TALİBAN KİMİ SEVİNDİRİR KİME MORAL VERİR?

Yazan: Turgut Koçak 21 Ağustos 2021

Afganistan’da ikinci bir Taliban döneminin başlamasına böylece tanık olmuş bulunuyoruz. Bu yeni durum başka başka ülkelerdeki dinci, gerici İslami terör örgütlerini de tetikler mi, başka başka ülkelerde de kargaşalar yaşanır mı diye aklınızdan geçiyorsanız söyleyelim böyle bir potansiyel ABD emperyalizmi ve kapitalist dünyanın ikiyüzlülüğü sürdükçe hep olacak bilinmesinde yarar var.

Biliyorsunuz yakın bir süre önce Tunus’ta Nahda hareketi ve Raşit Gannuşi’nin düşürülmesine tanık olduk. Dolayısıyla giderek etkileri ve yaratacakları tehlikenin azaldığı düşünülen İslami Terör örgütleri diyebiliriz ki Afganistan’da Taliban’ın Afganistan’ı yeniden ele geçirmesi ile umutları da arttı moralleri de yükseldi.

Yaşanan son olayla birlikte bölgede silah ve uyuşturucu pazarı yeniden kurulacak. İslami terör örgütleri ülkeden ülkeye transfer edileceği gibi Pakistan zaten bu işin bataklığı, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ı da bu yeni gelişme ciddi bir şekilde etkileyecek. Türkiye ise kendisine 3850 kilometre uzaktaki Taliban dostluğuna çoktan aday bile oldu. Orada kalmak ve Taliban’la iş ve güç birliği için öyle teşne ki yapılan açıklamalar bu gerçeği açıkça gösteriyor.

Türkiye Suriye bataklığından ülkeye önemli bir cihatçı grubunu başına bela etti bile. Aynı durumun Afganistan’dan kaçarak gelen Afganlılar arasından da çıkacağı endişesi sürekli olarak tartışılıp duruyor. İktidar ve saray rejimi ise Taliban’ın değiştiğini yineleyip duruyorsa ki öyle bir amacının olmadığını sizin aklınız kesiyor mu? Zaten ülkemizdeki iktidar İslami bir rejim kurma çabasında ki bu gerçeği de bilmeyen yok.

Bugün gelinen noktada bize öyle geliyor ki radikal İslam’ı meşrulaştırmak uğraşısı hız kazanmış bulunuyor. Bir yandan Taliban militanlarının nasıl değiştiklerini göstermek için Lunapark gösterilerinden dondurma yiyişlerine kadar basın yoluyla dünyaya servis edilen halleri var. Erdoğan ise çokta Taliban’la düşün birliği içinde olduklarını ilan etti bile.

Taliban Afganistan’ı ele geçirdi ya laiklik konusu bir kez daha önem kazandı. Ancak dinci gericilerin de boş durdukları söylenemez. Türkiye’de yargı zaten tam anlamıyla bir boşluğa düşürülmüş hemen ülkenin büyük bir bölümü olup bitenden rahatsız. Bütün bunlar yokmuş gibi üstüne üstlük birçok kimse ya da kurum çıkıp da şeirat ve din hükümlerine göre yargıyı etki altına alacak açıklamalarda bulunmazlar mı bütün bunlar da işin tuzu biberi oluyor iyi mi? Zaten iktidarın takmadığı bir anayasaya sahibiz. Çoğu kararlarda ve çıkarılan yasalarda anayasanın bağlayıcılığı iktidarı ilgilendirmiyor bile.

Birçok mahkeme kararlarında şer’i hükümlere atıfta bulunulması ve verilen hükümlerde etkili olması ve gerekçelerde yer alması bize çok kötü şeyler çağrıştırıyor aslında.

Ankara Gar katliamı Davası’nın Mahkeme heyetinin Başkanı Saffet Giray’dı Biliyorsunuz 10 Ekim 2010 tarihinde bu katliamda 103 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Bu davara 9 sanığa 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet ceza verildi. 9 sanık ise örgüt üyeliğinden çeşitli cezalar aldı.

Mahkemenin eksiklikleri saymakla bitmez, 16 sanığın üzerine düşülmedi bile. İstihbarat raporlarına karşın gerekli tedbirleri almayanlar gündem bile olmadı. Oradaki ağır yaralılara gaz sıkan görevliler mahkemenin dikkatini bile çekmedi. Dosya sadece piyon konumunda olanlara verilen cezalarla kapatıldı. Durum bu olunca da ne yaşamını yitiren ve yaralananların aileleri ne de kamuoyu verilen hükümden dolayı tatmin olmadılar.

Saffet Giray’ında aralarında bulunduğu 11 hakim Yargıtay’a üye seçildi. Aynı dava şimdi Yargıtay’da. Ayrıca Yargıtay Başsavcılığı Nisan 2021 tarihinde katliam faillerinden birisi olan Erman Ekiciye verilen cezayı fazla bulduğu için bozulmasını istemişti.

Göreceksiniz Taliban’ın Afganistan’da iktidara gelmesi ve iktidarın Taliban’a olan yakınlığı da ülkemizde yepyeni sorunlar yaratacak gibi gözüküyor. Bu nedenle de laiklik iktidarın yaylım atışları altında. Bu yüzden de tüm yukarıda dile getirdiklerimiz unutulmamalı laikliğe vurgu yapan görüşler sık sık yinelenmelidir. Yetmez gerekirse laiklik için mücadele etmek de ne pahasına olursa olsun göze alınmalıdır.

Çünkü içinde bulunduğumuz koşullar bu tür davranışı fazlasıyla gerekli kılıyor.