Yazan: Turgut Koçak 21 Mayıs 2014
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünkü grup toplantısında suçluyu buldu ve bir dünya aleme ilan etti. Grup toplantısında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a teşekkür eden Başbakan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in adını bile anmadı. Sıra Yılmaz Özdil ve Yazgülü Aldoğan’a gelince her şey değişti. Şu denir de şu denmez demedi, ağzına geleni destursuz söyledi. Başbakan’a göre her iki gazeteci de şehit madencilere dil uzatmışlar, AKP’nin Manisa mitingine götürülmeleri nedeni ve böyle bir son için işçilere Yılmaz Özdil tarafından “müstehak"sınız denilmiş Yazgülü Aldoğan tarafından da “Ne şehidi niyazi” denmişti.
Başbakan’ın çevresini okuduğunu anlamayan ya da kasıtlı olarak böyle anlayan yalaka sürüsü sardığı için, onların ne söylesekte Başbakan’ın gözüne girsek diye düşünmeleri bir anlamda doğal. Doğru olmayan Başbakanlık koltuğunda oturan zatın tutum ve davranışları ve de konuyu yalaka takımından beş beter daha kötü anlayarak ağzına geleni söyleyip AKP Grubu’nda kendisini alkışlatmasıdır. Bir Başbakan düşünün ki, kendisine övücü yazılar yazmayıp eleştiren gazetecilerin işten atılması için sürekli olarak patronlara gözdağı veriyor olsun ve de sayısız gazetecinin işinden atılmasını sağlayarak Ali kıran baş kesen kesilsin. Bir başbakan düşünün ki, önüne gelene şerefsiz, ahlaksız, insanlıktan nasiplerini almamış, sürüngen ve de aklınıza gelen yüzlerce küfürü arka arkaya sıralayıp insanları hedef göstersin. Bir başbakan düşünün ki, yurttaşımızı tokatlayıp İsrail dölü diyerek kin ve nefret kussun. Sonra da koltuğunda hiçbir şey yokmuş gibi otursun ve aklına geleni uygulamayı kendinde hak görsün.
Böyle bir Başbakan olursa o ülkede neler olacağını varın siz düşünün. Sonra da polisin hedef gözetip gaz fişeğini ateşleyerek ve sopalarla gençlerimizin ölümüne yol açmaları “bu da nasıl olur” diye bizi şaşırtsın olabilir mi? Neymiş efendim,13 yaşındaki bir çocuğumuz İzmir’de gösteriye katılmış. Aslan polis durur mu, hemen yakalamış ve çocuğumuzu öyle korkutmuş öyle korkutmuş ki, çocuğumuz da altına kaçırmış. Bu da yetmemiş, daha sonra savcı çocuğu gösteri ve yürüyüş kanuna muhalefetten soruşturmaya almış. Ya valinin açıklamasına ne buyurursunuz? Vali Bey’e göre çocuk; TOMA’dan sıkılan su ile ıslanmışmış da, polis çocuğu gözaltına almak istememiş terör gruplarından korumak istemişmiş de tırıvırı.
Dün İstanbul’da başka bir olay yaşandı. Market sahibi bir yurttaşımız, polislerin seyyarcı bir yurttaşın hırpalanması ile ilgili olarak “yapmayın kocaman yaşlı başlı bir adam” dediği için sokakta polisler tarafından dövülüyor, işyerine kaçıyor orada da polisler peşini bırakmayıp iyice bir dayak atıyorlar. Yurttaş kimi arıyor 155’den yine polisi. Gelen polis ne yapıyor? Vatandaşa, “şikayetinden vazgeç” diyor. Haberlerde izledik. Kamera görüntülerinden dehşete düşmemek elde değil.
Soma ‘da madencilerin ölümüne sebep tartışmasız devlet, devlet adına iktidarda bulunan Recep Tayyip Erdoğan ve sorumlu bakanlarıdır. Bütün bu gerçeklere karşın kamudan bir tek kişi ne sorgulanmış ne de tutuklanmışlardır. Oysa bu olay aslında demokratik ülkelerde hükümet düşürür hükümet. Başbakan istifa etmeyi aklından geçiriyor mu? Geçirmiyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın aklından istifa geçiyor mu? Ne gezer, adam Başbakan’dan teşekkür bile aldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in durumu biraz belirsiz. Sanki bütün suçlar onun üzerine kalacak gibi. Ancak o da çıkıp da istifa ediyorum diyebiliyor mu? Demiyor.
Bu iktidar her türlü ehliyetini yitirmiş bir iktidardır. Öyle olmasa Soma sokaklarında, ellerinden bildiri cennet pazarlayan İsmail Ağa Cemaati üyelerinin işi ne? Bu ipten kazıktan kopma yobaz sürülerine kim böyle bir yükümlülük vermiş ki, ortalıkta tehdit gücü olarak dolaşıp duruyorlar. Sen kurtarıcıya önem verme, hak arayışı için oraya giden Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatları dayaktan geçirip gözaltına al, madencileri ve yakınlarını dayaktan geçir üzerlerine gaz ve su sık sonra da çık Yılmaz Özdil’e ve Yazgülü Aldoğan’a sürüngenden başla ahlaksız demekten çık. Olmadı işlerinden attırmaya yeltenip birilerine hedef göstermeye kalk.
Ne diyelim?
Adam adam! Senin de çarkın kırılır bir gün…