Yazan: Turgut Koçak 22 Haziran 2024
Bir ülkede Diyanet’in bütçesi hiç kaç tane bakanlığın bütçesinden daha çok olur mu? Ülkede bunca sorun yaşanırken bir elleri yağda bir elleri bağda dukalık gibi yaşantıları olan bir Diyanet’e siz siz olun da ağzınızı açmayın açmaya bilirseniz. Bunlar alışmışlar bir kez bu yüzden de ülke bütçesinin büyük bir bölümüne resmen el koymuşlar. Zaten iktidarlar din istismarcılığı yapmak zorunda oldukları için Diyanet aracılığı ile halkı uyutmanın bütün yolları deneniyor. Hile hurda işleri bile bu kuruluşun aracılığı ile yapılıyor. Örneğin personel alımında özellikle İmam Hatip Okulu çıkışlılar Diyanet’te işe alınıp sonra da kurumlar arası geçiş yaptırılarak değişik bir yöntemle yasal prosedürlerin arkasından dolanarak iş yapılıyor.
Diyanet deyince sular duruyor. Bunlara ne karışan var ne de durum bakalım ne oluyor diye soran. Bu yüzden de Diyanet’in salonları var ama toplantıları 5 yıldızlı otellerde yapılıp katılımcıları buralarda ağırlanıyor. Yeme, içme gani. İşe yarasa neyse ama hiç de doğru dürüst bir çalışma olmayan sözüm ona kitaplar basılarak birilerine para kazandırıldığı gibi hileli yöntemlerle olmadık yerlere para harcanıyor. Diyanet’in içi dışı fazladan işe alınmış personelle dolu. Bu nedenle de kaç icracı bakanlıktan personeli daha çok.
22 yıldır Diyanet siyasetin tam da göbeğinde. Binmişler bir alamete AKP ve saray iktidarının peşinde gidiyorlar kıyamete. Ülkenin değerlerine karşı olmadık hesaplar içindeler. Bunlar için ülke kurucuları sözüm ona kâfir, doğru dürüst politikacılar hain, din düşmanı ve dış güçlerin hizmetinde. Yazarı, çizeri, sanatçısı, kadını, genciyle, yurtseveri kim varsa hedef tahtası olarak belirlenmiş olmadık jurnallemeler ve suçlamalarla aforoz ediliyor. Sanki mübarekler “Büyük Engizisyoncu”. Ali Erbaş’la birlikte iş iyice çığırından çıktı. Ayasofya’da minbere kılıçla çıkıp ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e neler demedi neler. Sonra Allah’ın yoksulları sevdiği sözde onun sözü. Bu muhterem ve yakınları sanki birer hilafet temsilcisi sanıyorlar ki kendilerini oraya buraya gidip kendilerini bir güzel devlet yetkililerine ağırlattırıyorlar.
Aslında bu konuda söylenecek çok söz var. Geçenlerde bir tartışma sonrasında hakkında arama kararı çıkartılan Diamond Tema tartışmayı Diyanet’in çıkardığı kitaptan örnekler vererek yapmış ama aranan Diyanet değil de bu genç kardeşimiz oluyor nasıl oluyorsa. Bu konuda Adalet Bakanı’nın eli ne kadar da çabuk atıveriyor bir twit hangi babayiğit varsa uymasın uymayabilirse. Konu ülkenin gündemine oturuyor diyeceğim de aslına kalırsa oturması da gerekli. Çünkü kim nerede mevki sahibi olursa olsun ülke insanının düşünmesine, düşüncelerini söylemesine, içinde ağır hakaretler yoksa karışmaz karışmamalı. Adalet Bakanı açtı ağzını bakalım ne dedi. Efendim peygamberimize ağır hakaretler edilmişmiş de, halk kışkırtılıyormuş da falan filan. Sonra da arama kararı. Gerçekten hiçbir şey bu kadar ucuz olmamalı. Hiç kimse dini babasının bostan tarlası gibi görüp onun bunun iflahını sökmek için kullanamamalı. Konu şeriatsa eğer onu da söyleyeyim. Şeriat Hukuku ise eğer bu hukuk teokratik ve diktatöryal yönetimlerin hukukudur Cumhuriyet hukuku ile ne kıyaslanabilir ne de yerine geçirilebilir? Eğip bükerek kutsallaştırılan bir yöntemle de hiçbir ülke yurttaşının anasından emdiği süt burnundan getirilemez. Bu sözcükler bize ait değildir çünkü bu tür politikalar birilerine teslimiyeti içerir. “Normalleşme” ve “yumuşama” tartışmasının içine itiliverdik itiliverdik de e peki, şimdi bu yaşanılanlar nereden çıkıyor acaba? AKP ve saray iktidarı işin neresinde duruyor ya da duruyor mu? Ya da dursa bile onca yapılan şeylere çizik mi atılacak?
Baksanıza Mehmet Şimşek ne diyor? “Sihirbaz değilim, sabır ve sebat etmek gerekli” İyi güzel de madem sihirbazda değilsin siz ve sizin gibiler sabır edip sebat etseler olmaz mı da hep ne istenirse halktan isteniyor. Sonra siz dahil bu iktidar değil mi tencereyi kirleten? Bizim orda ne temizlettirilecekse eğer kirletene temizlettirilir anlıyor musun Şimşek Efendi.
Diyanet Amerika’da yüz milyon dolara yakın para harcayarak Amerika’da niye mülk alır bunun da bir açıklaması olmamalı mı yani? Dün Fetönüz böyleydi bugünse siz aynı yolun yolcususunuz. Bir de kalkmışsınız sabır ve sebattan söz ediyorsunuz madem bunları bilen birisi olarak hiç mi yüzünüz kızarmaz?
Yazımızı bitirelim. Diyarbakır/Çınar e Mardin/Mazıdağı ilçesinde çıkan yangın felaketi ne büyük kayıplara sebep oldu biliyor musunuz? Onca evcil ve yaban hayvanı can verdi yandı, 12 insanımızı yitirdik. Onlarca yurttaşımız ağır yaralı. Bu yangına devlet olarak ne kadar müdahale edilebildi? Neymiş efendim gece görüşlü helikopterimiz yokmuş. Sanki gece görüşü olmayan helikopterimiz var da. Her neyse, biz bildik bileli Türkiye yangınlarla boğuşan bir ülkedir. AKP iktidarı ile birlikte iş iyice çığırından çıktı. Yangın söndürme helikopter ve uçağımız olmadığı için Muğla orman yangını günlerce sürdü de yanacak yer kalmadığı için öyle sönmedi mi? Uçaklar alındıydı, alınmadıydı, yok kiralandıydı az mı tartıştık? Çürümeye terk edilen THK uçaklarını az mı tartıştık.
Zaten kültürel olarak felakete bir bidon benzin de biz döküyoruz ama devlet devlet olarak bütün tedbirleri önceden almıyor. Sonra da onca kayıp yaşandıktan sonra unutulup gidiyor. Neymiş efendim gece görüşlü helikopterlerimiz yokmuş. Hani ne gemiler ne uçaklar yapıyordunuz ne oldu? Madem yapıyorsunuz bunları yapsanız ya. Yapamıyorsanız da satın niye almıyorsunuz? Havadan vergi alacak duruma getirmişsiniz ülkeyi ama en basit şeyleri yerine getirmekten uzaksınız.
ARTIK BİRAZ DA SİZ SABREDİN VE SEBAT EDİN MEHET ŞİMŞEK EFENDİ! Milletin cebine el atmaya gelince üstünüze yok maşallah. Vergi almadığınız bir şey bırakmadınız ama halkın yiyecek ekmeğinin olmadığını gördüğünüzde de şaşkoloz şaşkoloz bakmak sizde alışkanlık haline gelmiş. Buyurun yok edin ülkeyi o zaman…