SOSYALİST ÖĞRETİ YENİDEN / 21

Yazan: Turgut Koçak 30 Nisan 2013

Recep Tayyip Erdoğan partisinin merkez, il, ilçe taifesini Kızılcahamam’da bir otelde topladı. Herkes sanıyordu ki, konuşacağı en önemli şey “Kürt açılımı” olacak. Bu konuya da orasından burasından değinmedi değil, değinmesine ya en can alıcı konusun kendisinin sultanlığı ile ilgili olan kısmıydı. İşin bu yanına geçmeden önce belirtmek isterim ki, Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekten de işi zor. Çünkü bu toplantıda kendisi de görmüştür ki, artık AKP’liler ülkenin pek çok yerinde AKP’li olduklarını söylemekte bile zorlanacaklar. Öyle sanıyoruz ki, tepkilerin önemli bir bölümü Erdoğan’a iletilmiş olmalı ki, Erdoğan konu ile ilgili partisinin üst kademelerinin gerektiği kadar partililerini ikna edememesinden yakındı. Yakınmanın sonunda da partisi içinde ikna odalarının kurulacağına dair işaret fişeğini ateşlemiş oldu.

Başbakan kör bir kuyuya düşmüş debelenmektedir. Ortalığa saldığı “akilleri” ne kadar iknacı olmuş ya da oluyorlarsa kendisi gibi partisinin üst kademelerinde yer alan Amerikancılar da o kadar iknacı olacaklar. Bir başka deyişle olamayacaklar. Önceleri yazdık. Artık AKP iktidarının sonu görülmüştür. Gerçekten de bu iktidarı bir kaşık suda boğacak milyonların homurtusu değil Recep Tayyip Erdoğan Amerika da duyuyor olmalı ki, her konuda AKP iktidarının ipleri gevşetmemesi gerektiği konusunda heyetlerinin bir gelip biri gidiyor. Bu heyetlerden birisi de hiç kuşkusuz içinde ABD parlamenterlerinin de bulunduğu heyetti ki, Enerji Bakanı’nı Taner Yıldız’ı bol bol İran’dan enerji alışverişi yapılıp yapılmadığı konusunda sorguladılar. Sanırsınız ki, Türkiye ABD’nin bir eyaleti de bir memurları işini doğru yapmış mı yapmamış mı sorguluyorlar. İşte Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarının gerçek yüzü bu. Yani ABD’nin memuru gibi davranmak. Böyle davranması doğal çünkü deliğe süpürülecekken Recep Tayyip Erdoğan Zapsu’nun da dile getirildiği gibi sonuna kadar kullanılacak.

Şimdi gelelim Kızılcahamam’daki otel konuşmasına. Başbakan burada partililerine başkanlık sisteminin iyiliklerinden söz edip dünyadan örnekler verdi ve 100’e yakın ülkenin bu sistemle yönetildiğini söyledi. Muhterem hızını alamadı, bu kez de başkanlık sistemine atalarımızdan alışkın olduğumuzu söyleyerek noktayı koydu. Allah Allah, demek ki, Osmanlı İmparatorluğu 600 yıl başkanlık sistemi ile yönetilmiş biz görememişiz de bir tek Recep efendi görüvermiş. Sanki Osmanlı İmparatorluğu’nun tepesindekiler padişah değil başkandı. Tebaası da padişah hanedanının kulu değilmiş de hep birlikte eşit yurttaşmışlar. Ne garip, Osmanlı öyle bir demokratik ortamı olan sistemdi ki, kardeşlerin bile saltanat yolunda kellelerinin alınması olağandı. Kim ki, padişah ve hanedana karşı hata yapar, kullukta kusur işler devlet katında rütbesi ne olursa olsun kellesi bedeninden ayrılırdı ama yine de Osmanlı İmparatorluğu toprakları içinde demokrasinin Allah’ı vardı.

Şimdi kalkmış Cumhuriyet’in başbakanı başkanlık sisteminin yararını anlatmak için türlü çeşitli boyalara giriyor. Neymiş efendim, Osmanlı da başkanlık sistemi ile yönetiliyormuş. Şimdi anladınız mı zatın gerçek muradının ne olduğunu. Pek çok kimse bu konuda yazıyor çiziyordu da kimse Recep’in kafasının içindekilerin bunlar olacağına inanmıyordu. Hatta Recep Tayyip’in her sözünde keramet arayanlar gırla ortalıkta fink atıyor, gerdan kırıp haşmetli selamı çakıyordu da birileri üstüne kondurmak istemiyordu nedense.

Tepeden tırnağa yalan boyasına batmış bir iktidarın ülkemizin ve emekçi halkımızın başına ne belalar açacağı görülüp durmaktadır. Anayasa değişikliği ile sultana saltanat vermeye kalkanların gerçek yüzünü de iyi görmeliyiz, iyi görmeliyiz ki, bu tür girişimlerin sahiplerini olağan demokrasi kuralları içinde görmek acizliğine düşmemeliyiz. AKP iktidarı gerçek niyetini açık açık ortaya koyan uygulamaları hızla yaşama geçirmektedir. Şimdi de kalkmış devlet memuru kadınların saat 11.00-14.00 arası Kuran kursu görmeleri için yeni uygulamalar getirmektedir. Öte yandan kimi yönetici taifesinin de yine Recep tayyip Erdoğan’ın bilgisi içinde işledikleri halta bakın bir. Şimdiye kadar tabelalarda yazılı olan T.C. harfleri iki de bir kaldırılıp halk tepki gösterirse geri yerine konuyor. Göstermezse ne âlâ yutturulup geçilecek. T.C. harfleri niye birilerine bu kadar batıyor ki, bazı görevliler halkın sabrını sınayıp duruyorlar.

Sonuç olarak; Bay Recep Tayyip Erdoğan binmiş alamete gidiyor kıyamete. Kendisi için düşündüğü padişah sıfatını kırar döker yedirirler adama. Sanılmasın ki, halk Recep Tayyip Erdoğan’ın düşlerine prim verecek. Sanılmasın ki, her dediği “boynumuz kıldan ince” denilerek yerine getirilecek. Burası Türkiye Recep Tayyip Erdoğan burası TürOLTAkiye. Milyonlar vurup zenginlik saltanatı kurduğunuz yetmedi şimdi de atalarımız dediğiniz Osmanlı muradı peşine mi düşmüş bulunuyorsunuz? Anımsatalım sözünü ettiğiniz atalarınızın yolu gerçekten de güllerle döşeli değildi. Meşakkatliydi. Kaç zindanda kaç veliaht boğdurulmuştu haberiniz var mı? Ya da “hoşafın yağı kesildi” diyerek kellesi giden tahttan indirilen ataların yok muydu? Otur oturduğun yerde ve cumhuriyetle yetin yoksa halkın demokratik tepkisi sonrası Amerika’ya bile zor kaçarsın zor.


Bu 1 Mayıs ile ilgili son çağrı yazımdır. Evet, 1 Mayıs kutlamaları nedeniyle Türkiye ilerici, devrimci, sosyalist güçler bölünmüştür. Bölünmenin haklılığı üzerine diller dökecek değiliz. Çünkü hiçbir bölünme haklılık nedeni olarak savunulamaz. Ancak bu gidişe gerçekten de dur denilmeliydi. İşleri; işçileri, emekçileri bölüp parçalamak olanlara bir yanıt vermek için geç bile kalınmıştır. Bundan böyle sınıf hem sendikal, hem de politik olarak örgütlenmeli ve sınıf adına konuşan küçük burjuva gevezeliğine son verilmelidir. Son verilmelidir ki, uluslararası sermayenin koruyup kollaması sonrası padişahlık düşü gören Recep Tayyip Erdoğan gibilerinin yüzünde korkunun şafağı atsın. Gerici bir anayasa dayatıp her istediğimi yaparım gayretiyle kölelik sistemini dayatmaya kalkanların işi bitirilsin.

Bu bir başlangıçtır.

1 Mayıs Kadıköy mitinginden sonra putlar yıkılacak.

Sınıf örgütlenip ayağa kaldırılacak ve sosyalizmin bayrağı daha yukarı daha yukarı çekilecek.

Bu da senin padişahlık özlemine karşı bizim gerçeğimiz Bay Tayyip, bunu da böylece bilesin…