SUYU ÇIKMIŞ İKTİDAR VE BU İKTİDARIN SEFİL DEMOKRASİSİ

Yazan: Turgut Koçak 1 Haziran 2022

Önce Kılıçdaroğlu ve CHP’lilerin Çubuk/Akkuzulu Köyü’nde asker cenazesine katılmaları nedeniyle kargaşa çıkarıp arkasından da dibine kadar linç girişiminde bulunan iktidarın kanatları altına aldığı kimselerin girişimlerine ve sonuçlarına değinelim.

Bir kez bu cenaze töreninden devletin Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, emniyet yetkililerinin gözleri önünde yapılan bu girişim tartışmasız bir linç girişimiydi ve bir adım ötesinde de rahatlıkla diri diri yakma olayıyla karşılaşılacak sonuçlar doğuran bir kalkışmaydı.

Oradaki görüntülere ve rol alan kimselere baktığımız zaman bu girişim asla bir anlık mesele falan değildi. Önceden düşünülmüş ve tasarlanmış bir girişim olduğu çok açıktı. Çünkü öyle olmasaydı ne orada bir inek hırsızı Kılıçdaroğlu’na yumruk atmaya kalkabilirdi ne kadınlar Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin yakılması için kışkırtmada bulunabilir arabalara kendi kafası büyüklüğünde taşları kaldırıp kaldırıp atabilirdi. Yani sizim anlayacağınız yaşanan bu olayın arkasında doğrudan AKP ve saray iktidarı ile birlikte MHP bulunmaktaydı. Bu eylemin ön sıralarında yer alanlara baktığımız zaman hemen hepsi lümpen özelliklere sahip kimselerdi ki bunlar güvendikleri bir gücün kanatları altında hareket etmemiş olsalardı asla bu işe girişemezlerdi. Çünkü biz sosyalistler bu lümpen takımını iyi tanırız.

Nitekim bunun böyle olduğunu olaylar sonrası sanık olarak gösterilen kişilere bizzat İçişleri Bakanı da içinde diğer tüm AKP’liler ve MHP’ler eylemleriyle bizzat kanıtlamışlardır. Alenen suç işleyenlerin yargı önüne çıkarılması gerekirdi ne oldu peki? Sahiplenildiği için çıkarılamadı, yargı da bağımsız olmadığı yönetimin dediklerini yaptığı için gerekli duyarlılığı göstermedi ve bu işi gerçekleştirenlerin giriştikleri provokatif davranış böylece yanlarına kar kaldı. Son imzayı ise yargı hiç unutulmayacak şekilde altına mührünü basıp imzasını atarak sanıkları kurtardı.

Peki, böylesine bir sonuç nelere ortam hazırlar? Bu tür kullanılacak lümpen kesimi daha da benzer eylemler için yüreklendirir. İktidarın kurguları için pek çok kimsenin durumdan vazife çıkarmasını kolaylaştırır. İşte bu yüzden verilen bu kararı hiç unutmamak gerekir.

İkinci önemli şeyse Gezi gösterileriyle ilgilidir. Gezi gösterileri bellidir ki iktidarın gözünü çok korkutmuştur. Böylesine silahsız saldırısız bir anlayışla demokratik haklarını kullanan yığınların karşısına bir yandan sivil çeteler çıkarılmış, diğer yandan da emniyet güçleri birçok kardeşimiz katledilmiştir. Durum bu merkezdeyken bilindiği gibi Gezi gösterileri bahane edilerek Osman Kavala’ya müebbet, diğer tanıdığım pek çok güzel arkadaşımıza da 18’er yıl ceza verilerek içeri gönderilmişlerdir. Bu yüzden de yargının durumu açıkça ortadadır.

Gelelim Gezi gösterinin yıldönümü dolayısı ile dün İstanbul Beyoğlu ve Taksim civarında yapılan gösteriye. Polis bu gösteriye müdahale etmiş, zor kullanıp gaz sıkmış, basın mensuplarına ise şiddet uygulamıştır. Orada bulunan TİP milletvekilleri de içinde uygulanan şiddet ortadadır. Yine TİP Milletvekillerinin hakkında ışık hızıyla soruşturma başlatılması da hemen arkasından gelmiştir.

Evet, gezi unutturulamaz. Gezi de yaşamlarını yitirmiş olan çocuklarımız unutulamaz. İktidarın gezi gösterilerine karşı tavan yapmış olan alerjisini de unutamayız. TİP’li milletvekillerinin ve diğerlerinin açıkça yanlarında olduğumuzu da dile getirmek boynumuzun borcudur. Bu gösterilerde gözaltına alınıp yıldırılmak istenen 200’ün üstünde arkadaşımızı, kardeşimizi de sonuna kadar Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak destekliyoruz, yanlarındayız. Bu nedenle inat ve ısrarımızı ve irademizi hiçbir güç raptı zapt altına alamaz.

Ne diyelim; iktidarın suyu çıkmış. Olanlar bu iktidarın sefil demokrasi anlayışı yüzünden oluyor.

Yaşasın gezi direnişimiz!

Her yer Taksim her yer direniş!