Yazan: Turgut Koçak 22 Haziran 2011
ABD emperyalizmi bilindiği gibi Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’ı işgal etmediği gibi Saddam’ı da devirmedi. Kuzey Irak’ta Kürtlerin ayaklanmasının sağlanmasından sonra Irak iki gün içinde bölgedeki ayaklanmayı bastırdı ve 450 bin Kürt Türkiye’ye sığındı. ABD bu yaşanan olayları da bahane ederek kontrolündeki BM’yi harekete geçirdi ve 5 Nisan 1991 tarihinde BM sığınmacıların durumunu ele aldığı toplantıda 36. paralelin kuzeyinde kalan Kürt bölgesini uçuşa yasak bölge haline getirdi.
ABD, BM kararına dayanarak “Huzur Operasyonu” başlattı. Operasyonu yapacak olan “Çekiç Güç” ise Silopi ve İncirlik Üssü’nde konuşlandırıldı. Yani Türkiye o zaman da Turgut Özal’ın uşaklık politikası gereği ABD’nin yanında yer alarak ABD’ye her türlü desteği açıktan açığa sundu. Bu andan sonra her türlü operasyon 6’şar ay süresi uzatılan “Çekiç Güç tarafından gerçekleştirildi. Daha sonra ise Irak’ın işgali ve Saddam’ın devrilmesi öyküsünü hepimiz biliyoruz. Milyonlarca Iraklı bu işgal sonucu yaşamını yitirdi, yüz binlerce Iraklı ise insan onurunu hiçe sayan işkenceden geçirildi. Bütün bu yaşananlar aynı öykü dillendirilerek yani Irak’a “demokrasi” getirileceği savıyla başta ABD olmak üzere ona uşaklık edenlerce uygulandı.
Şimdi Büyük Ortadoğu Projesi’nin sonucu olarak bütün Arap dünyasına aynı yöntem uygulanmaktadır. Bu uygulamalarda Libya ve Suriye hedef tahtasına konuldu. Libya’ya’ Fransa ve İngiltere’nin uyguladığı saldırının devamı NATO üyesi ülkelerce getirildi. Türkiye’de içinde NATO ülkeleri, Kaddafi’yi devirmek ve Libya’da işbirlikçi bir rejim kurmak için hemen her gün Libya’yı ağır bombardıman uçaklarıyla bombalamaktadırlar. Ağır kayıplar veren Libya halkı umarız Bay Tayyip’in kimin yanında olduğunu asla unutmaz.
Suriye’ye gelince: Ortadoğu’da ABD emperyalistlerinin rahatsız olduğu ülkelerin başında İran, Suriye ve Libya gelmektedir. Bu yüzden de tam anlamıyla benzer olmasa da Irak’ın başına gelenler Libya ve Suriye’nin de başına getirilmek istenmektedir. Her iki ülke için de söylenen aynıdır. “Demokrasi”. Bizler bu demokrasinin ne menem şey olduğunu tabi ki, iyi biliyoruz. ABD, BOP’a uygun bölgede kukla devletler kurmak istemektedir. Bu yüzden de bölgede düşünülen plan tıkır tıkır işletilmektedir. Yani Libya’da Kaddafi, Suriye’de Beşer Esad devrilecek emperyalistlerin istediği “demokrasi”yi uygulayacak kukla yönetimler işbaşına getirilecektir. Sonrası bellidir. Emperyalist dünya enerji konusunda böylelikle istediğini almış olacaktır.
Peki, buradaki gelişmelerle ilgili olarak niçin Abdullah Gül ve Bay Tayyip ikide birde her iki ülkeye de demokrasiye geçilmesi tavsiyesinde bulunup durmaktadırlar? Niçin Bay Tayyip’i arayıp Suriye ile ilgili ABD Devlet Başkanı Obama bazı istek ve önerilerde bulunmaktadır? Suriye’nin içişleri Bay Tayyip’i neden bu kadar ilgilendirmektedir? Bay Tayyip ne zamandan beri bu denli demokrasi aşığı olup çıkmıştır? Bu soruları uzatabiliriz, ancak gerçeklerin de öyle üstünün örtülmesi olası değildir. Bay Tayyip, daha önce pek çok kez söylemiştir. Kendisi BOP’un eşbaşkanıdır, Türkiye’nin de bölgede özel görevi vardır. Yani bu özel görev ABD emperyalistlerince kendilerine verilmiştir. Bu yüzden ipini koparmış ne kadar sözde muhalif varsa Antalya’da ağırlanıp, Suriye’deki rejimi nasıl yıkacaklarını konuşabilmektedirler. Bu toplantıyı AKP yetkililerine sorarsanız; onlar size; Türkiye’de demokrasinin olduğunu söyleyip işin içinden çıkacaklardır. Bugün Suriye’de yaşanan karışıklıkların rejimle ilintisi olsa da, asıl neden burada gemi azıya alan emperyalist güçler ve onların kuklalarının marifetidir. Bay Tayyip’in ipine güvenip kuyuya inenlerin sonunun ne olacağı bellidir. Bölgede sıfır çözüm safsatasıyla başlatılan politikaların hemen tümü; ABD emperyalizmi ile ilişkilidir. Dolayısıyla tıpkı Irak’ta olduğu gibi Suriye ve Libya’da da Türkiye’yi bataklığın içine sürenler şimdilik rüzgâr ekmiş bulunmaktadırlar. Önümüzdeki günlerde fırtına biçmeleri de kaçınılmazdır. Türkiye’ye kaçan sığınmacılar Hatay sınırında çadır kentte ağırlanmaktadır. Onları ziyaret eden aktirist bozuntusu güzelse CIA ajanıdır. Bu kadın sözde BM gönüllüsüdür. Hoş zaten BM’de ABD gönüllüsüdür ya. Tuzak kurulmuş ve av beklenmektedir. ABD gönüllüsü BM, Suriye ile ilgili olarak bu mültecileri de ele alarak tıpkı Irak’taki gibi bir karar alırsa şaşırmamak gerekir. Sonrası hepimizin malumudur. Suriye, sistemli bir şekilde düşürülüp emperyalizme boyun eğdirilecektir. Bay Tayyip ve partisi AKP, Libya ve Suriye politikalarıyla bir kez daha anlaşılmışlardır ki, ABD’nin izinden asla ayrılamazlar.
Geçmişte “Çekiç Güç” ülkemizde konuşlandırarak Türkiye’nin emperyalist işbirlikçisi yöneticileri nasıl bir görevi yerine getirmişlerse bugün de Bay Tayyip ve partisi AKP aynı görevi fazlasıyla yerine getirmektedir. Bu yüzden komşumuzun başına örülmek istenen çorap Türkiye’yi böylesine emperyalizmin uşağı haline getirenlerin kafasına geçirilmeli, kendileri de ağababaları da ülkeden bir an önce gönderilmelidirler. Bizim bu yazdıklarımıza bakıp 12 Haziran 2011 seçimlerinde yüzde elliye yaklaşan bir oy alan Bay Tayyip ve AKP’den söz ediyorsun diyebilirler. Desinler. Kim ki ülkesini belalardan belalara sokar ve emperyalizmle işbirliği kurarak ülkeyi pazarlar onların çoğunluğundan söz etmek asla doğru değildir. AKP de işte böyle bir çoğunluktur, çoğunluk olmaları böylesi durumlarda bir işe yaramayacaktır.