Yazan: Turgut Koçak 9 Kasım 2011
AK Parti Bursa İl Teşkilatı tarafından düzenlenen bayramlaşma törenine katılan Başbakan Yardımcısı Bursa Milletvekili Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinin önünü AK Parti’nin milletin desteğiyle açtığını söyledi. Başbakan Yardımcısı Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili şunları söyledi:
“İnşallah ömrümüz olursa, şu kadar gün sonra süresini söylemeyeyim, bu millet sandığa gidecek ve inşallah gül gibi, lale gibi, sümbül gibi cumhurbaşkanını seçecek.”
Salonda alkışlar arasında bir partilinin Tayyip Erdoğan diye bağırması üzerine Arınç, “Dur, açık etme her şeyi kereta.” diye karşılık verdi.
Bakan Arınç daha sonra eski AK Parti Bursa Milletvekili Ali Kul’a dönerek, “Bak sadece gül gibi demedim ha… Sümbülleri, laleleri ekledim. Ne olur ne olmaz. Millet başka şeyden hava kapmasın. Allah’ın izniyle seçeceğiz.” ifadesini kullandı.
Bilindiği gibi AKP sanıyor ki, benim iktidarım artık daim olacak. Bu yüzden de daha sonraki yılları ipotek altına almak istiyor. Nasıl 12 Haziran 2011 parlamento seçimlerinde halka 2023 yılını hedef gösterip amacını açık ettiyse, bu kez de Arınç, yaptığı konuşmasında güllü-sümbüllü-laleli benzetiler yaparak cumhurbaşkanının kim olacağını belirtmiş oldu. Hoş; bu konuda Arınç bir şey söylemese de üç aşağı beş yukarı amacın bu olduğunu hemen herkes çok iyi biliyor. Ancak Bay Tayyip; şu andaki cumhurbaşkanının yetkileriyle bu koltuğa oturmak ister mi o belirsiz işte. Onun kafasında bu yüzden başkanlık sistemi var. Ancak, Türkiye koşullarında başkanlık sisteminin getirilmesinin bayağı zor olacağı düşünüldüğü için bu konuda ortaya atılan bazı tartışmaların dışında somut bir girişim de gerçekleştirilmiş değil.
Bay Tayyip’i tanıyanlar bilir. O yönetimde tek söz sahibi olmak isteyen bir kişiliğe sahiptir. Cumhurbaşkanının bugünkü yetkileriyle o koltukta oturması bu yüzden de onun için bayağı zordur. Bu durumda ya başkanlık sistemi önümüzdeki günlerde daha sık tartışılacaktır ya da cumhurbaşkanının yetkileri daha da arttırılacaktır.
Sonuç olarak her ne olursa olsun Bay Tayyip’in işaret edildiği koltuğa getirilmesi demek; Türkiye’de burjuva anlamda da olsa demokratik hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılması ile aynı anlama gelecektir. Dolayısıyla Arınç’ın Güllü-sümbüllü-laleli benzetilerini iyi izlemek gerekir. Daha şimdiden AKP iktidarının oyununu bozmak için gerekli çalışmaların yapılmasında büyük yarar vardır. Arınç’ın sevimlilik pozlarında; “Dur, açık etme her şeyi kereta.” Demesini ise basında yansıdığı gibi “kırdı geçirdi” olarak değil, geniş halk yığınlarıyla alay etme olarak anlaşılmasında büyük yarar vardır.
Türkiye Cumhuriyeti sözde Osmanlı yönetimi ile her türlü bağını kestiği söylenir söylenmesine ya aslında bu bakış açısı doğru değildir. Cumhuriyet ilkelerini daha ilk yıllarda işlevsizleştirmek isteyen Osmanlı döneminden kalma sınıf ve tabakalar o günden günümüze kadar çok büyük mevziler kazanmışlardır. Tek farkları bugünkü iktidarların uluslararası sermaye güçleri ile en üst seviyede ilişki içinde olmalarıdır. Gerçi o dönemin Osmanlı döküntüleri de emperyalist güçlerle ilişki içinde idi ama bugünkü gibi işbirlikçi tekelci sermaye güçleri olarak değil. Onlar daha çok kasaba kurnazı ağa mütegallibe takımı idi. Bugünkülerin ise kafaları benzer ama kapitalist emperyalist güçlerin işbirlikçileri olarak ellerine geçmiştekilerin su dökmesi bile olası değildir. Bu yüzden de sesleri solukları ta Waşington’dan çıkıyor.
Arınç; güllü-sümbüllü-laleli bir cumhurbaşkanı seçileceğinin muştusunu verdi. O gırgır havasında yaptığı konuşmaya bakılırsa sonuçtan da oldukça emin. Bizler Osmanlı saray oyunlarını unutmuş değiliz. Bu yüzden cumhurbaşkanı koltuğuna gül gibi mi, sümbül gibi mi yoksa lale gibi mi bir cumhurbaşkanı oturur bilemeyiz ama bu kafa sürer, ülkede demokratik hak ve özgürlükler ortadan kaldırılırsa cumhurbaşkanı koltuğunda ne gül, ne sümbül ne de lale kesinlikle oturmayacaktır. Ancak Sümbül Ağa’ların oturmasının önü açıktır. Ne demişler; “her yiğidin gönlünde bir aslan yatar.” AKP iktidarının ise gönlünde ne aslanlar yatıyor ne aslanlar. Tabi bu devran böyle giderse. Ne var ki, önümüzdeki dönemde ülkemizde sınıf çelişkileri daha da bir artacak, toplumu kandırılacak kaz yerine koyanlar umduklarını bulamadıkları gibi, bugüne kadar ülkeyi soktukları darboğazın da hesabını vereceklerdir. ABD emperyalistleri ile birlikte aynı sözleri dillendirenlerin yalancı mumlarının ne zamana kadar yandığını hepimiz gördük. Mısır’a, Tunus’a, Libya’ya “demokrasi” gelecekti geldi. Şeriat demokrasisi.
AKP ve ABD emperyalistleri nasıl da aynı dilden konuşuyorlar değil mi?
Evet, evet bastıkları iz bile aynı. Ebubekir’in ayak izleri…