Yazan: Turgut Koçak 22 Şubat 2021
ABD yönetimini Trump devraldı. Ama herkes biliyor ki özelikle dış politikada Biden’da tıpkı Trump’un yürüttüğü dış politikanın bir benzerini yürütecek yani özünde ABD dış politikalarında çok da büyük bir değişiklik olmayacaktır. Ve zaten ABD’in önceden çizilmiş politikalarını kim gelirse gelsin bu koşullarda değiştirmesi çok da olası değildir.
ABD yönetiminin düşman olarak belirlediği ülkelere karşı dün Trump’un tavrı neyse Biden’ın da tavrı değişmeden devam ettirilecektir. Dün Rusya’ya karşı nasıl bir politika söz konusuysa benzeri bugün de aynen devam ettirilecektir. Ya da Çin’e karşı da ayrıntı tutum söz konusu olacaktır. Daha yakınımızdan konuşursak ABD’nin bölgemizdeki politikalarında da bir değişiklik olmayacaktır.
Ancak Yine hepimiz biliyoruz ki bir saldırı ve savaş örgütü olan NATO ile ilgili olarak Trump’un farklı düşünceleri vardı ve bu yüzden de Avrupa ülkeleri bu farklı düşüncelerden etkilendiği için kendi aralarında bir arayış içindeydiler de. Bu savaş örgütü NATO’nun ABD için önemi elbette düşünülemeyecek kadar çoktur. Çok olduğu için de Biden bu konudaki aksamaları düzeltecek ve Avrupa’yı yeniden kendi arkasına alma konusunda belirgin adımlar da atacaktır. Sonuçta onlar için Rusya’ya karşı bir tehdit unsuru olarak NATO’nun işlevi önemli bir durumdur. Aynı işlevin dünyanın başka yerlerinde de şu ya da bu şekilde işletilmesi sonuçta emperyalist dünya açısından önemlidir.
Türkiye NATO üyesi bir ülkedir. Bütün bu gerçeklere karşın Türkiye başta ABD olmak üzere pek çok konuda bir köşeye sıkıştırılmak istenmektedir. Trump döneminde de çok farklı şeyler yoktu Biden döneminde de olmayacaktır. Türkiye S-400’ler F-35’ler, Suriye’deki ABD politikası ve Suriye’nin parçalanmak istenmesi ve İran’ın hedef tahtasına konulması ile ilgili olarak biliyoruz ki sıkıştırılacaktır. Durum Trump döneminde de böyleydi. Yönetime gelen Biden döneminde de böyle olacaktır.
Bugün ortaya çıkan yeni dönemde Recep Tayyip Erdoğan yönetimi içerde yandaşlarına şunu anlatmak istiyor. Bakın biz çıkarlarımız için Amerika’ya bile nasıl kafa tutuyoruz. Bunun için de ikili bir yaklaşım söz konusu. Gerçekte ise durum hiç de söylendiği gibi olmayıp ABD’ye sürekli olarak “Kazan-Kazan” şeklinde bir yaklaşımdan söz edebiliriz. Her fırsatta ABD’den stratejik müttefik olarak söz edilmekte ve müttefikliğin gerekliliği de kısık bir sesle sık sık yinelenmektedir. Oysa ABD’nin politikalarına bakıldığı zaman görülecektir ki gerçekler hiç de sanıldığı gibi olmayıp hemen her durumda Türkiye’nin aleyhine işleyecek adımların atılıyor olmasıdır. Bu gerçekler ışığında konuyu ele aldığımız zaman AKP ve saray yönetiminin kolaylıkla İran ve Rusya’dan uzaklaşıp ABD’nin yanında Suriye’nin parçalanması yönünde bir politikaya yatacağı görüntüsü görülüyor ki daha ağır basmaktadır.
Hiç kuşkusuz ABD bir yandan sınırımızda yeni yeni üsler kurar ve PYD yapılanmasının sağlamlaştırılması yolunda adımlar attığında kimbilir belki de saray yönetimi Türkiye’nin de girdiği Suriye topraklarında kalması şeklinde bir anlaşmaya rıza gösterebilir. Çok iyi bilmiyor olsak da böyle bir şeye rıza gösterilirse eğer bu da demektir ki gelecekte Türkiye’nin başı çok ama çok ağrıyacaktır.
Bu yüzden de AKP ve saray iktidarının uydurma “kazan-kazan” şeklindeki politikasıyla bir yere varılamayacağı da görünen köy kılavuz istemez bir şeye yaramayacak stratejik dost yalancıktan düşman oyalamasıyla Türkiye kamuoyu oyalanıp durulacak ortaya şov bağlamında bir şeyler çıkarsa da iktidar bu durumu oya tahvil etmek için elinden geleni yapacaktır.
Ortada da şimdilik dikkate değer bir durum yoktur.