olmaktadır da devlet güvencesi getirebilirsiniz? Devlet güvencesi dediğiniz uygulama sonrasında bu ülkenin yurttaşlarının derisini mi yüzüp yandaş ve işbirlikçi sermaye gruplarınızın açığını kapatacak ve de yeni yeni vurgunlar vurup evlerinizi barklarınızı milyonlarca dolarla mı dolduracaksınız?
İsterseniz daha ileri gitmeyin. Gün gelir susturduğunuz yargı karşısında buram buram terlemek zorunda kılırsınız. Anlaşıldı, Cumhurbaşkanı seçileceğinizi çantada keklik görüyorsunuz. Sizin karşınızda %60’ları bulan bir muhalefetin olduğundan da habersizsiniz ki, esip gürleyerek ne güçlü olduğunuzu bir kez daha göstererek kendinize alan açabileceğinizi düşünüyorsunuz.
Boşuna, bu halk ne tapeleri unutacak ne de yoksulluktan gelip dünyanın en zengin başbakanı olduğunuzu. 1 Mayıs’la ilgili söyledikleriniz de bilin ki çoktan tarihe geçti. Bir türlü katlanamadığınız demokratik hak ve özgürlükler sizin için bir şey ifade etmeyebilir. Ancak milyonlar hak ve özgürlüklerinden asla ödün vermeyecekler, bütün diktatörlük heveslileri gibi sizlerde heveslerinizle birlikte yok olup gideceksiniz.