Yazan: Turgut Koçak 31 Mart 2020
Bu koronavirüs olayı çıkalı tip tip insanlar çıktı ortaya. Zaten vardı da bunların sayısı kabardıkça kabardı, arttıkça arttı. Şifacılar şifa dağıtır oldu, duacılar dua ile koronavirüsün kolunu kanadını budamaya kalkıştılar. Kimileri çıktı “ne gelirse Allah’tan gelir, kaderde varsa ölürüz” dedi, kimileri ise “bana bir şey olmaz.”
Ben kendi adıma yürekli insanları her zaman sevmişimdir de, bu şekilde davrananları doğrusu kara cahillikle yoğrulmuş bulduğum için dinlerken bu tipler canımı sıktılar. Milyonlarca insanı içeri tıktık, arkasından da onlara demediğimiz bırakmadık. Öyle azgınlaştık öyle azgınlaştık ki bu koronavirüsün bile belli bir yaş üstü insanlardan bulaştığı hükmünü vererek onlarla dalga geçmekle yetinmedik, aşağıladık, üzerlerine su döktük. Bunları yaparken, bir yandan da ne kadirşinas, ne de vicdan sahibi ve büyüklerine saygılı necip bir millet olduğumuzu da söylemeyi ihmal etmedik.
Şimdi kalkıp bunun üzerinden bir yazı yazmaya kalksam, yazılıp çizilecek o kadar çok şey var ki şimdilik bunlarla uğraşıp zaman yitirmemek en iyisi.
Dün akşam, AKP Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanı sıfatı ile bir açıklama yapacağı söylenince, kendi kendime aklıma pek bir şey gelmediği için “tamam dedim, şimdi sokağa çıkma yasağı gelecek.” Ama öyle olmadı. Erdoğan’ın yaptığı açıklamanın diğer bütün bölümlerini geçiyorum, çünkü bize göre yeni olan bir şey yok. En can alıcı yanı ise koronavirüse karşı daha etkili mücadele etmek için halkı yardıma çağırmasıydı. Bazı banka hesap numaraları vererek yukarıda söylediğimiz necip milletten bir kez daha yardım isteniyordu.
Şimdi bu kısım biraz beklesin. Koronavirüs çıkalı bazı kesimler bir kez daha sosyal devlet anlayışını anımsamış, bir kısmı ise zaten sosyal devlet anlayışının her şeye deva olacağını düşündüğü için koro halinde sosyal devlet demeye başlayarak fırsat fırsattır düşüncesi ile sosyal devlet silahına sarılıp yüklenmeye başlamışlardı ki Erdoğan bir kez daha ekranlardan diyeceğini deyip herkesin sözünü boğazına tıkayıvermişti. Çünkü kapitalist sistem, yağma Hasan’ın böreği değildi ki her yurttaşına kapıları sonuna kadar açık olsun. Nihayetinde kapitalist sistemin kuralları vardı, tabi nasıl işlemesi gerektiği de bilinmeyen bir şey değildi. Bu yüzden de devletin sosyalliğini doğru anlamayanlara Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha anımsatarak demek istedi ki devlet, hani sizler sınıf mınıf diyorsunuz, onları iktidardan indirmek gerektiği konusunda aklınıza ne eserse söylüyorsunuz ya, işte biz o sınıf ve tabakalar için sosyal, geri kalan milyonlarca emekçi içinse kapısına kilit vurmuş bir devletiz demeye getiren bir anlayışla bir kez daha karşımıza çıkmış oldu. Bir de demek istedi ki, sizler madem sosyalliği çok seviyorsunuz devlet niye sosyal olsun, olacaksa halk olsun düşüncesi ile halkı banka hesap numaraları vererek yardıma çağırdı.
Deprem olur devlet yetersiz kalır, sel, toprak kayması, çığ düşmesi yaşanır yine devlet harekete geçmiş gibi yapar da aslında bir türlü yaraları saramaz hemen harekete geçilir, “her şeyi de devletten bekleyecek değiliz ya” denilerek başlanır halktan bağışlar istenmeye. Ortalığı Kızılay’ı idi, Deniz Feneri idi, tarikatı idi, cemaati idi doldurur başlanır bağış toplanmaya. Ve hatta bazı televizyon kanalları önayak olur öyle bağışlar toplarlar ki milyonlarca para harcasa bu kadar etkili reklam yapamaz ama böylece reklamını da yaparak hem de toplumun gözünde kahraman katına yükselerek an ve şan sahibi olur ne güzel değil m?
Sözü uzatmayalım. Kapitalist sistem sizin sosyal devlet dediğiniz anlayışı bırakalı yıllar oldu. Bu yüzden de günümüzde sömürünün, hırsızlığın, adam kayırmanın, baskı ve zulmün haddi hesabı yok. O dilinizden düşürmediğiniz sosyalliğin halka kaldığını Recep Tayyip Erdoğan bile anladı da sizler niyeyse bu yasanın nasıl işlediğinden bir türlü haberdar olmak istemiyorsunuz. Bu yüzden de çağrınız; seslenen birinin sesi gibi kayalara çarpıp çarpıp geri size dönüyorsa oturup niye böyle olduğunu bir iyi analiz edin bari ki aynı şeyleri yineleyip yineleyip durmayın. O sizin sosyal devlet anlayışı dediğiniz şey en karanlık günlerimizde bile vurgun için nasıl Kanal İstanbul ihalesi yapılarak gözümüzün içine sokula sokula bize gösterildi zaten.
Yani sözün özü şu; kapitalist devlet; sosyal olmayı halka bıraktı halka. Bu yüzden de olmayacak dualara amin dersek inanın daha çok devlet büyüğünün çağrısını dinler saç baş yolarız. Bu durumda sen ne mi diyorsun diye soruyorsunuz bana? Ben diyorum ki ey ülkemin güzel insanları, sizleri ancak ve ancak her türlü sömürüden ve de yaşayacağınız felaketlerden kurtarsa kurtarsa
SOSYALİZM KURTARIR SOSYALİZM!