ŞU GÜÇBİRLİĞİ İŞLERİ

Yazan: Turgut Koçak 28 Temmuz 2022

Sol ve sosyalist sol bugüne kadar en çok güç birliğinden söz etmiştir desek abartmış olmayız. Çünkü sol ve sosyalist sol kime selam verip yanına uğrasanız anında akıl almaya başlarsınız. “Ah bir birleşseniz, niye birleşmiyorsunuz vb.

vb.” Artık sizi bulmuşlardır ya usandırıncaya kadar peşinizi bırakmazlar. Ama böylelerine kalksanız deseniz ki yahu madem bu kadar çok istiyorsunuz buyurun saflarımıza katılın güçlenirsek bu işler daha kolay olur. Anında kendisini her şeyin dışına koyuverdiğin görürsünüz. Kimisinin çocuğu bilmem nerde göreve başlayacakmış kimisinin de torunu. Donar kalırsınız. Adamlar anında sizi çoluğu çocuğu olmayan birer serdengeçti haline indirivermişlerdir. Onlar öyle midirler ya Allah bağışlasın çocukları var, torunları var. Kendinizi zor tutarsınız. Oradaki havayı bozmak istemediğiniz ya da inceliğiniz yüzünden sözü en tatsız yerinde kesip kalkarsınız…

Sol ve sosyalist sol elbette mücadele edilecek sayısız konuda güç birliği yapabilirler. Ancak bir nokta var ki işte buna bir türlü ısınamayanlar arasındayım. Sol ve sosyalistler güç birliği yapar dedik ama kendilerini komünist görenlerin önündeki görev acaba güç birliği mi olmalı? Madem bunlar komünist herkes niye komünistlerin tek bir parti çatısı altında birleşememelerinin bir nedeni olabilir mi? Oluyorsa eğer bunlardan bazıları kendilerine komünist deseler de bunların birbirlerini açık açık söylemeseler de komünist görmedikleri anlamı taşımaz mı? Herkes komünistse eğer daha dün aynı örgütün üyeleri bugün niye ayrı ayrı isimler altında kendilerini ifade etmeye karar vermişlerdir?

Canı isteyenin bir bildirge yayınlayıp dur bakalım kim bizimle hareket edecek kurnazlığı gerçekten de komünistçe bir tutum mudur? Üstelik olması gereken şey kimler böyle bir güç birliğinde görülüyorsa oturulup kamuoyuna duyurulacak bildirge birlikte hazırlanması gerekmez mi? Kim kendi iradesinin her aşamada temsil edilmediği açıkça belli olan bir yere çaytaşı gibi varıp yerleşmek ister? Sosyalist sol denilince sizlerin aklına bu denli köşesizlik mi geliyor? Neymiş, isteyen kalkıp Sosyalist Güçbirliği’ne katılabilirmiş. Katılmanın ucu açıkmış yani.

Bütün bunlar küçük burjuva devrimcilerine hitap edebilir hatta onları coşturabilir de. Ancak TSİP gibi gerçek bir komünist yapıda niye hiçbir heyecan yaratmıyor acaba? Yaratmaz çünkü Sosyalist Güç Birliği ilan edilmesinin hemen arkasında bazı sosyalist çevrelere isim vermeden de olsa Aydemir Güler o bilinen üslubuyla suçlamalara başladı bile. Neymiş efendim, bazıları 6 masaya, bazıları da koltuk sevdasıyla HDP’ye yanaşmışlarmış. Sonuçta çözümlemeler yapılınca her iki blokun da sistem içi olduğu buralarda dolanıp durmanın sistemin yanında yer almak anlamına geldiği yazılıp çizilirken kendilerinin durduğu yerin en devrimci yer olduğu da bu arada ihmal edilmiyor. Kendileri eleştiriliyormuş. Soldan bu anlamda kendilerine saldırılar geliyormuş, Sosyalist Güç Birliği seçimlerde ayrı davrandığında yeniden Erdoğan’ın iktidarda kalması tehlikesi de varmış fakat bunlar olması gerekeni yapıyorlarmış. Yani kapı kapı dolaşılacak komünizm herkese anlatılacakmış. Komünizm sanki sadece kapı kapı dolaşılıp seçimlerde anlatılabilirmiş gibi bir hava yani…

Sonra isim verilmese de sosyalistim diyen diğer sosyalist yapılara da gönderme yapılara onların her birinin koltuk peşinde koşan düzen içi yapılar olduğuna dair şeyler söyleniyor ki bu tür yaklaşım belki bir örgütün içindekileri, bizimkiler ne de güzel hadlerini bildiriyor diye sevinebilir ama komünistlerin mücadele süreci boyunca taktik ve stratejilerini de hiç sorgulamamalarına neden olur ki işte o zaman da yeniden en gerici, en sömürücü, en baskıcı AKP ve saray iktidarının söylendiği gibi yeniden işbaşında kalmasına da neden olunabilir.

Demek ki salt halk komünistleri fark etsin nasıl ayrı durdukları ve ayrı şey söyledikleri anlaşılsın diye güç birliği yapılmaz. Güç birliğini gerektiren zorunluluk da salt bunun için yapılmaz. Faşizmin, dinci gericiliğin, baskı ve zulmün, bu noktaya gelip dayanmış sömürüye, laikliğe karşı da bir araya gelmesi gereken güçler vardır. Bu güçlerle de güç birliği yapılabilir. Daha da ters gelecek değil de aslında bütün bu yaklaşımlara karşı bir şey söyleyeyim. Gerici, faşist, halk düşmanı cepheyi dağıtmak için bazı güçlerin tarafsız hale getirilmesi için bile özel bir çalışma gerekebilir.

Kapitalizm gibi bitmiş, tükenmiş bir bataklığın içinde kavgaya tutuşulması gerektiği söyleniyor ama bu arada komünistlere de hiç mi hiç çamur bulaşmayacağı sanılıyor. Sahi nerede böylesi yoğurdun bolluğu? Devrim yapmayı amaçlamışsın ama bir şeyler bulaşır korkusu içindesin. Komünist bir örgütsün ama her türlü burjuva virüsüne karşı da dayanıklılığın sıfır. Öyle ya komünist denen kimseler sanki nanemolla dokunsan sıtma, yanından geçilse zatürre olacak denli dayanıksız ve savunmasız.

Bazı arkadaşların TSİP olarak siz niye Sosyalist Güç Birliği’ne katılmıyor diye sormalarına özenle yanıt vermek için elimden geleni yapmaya çalıştım fakat TSİP’in de her bildirge yayınlayanın arkasından koşacak bir örgüt olmadığını anımsatmak isterim. Bir de tersinden yaklaşalım TSİP olarak benzer bir bildirge yayınlasak herkes bize iradesinin şu ya da bu şekilde yansımadığı bir birliktelik için niye koşsun ki koşmazlarsa biz onlara sistemin aksesuarları muamelesi mi çekeceğiz?

Son sözüm herkes ne yapıyorsa yaptığı işi çok ama çok dikkate almalıdır hepsi bu…