SOSYALİST ÖĞRETİ YENİDEN / 14

Yazan: Turgut Koçak 23 Nisan 2013

1 Mayıs’a şunun şurasında kaç gün kaldı? Bu konuda bugüne kadar net bir tutum alamayan sendikacılar önceki gün İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile Taksim alanını geziyor, sözümona alanın fiziki durumunu inceliyorlardı. Oradan oraya sekerek vali ile birlikte dolaşan sendikacıları gördükçe doğrusunu söylemek gerekirse içimden sayısız kez isyan yükseldi. Koskoca KESK adına; orada çukurdan çukura geçen Genel Başkan Lami Özgen’di. Biliyorsunuz Lami Özgen aynı zamanda da Recep Tayyip Erdoğan’ın “Akil insanlar"ı arasında yer alıyor. Doğrusu bu kadar da yeter! Ötedenberi ilerici, devrimci bir çizgiyi temsil eden KESK hiçbir zaman böyle bir duruma düşürülmemeliydi. Tabi DİSK de. Çünkü İşçileri sendikal olarak temsilen DİSK’in kamu çalışanlarını temsilen KESK’in bizim gerçeğimizde çok önemli bir yeri vardır. 1 Mayıs’ın İstanbul’da kutlanması ile ilgili olarak işin bu noktaya kadar sürüncemede bırakılması ise gerçekten de ayrı bir çıkışsızlık. Zaten öteki sendikalar üzerinde durulması gerektiğini biliyoruz ama en azından 1 Mayıs konusu ile ilgili olarak zaman harcanmaması gerektiğini düşünüyoruz.

Vali ile birlikte Taksim’de seke seke dolaşan sendikacıların aklına şimdi mi gelmiştir fiziki durumu kontrol etmek. Daha önce hiç mi burası ile ilgili araştırmaya gerek duymamışlardır? Duymuşlarsa da gerçekler ışığında davranmak devrimciliklerine helal mi getirirdi de ille de Taksim diye tutturulup şimdi de yeni arayışlara zemin hazırlayacak olan gerekçeler bulmaya kalkışılmakta ya da Taksim’de yapılacak kutlama için niçin temsili kutlamadan söz edilmektedir. Konuyu nasıl ele alırsak alalım dörtbaşı mamur tutarsızlıklarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu yüzden de yığınların davranışları üzerinde yanlış etki edecek kararların alınmasına yol açılıyor. Üstelik 1 Mayıs’ın Taksim’de yapılması ile ilgili sözümona kendilerini söz sahibi sananları hiç mi hiç onaylamamız olası değildir. Artık öyle görünüyor ki, bu zatı muhteremleri dinlememiz de gerekmiyor. Gerekmiyor çünkü ne DİSK’in geleceği ne de KESK’in geleceği ile titizlenmesi gereken kişilerin böyle bir sorumluluk duymadıklarını görüyoruz. Hele KESK’i temsilen orada bulunan Lami Özgen’i hiç mi hiç onaylamamız olası değildir. Daha önce yazdık, buradan bir kez daha açıklıyoruz. LAMİ ÖZGEN HEMEN KESK’İN GENEL BAŞKANLIĞINDAN İSTİFA ETMELİDİR. İş bu noktadayken vali ile birlikte KESK adına niçin Taksim Alanı’nda araştırmaya gelmiştir doğrusu bunu da anlamış değiliz.

Artık hiçbir yanlış sineye çekilerek olumsuzluklar düzeltilemez. Sınıfı sendikal olarak temsil etmekten uzak, DİSK’in sendikal varlık olarak bile ayakta tutulmasını tehlikeye sokmuş olanlarla birlikte yürünemez. Bu konuda gösterilmeyen duyarlılık yüzünden DİSK’te tam bir anarşi söz konusudur. Dahası bu anarşinin aşılabileceğini gösteren belirtiler de söz konusu değildir. Çekilen kılıçlar hep elde tutulmakta sürekli olarak yeni bir olaya zemin hazırlayacak özensizlikler gösterilmektedir. Aynı durum KESK’te de yaşanmakta, işçilerin, emekçilerin canına okuyan bir iktidarla “Akil İnsanlar"ın arasına girilip KESK tabanı ile dalga geçilmektedir.

Evet, bugüne kadar yapılan kimi yanlışlıklar yüzünden KESK’e bağlı sendikalar ve KESK temsili gücünü neredeyse yitirmiş bulunmaktadır. Kamu çalışanları içinde en yığınsal olan KESK’in bu hale düşürülmesine Lami Özgen’in tutumu tuz-biber ekmiştir. KESK üzerinde yaşanacak olumsuzlukları önümüzdeki günlerde göreceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Bugün 1 Mayıs’la ilgili toplantıda DİSK’te ardı arkası gelmeyen etnik köken üzerindeki tartışmalar da işçi ve emekçileri etnisite üzerinden bölmeye hizmet etmenin dışında bir yararı yoktur. bu tartışmaları bilinçli şekilde sınıfın içine soka, işçi ve emekçileri bölmeye yönelik politikaları alışkanlık haline getirenler olup bitenleri oturup düşünmelidirler.

Sonuç olarak işçilerin, emekçilerin siyasallaşmalarının önünü kesecek her türlü sendikacılık oyununu sergileyenler; sınıf ve kitle sendikacılığını temsilen yerlerinde kalamayacakları gibi 1 Mayıs gibi işçilerin, emekçilerin BİRLİK-DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜ olan 1 Mayıs’ın kutlanması için de bir irade olamazlar.

Bütün olumsuzlukları gözönünde bulundurarak 1 Mayıs 2013’ün kutlanmasını irade koyarak birlikte kutlamanın bir yararının kalmadığını düşünüyoruz.

Artık 1 Mayıs gibi önemli bir günün kutlanmasının belirleyicilerinin politik iradeler olması gerektiğine karar verdik. Bu yüzden de 1 Mayıs’ı bulunduğumuz her ilde, İstanbul’da da TKP ile birlikte Kadıköy Meydanı’nda kutlamaya karar verdik.

Bütün TSİP’lilere, TSİP dostlarına, ilericilere, devrimcilere Kadıköy’deki kutlamalara omuz vermeleri için çağrıda bulunuyoruz.

Yaşasın 1 Mayıs!

Yaşasın sosyalizm!